Almanya’nın başkenti Berlin, unutulmaz bir kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Şairler Semra Isparta ve Ali Kemal Aksoy’un hazırladığı “Çocuklarımıza Dokunmayın” mottolu şiir ve müzik dinletisi, yoğun ilgiyle karşılandı.
Moderatörlüğünü gazeteci ve ha-ber.com köşe yazarı Hülya Yazıcı’nın üstlendiği etkinlik, dinleyicilere duygu dolu anlar yaşattı.
Şiir dinletisine, ünlü keman virtüözü Fahri Karaduman’ın yanı sıra bağlama ve mey sanatçısı İsmail Satır ile davul ve mey ustası oğlu Şafak Satır eşlik etti. Eşsiz performansları, şiirle müziğin birleşimini adeta görsel bir şölene dönüştürdü.
Şiir gecesine, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı Nagi Tayru, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Prof. Dr. Metin Aksoy, Federal Almanya Parlamentosu’nun ilk Türk kökenli milletvekillerinden Prof. Dr. Hakkı Keskin ve Yunus Emre Enstitüsü Berlin Koordinatörü Samet Kapısız gibi isimler de katıldı.
Berlin, yoğun Türk nüfusuyla dikkat çeken bir şehir olmasının yanı sıra kültürel çeşitliliğiyle de öne çıkıyor. Bu bağlamda Türk toplumu, özellikle şiir ve müzik dinletileri gibi etkinliklerle kültürel zenginliğini sergilemeye devam ediyor.
Hülya Yazıcı, şair dostları Semra Isparta ve Ali Kemal Aksoy ile birlikte her yıl düzenledikleri şiir etkinliğini bu sene “Çocuklarımıza Dokunmayın” temasıyla gerçekleştirdiklerini ifade etti. Etkinliğin amacını şu sözlerle özetledi:
“Sanat toplum için yapılır. Bu dinletiyle hem Türkçeye katkı sağlamak hem de önemli toplumsal mesajlar vermek istedik.”
Programda yaptığı konuşmada Hülya Yazıcı, şu anlamlı ifadelerde bulundu:
“Artık duyduğumuz ses bir annenin feryadı, bir çocuğun yardım çığlığı, bir genç kızın haykırışı olmasın. Dayanışma için yükselen sesimiz olsun.
Sözümüz, şiirimiz, müziğimizle, ortak türkümüzün adı; ‘Kadına ve Çocuğa Dokunma’, ‘Korumak Değil, Yaşatmak İstiyoruz’ olsun.”
Şiir dinletisi, sanatın toplum için ne denli güçlü bir araç olduğunu bir kez daha kanıtladı. Katılımcılar, sanatın hem toplumsal farkındalık yaratmak hem de dayanışmayı güçlendirmek için ne kadar etkili bir yöntem olduğunu dile getirdi.
Semra Isparta, 1943 yılında Balıkesir’in Havran ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarından itibaren okuma ve hikâye anlatma sevgisiyle büyüyen Isparta, bu tutkusunu yıllar içinde geliştirerek şiir ağırlıklı kısa hikâyeler yazmaya başladı. Kaleme aldığı seçme şiirlerini altı ayrı kitapta topladı. Şiirlerini, düzenlenen şiir gecelerinde şiirseverlerle paylaşmak, kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı oldu.
Eğitimini lise mezuniyetiyle tamamlayan Isparta, 58 yıldır Almanya ve özellikle Viyana’da yaşamını sürdürüyor. İş hayatında, hastane ve elektronik firmalarında sekiz yıl çalıştıktan sonra, devlet sanat galerisine (Staatliche Kunsthalle) bağlı bir kafeteryayı işletmeye başladı. Sanat dünyasının içinde 21 yıl geçiren Isparta, bu dönemi oldukça ilginç ve öğretici buldu.
Üç çocuk annesi ve yedi torun sahibi olan Isparta, çocuklarının ve torunlarının başarılarını görmekten mutluluk duyuyor. Emeklilik yıllarını ise okuyarak, yazarak ve dünyayı gezerek geçiriyor. Aynı zamanda sosyal çalışmalara katılarak topluma katkıda bulunmayı da büyük bir keyif olarak tanımlıyor.
Semra Isparta, üretkenliği ve sanat sevgisiyle hayatına değer katmaya devam eden bir edebiyat ve kültür aşığıdır.
Ali Kemal Aksoy, 1960 yılında Erzincan’ın Mazlumağa Köyü’nde doğdu. Babası madenci, annesi ev hanımıydı. 1963 yılında babası çalışmak için Almanya’ya gitti. İlkokul eğitimine köyünde başlayan Aksoy, daha sonra Erzincan’da devam etti. Ortaokul ve lise eğitimini ise İstanbul’da tamamladı.
1971 yılında Almanya’ya taşınan Aksoy, 1980 yılına kadar Türkiye ve Almanya arasında gidip geldi. 1981 yılında hayatını birleştirdiği sevgili eşiyle iki evlat sahibi oldu ve torunlarının mutluluğunu paylaşmanın sevincini yaşadı. Şu anda üç torunuyla geniş bir aileye sahiptir. Halen Almanya’da bir fabrikada işçi olarak aktif şekilde çalışmaktadır.
Ali Kemal Aksoy’un şiire olan tutkusu, 1980 sonrası yıllarda gelişmeye başladı. Bu tutkusunun ürünü olarak dört şiir kitabı kaleme aldı: “İsyan”, “Annem”, “Umudun Yolu” ve “Yaşamak Bu İse”.
Hayatını ailesine, şiire ve çalışmaya adamış olan Aksoy, yazdığı eserlerle hislerini ve düşüncelerini insanlarla paylaşmayı bir yaşam biçimi olarak benimsemiştir.
Haber: M. Sefa Doğanay
Fotoğraflar/ Hüseyin İşlek
ALMANYA
3 gün önceALMANYA
3 gün önceAVRUPA
3 gün önceALMANYA
3 gün önceALMANYA
3 gün önceGÜNCEL
3 gün önceALMANYA
3 gün önce