VİTAMİN D VE ÖNEMİ

ABONE OL
23:56 - 31/05/2021 23:56
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bazı sözde uzmanlar kış aylarında ciddi bir D vitamini eksikliği konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bu nedenle D vitamini seviyelerini test etmeyi ve takviyesini tavsiye ediyorlar. İddiaya göre uzun karanlık kış aylarında ciddi bir tehlike bizi bekliyor ve insanları korku sarıyor. Örneğin Prof. Dr. Jörg Spitz: “Yılın bu zamanında nüfusun yüzde 80’ininde vitamin D eksikliği olduğunu varsaymalıyız” diyor. D vitamini lobisi vitamin D eksikliğinin pek ciddiye alınmadğını ve sonuçları tehlikeli olabileceğini vurguluyor.

Peki iddiaların gerçek payı nedir?

Beslenme uzmanları, Almanyadaki popülasyonun yeterli miktarda D vitamini tedarik edebildiğini düşünüyor ve yaratılan bu paniği ise sadece bir kazanç  kapısı olarak görüyorlar. D vitamini, vitaminler arasında özel bir role sahiptir. Vitamin D aslında kemik metabolizmasını düzenlemekten sorumlu bir hormondur. Alman Beslenme Derneği Başkanı Prof. Dr. Helmut Heseker, vitamin endüstrisi ürünlerine bu türk panik raporlarıyla dikkat çekmek istediğini varsayıyor ve “vitamin eksiklikleriyle ilgili görüşler korku salmaktan başka bir şey değildir” diyor.

Alınan besinler ihtiyaçları kısmen karşılamaktadır.

D vitamini esas olarak yüksek yağlı balıklarda, yumurtalarda, bazı mantarlarda ve süt ürünlerinde bulunur. Ancak bu, ihtiyaçlarımızın maksimum yüzde 20’sini karşılayabilir. UV-B ışınları yardımıyla ve genelde yaz aylarında ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu deri yoluyla oluşturuyoruz. Peki bu durumda gerçekten endişelenmemiz gerekiyor mu? Alman Beslenme Derneği’nin başkanı ve beslenme uzmanı olan Prof. Helmut Heseker: “Almanya, klasik D vitamini eksikliği hastalarının görüldüğü bir D vitamini eksikliği ülkesi değil. Önemli olan, bir litre kan içinde 50 nanomol (20 nanogram/ml) D vitamin bulunmasıdır. Bunun altında olanlar takviye alabilir.” D vitamini lobisi ise, bu değerin yeterli olmadığını iddia ediyor.

Bu sektöre ait özel web sitelerinde ve yayınlanmış olan çok sayıda kitaplarda vitamin D bir süperhormon olarak ilan edilmektedir. İddia şu: Daha fazla D vitamini ile sayısız hastalık riski azaltılabilir; örneğin yüksek tansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve hatta kanser ve günümüzde Covid-19. Bu bağlamda adı sıkça zikredilen Prof. Dr. Jörg Spitz’in  teorisi ise şu: „D vitaminin önemi bilinçli olarak gizli tutulmaktadır ve bunun da sağlığımız için ciddi sonuçları olabilir. Tüm hastalıkların D vitamini ile bir ilgisi vardır. Yeterli vitamin D takviyesi hastalıkları önlemeye yardımcı olur. Eksikliği ise tam tersine hastalık riskini artırır.“Burada aktarılan mesaj: „Doğal yoldan vitamin D tedariği yeterli olmadığından dolayı, takviyesi gerekmektedir.“ Sonuç: milyonlarca insan düzenli olarak D vitamini kullanmaktadırlar.

D vitamini ile ticari vurgun

Eczanelerde ve süpermarketlerde bulunan ve kolayca temin edilebilinen farklı besin takviyeleri, örneğin kalsiyum, D vitamini, bakır, florür ve folik asit konusunda beslenme uzmanı Prof. Dr. Helmut Heseker’in görüşü ise yıkıcı: “Bunları sürekli almak için mantıklı herhangi bir gereksinim görmüyorum. D vitamin tabletleri, güneşe neredeyse hiç çıkmayan kişiler için, yani hastalar, yaşlılar veya bebekler için faydalıdır. Bunun dışında bu tür girişimler çoğu zaman iyi bir pazarlama işinden öteye giden bir şey değildir ve açıkçası ticari vurgunculuktur.” Bazı D vitamini lobicileri, üreticilerin düzenlediği eğitim kurslarında da konuşmacı olarak yer alıyorlar. Prof. Ingrid Mühlhauser’nın söylediğine göre „D vitamininin mucizevi etkisiyle ilgili ifadelerin çoğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Evet bir gerçek var ki, çeşitli kronik hastalarda düşük vitamin seviyeleri ölçülmüştür. Ancak, bu hastalıkların sebebinin düşük vitamin D seviyesi olduğunun kanıtı değildir. Mevcut bilimsel çalışmalar da bunu doğrulamaktadır. Sonuç olarak diyebiliriz ki D vitamini seviyesinin düşük olması bir çok hastalığın nedeni değil, sonucu gibi gözükmektedir. Yani bazı hastalarda vitamin D seviyesinin düşük olması o hastalığın vitamin D den kaynaklandığını göstermez, bu eksiklik hastalığın sonucu da olabilir, çünkü hasta olanlar genelde güneşe çıkma eğiliminde olmadığı için vitamin D seviyesinin düşme ihtimali de yüksektir.”

Peki yapılan testler faydalı mı?

2008’den 2012’ye kadar, sağlık sigortaları tarafından ödenen D vitamini taramalarının sayısı neredeyse üç katına çıkmıştır. Bu bağlamda bir çok laboratuvar, internette alınabilinen ve evde kendi kendine yapılabilinen test kitleri de sunulmaktadır. Fakat buradan alınan sonuçlar ne kadar güvenilir veya anlamlıdır? Yapılan bir araştırmada bu kitlerin yarısından fazlasının kişilerde D vitamini eksikliği olduğunu göstermektedir ve D vitamin takviyesi veya güneşlenme tavsiye edilmektedir.

Heidelberg Üniversite Hastanesi metabolizma uzmanı olan Prof. Christian Kasperk’e göre: “Bu testlerin çoğu normal olan D vitamini seviyelerini size sunmak için çok para kazanılacağından emin olunan oldukça karlı bir iş modelidir. Yani demek istediğim şudur ki, bu takviye tamamen gereksizdir ve buna sadece kemik metabolizması bozuklukluğu olan hastaların ihtiyaçları vardır.”

Yüksek dozlarda D vitamini tehlikelimidir?

Yüksek dozda D vitamini uzun süre alındığında tehlikeli olabilir. Prof. Christian Kasperk’e göre D vitamini deri altı yağ dokusunda aylarca kalabilmekte. Birden çok kez yüksek dozda D vitamini alırsanız, örneğin kan basıncında, diğer kronik hastalıklar ve böbrek taşlarının oluşmasını tetikleyecek derecede hasar meydana getirebilir. Vitamin D seviyesinizi yükseltmek için yaz aylarında düzenli olarak dışarı çıkmak çok daha iyi ve verimlidir. Yaz aylarında oluşan D vitamini deposundan kış aylarında da faydalanabilirsiniz ve bunun size hiç bir maddi veya sağlık açıdan zararı olma

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.