ZEKA SATMAK!!!

ZEKA SATMAK!!!

ABONE OL
15:47 - 08/05/2025 15:47
ZEKA SATMAK!!!
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Zekâ, modern çağın en kıymetli “ürünlerinden” biri hâline geldi. Öyle ki artık insanlar sadece zeki olmaya çalışmıyor, zekâyı da bir tür sermaye gibi pazarlıyor. Sosyal medya platformlarında, kitaplarda, konferanslarda ve eğitim videolarında karşımıza çıkan “zeka satıcıları”, insanlara daha zeki görünmenin yollarını satarken, çoğu zaman kendi kibirlerini parlatıyorlar. Oysa zekâ, satılacak ya da satın alınacak bir şey değil; yaşanarak olgunlaşan, sorgulamayla şekillenen ve çoğu zaman da gösterişten uzak bir özellik.

Bu zeka satıcıları genellikle şu şekilde karşımıza çıkar: Kimi zaman kısa cümlelerle dolu bir video, kimi zaman “zekâ testine hazır mısın?” başlıklı bir gönderi, kimi zaman da “başarılı insanların 10 ortak özelliği” gibi klişelerle süslenmiş bir seminer. Bu içeriklerde, genellikle Einstein’dan, Da Vinci’den ya da Tesla’dan alıntılar yapılır. Ancak bu alıntılar bağlamından koparılmış, içeriği sığlaştırılmış ve çoğunlukla yüzeysel birer gösteriş aracına dönüştürülmüştür.

Örneğin sıkça duyduğumuz bir söz: “Zeki insanlar yalnız olurlar.” Bu cümle, sanki yalnızlık zekânın kesin bir işaretiymiş gibi sunulur. Oysa yalnızlık, kişilik özelliklerinden, yaşanılan çevreden veya psikolojik süreçlerden kaynaklanabilir. Zekâ ile doğrudan bir bağı yoktur. Bu tür cümleler, hem tekil bir durumu genelleştirir hem de insanları yanıltır. Kimi insanlar, bu tür “etiketlere” tutunarak kendilerini özel hisseder, oysa sadece bir söylemin kurbanı olurlar.

Zekâyı pazarlayanların kullandığı bir diğer yöntem ise “kitap rafı estetiği”dir. Arka planda felsefe ve bilim kitaplarının olduğu bir video, kişinin zeki olduğunu ima eder. Konuşma sırasında birkaç yabancı kelime, birkaç Latin deyişi ya da bir-iki filozof ismi zikredilir. Bu süslü gösterim, izleyicinin zihninde sahte bir derinlik algısı yaratır. Oysa asıl zekâ, karşısındakini etkilemek için değil, anlamak ve anlatmak için kullanılır.

Bu tuzağa düşmemek için zeki görünmeye çalışan ile gerçekten düşünen arasındaki farkı iyi ayırt etmek gerekir. Gerçek zekâ, genellikle sessizdir. Göstermekle değil, üretmekle ilgilenir. Zekâsını reklam etmek yerine, onunla bir şeyler inşa etmeye çalışan insanlar, genellikle en çok şey öğrenebileceğiniz kişilerdir. Onlar, bilgiye sahip olmakla övünmek yerine, bilginin peşinden koşmayı erdem sayarlar.

Gerçek bir örnek verelim: Aziz Sancar. Nobel ödüllü Türk bilim insanı. Ne sosyal medya yıldızı, ne de kitap fuarlarında “başarı sırları” dağıtan biri. Yaptığı işi sessizce, istikrarla ve büyük bir disiplinle yürütüyor. Onun zekâsı, gösterişten değil çalışmadan, derinlikten, araştırmadan ve sabırdan geliyor. O, zekâsını satmıyor; zekâsını insanlık yararına sunuyor.

Buna karşılık, kendini “zeka koçu” olarak tanıtan bazı sosyal medya fenomenleri, milyonlarca takipçiye sahte özgüven pompalıyor. “Sen de yaparsın!”, “Sen de bir dahisin!”, “Beyninin %90’ını kullanmıyorsun!” gibi bilim dışı, abartılı söylemlerle insanlara kendilerini özel hissettirmeye çalışıyorlar. Bu söylemler, kısa vadede kulağa hoş gelse de uzun vadede kişiyi sahte bir benliğe hapseder. Çünkü bu cümleler, ne gerçek bilgi içerir ne de kişiyi derinleştirir. Sadece egoyu okşar.

Zekâyı geliştirmek isteyen bir kişi, kitap okur, tartışır, eleştirir, yanılır, yeniden dener. Yani gerçek bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk zaman alır, sabır ister ve bazen can yakar. Oysa zekâ satıcıları size kestirme yollar sunar. “10 adımda Einstein gibi düşün”, “Beynini yeniden programla”, “Dahilerin sabah rutini” gibi başlıklarla sizi kandırırlar. Ama o yollar, ya bir yere çıkmaz ya da sizi siz olmaktan uzaklaştırır.

Peki ne yapmalı? Öncelikle şunu bilmek gerekir: Zekâ, yalnızca IQ puanından ya da ezber bilgilerden ibaret değildir. Merak, öğrenme isteği, eleştirel düşünce, duygusal farkındalık ve ahlaki sorumluluk da zekânın parçalarıdır. Zekânızı geliştirmek istiyorsanız, kendinize düşünme alanları yaratın. Farklı alanlarda okumalar yapın, karşıt fikirleri dinleyin, yalnız kalın ama yalnızlığa anlam yüklemeyin. Kendi sınırlarınızı tanıyın, abartılı söylemlere kapılmayın.

Ve en önemlisi, zeki görünmeye çalışmayın. Çünkü gerçekten düşünen bir insan, zeki görünmekle değil; akıllı kalmakla meşguldür. Zekâ satılmaz. Ama aklınızı korursanız, o zaten büyür.

Zekâyı bir meta gibi sunan, size “daha iyi” bir insan olmayı vaat eden kişilere karşı dikkatli olun. Onlar size bir şey öğretmeye değil, bir şey satmaya çalışırlar. Zekânızla oynamaya çalışanlara değil, onu geliştirmeye yardımcı olanlara kulak verin. Gösteriş değil, düşünce… Slogan değil, sorgulama… İşte gerçek gelişim burada başlar.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP