0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Başlıktaki arz konusuna geçmeden önce şunları yazmazsam olmaz.

Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan AKP’ Genel Başkanı ve cumhura başkan Erdoğan, muhalefeti hedef aldı ve

“Ülke yönetimine talip olmaktan vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını hatırlatmak istiyoruz”

dedi.

Bu sözlerin ne anlam taşıdığını kavramamak için akıl fukarası olması gerekir insanın.

Bunlar açıkça tehdit sözleridir…

Bunları neden söylediğine gelince; konuşmasının devamındaki söylediklerine bir kulak vermek de yarar var.

Diyor ki AKP Genel Başkanı ve cumhura başkan:

“Eğer karşımızdakilerin insafına kalırsak, bunlar; bize Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı haklara sahip vatandaşları olmamıza rağmen, bırakın adil davranmayı, yağmurlu havada bir bardak su bile vermezler.”

Aşık İhsanî bir şiirinde;

“Korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar

Geleceğiz, geliyoruz yakındır”

diyor.

AKP Genel Başkanı ve cumhura başkanı korkutan tam da budur.

Hesap vermekten korkuyor, korkacak, korksun.

Sabahın bir sahibi var

Sorarlar bir gün sorarlar

Biter bu dertle, acılar

Sararlar bir gün, sararlar

Bu dertler de bitecek, bu acılar da. Çekilen dertlerin ve acıların hesabı da sorulacak.

Bu hesap; hak, hukuk ve adaletten santim şaşmadan sorulacak.

Bundan hiç kuşkusu olmasın!

Bu girişten sonra konumuza gelelim.

Kaynaklarım; DW (Deutsche Welle) ve Cumhuriyet Yazarı Profesör Dr. Sayın Emre Kongar’dır.

Ona kalırsa;

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu:

“DHKP-C militanıdır.”

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemciler:

“Öğrenciler bu işin içinde değil.

Bu işin içinde teröristler var.”

Dolara yatırım yapanlar:

“Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde doları, Avro’su, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur.”

Kredi derecelendirme kuruluşları:

“Orada da ekonomik terörü estirmek suretiyle acaba Türkiye’yi nasıl ürkütürüz gayreti içindeler.”

Millet İttifakı:

“Zillet İttifakı’nın amacı terör örgütlerinin uzantılarını belediye meclislerine taşımak.”

CHP’li ve İYİ Partili belediyeler:

“Cumhurbaşkanlığı’nı, Sağlık Bakanlığı’nı, İçişleri Bakanlığı’nı, diğer bakanlıkları, valiliği, kaymakamlığı hiçe sayarak kendi başlarına yardım toplamaya, ekmek dağıtmaya, hastane kurmaya, benzeri işler yapmaya kalkışıyorlar.

Bu tür teşebbüsler geçmişte FETÖ ve PKK gibi örgütler tarafından da denenmişti.”

Anayasa referandumunda “Hayır” oyu verenler:

“Hayır’ diyenlerin konumu aslında 15 Temmuzun bir yerde de yanında yer almaktır.

Kim „Hayır“ diyor? İmralı, Kandil, FETÖ.

Bunlar „Hayır“ dediklerine göre burada düşünmek gerekmez mi?

Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.”

Kemal Kılıçdaroğlu:

“Bay Kemal terör örgütleriyle iş tutuyor.

HDP, PKK’nin desteğiyle parlamentoda değil mi?”

Selahattin Demirtaş:

“Söylediğiniz kişi bir teröristtir.

Öyle bir teröristtir ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp ondan sonra 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir.”

Şebnem Korur Fincancı:

“Terör örgütünden birini getirip TTB’nin (Türk Tabipler Birliği) başına koyuyorlar.”

Can Dündar:

“Bir tane köşe yazarı müsveddesi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor.

Kaçarak Almanya’ya gidiyor.

Orada Almanya cumhurbaşkanı ağırlıyor.”

İsveç’in Nobel ödülü alan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı için:

“Mesela Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir.

Niye?

Mantık budur.

Anlayış budur.”

Kendisi hakkında yazılan kitaplar:

“Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz, ne affedersiniz Rumluğumuz, hiçbir şeyimiz kalmadı.”

Kendisi hakkında söz söylenenler:

“Gürcüdür diyen oldu.

Çıktı bir tanesi; affedersin, çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu.”

Barış açıklaması yapan akademisyenler:

“İnanın bunlar aydın falan değil, bunlar mankurt sürüsüdür.

Bunlar zihinlerini ve imkânlarını, emperyalizmin emrine vermiş uşaklardır.”

Hapisteki gazeteciler:

“Bunlar gazeteci falan değil.

Terör örgütü bunların eline bir basın kartı tutuşturmuş ve bunlar terörist, bunlar bankamatik soyguncusu…”

Hayat pahalılığına neden olarak gördükleri:

“Baktılar kurla, faizle, algıyla olmuyor, soğan, patlıcan, biber, domates üzerinden ülkemizi ters köşe yapmaya çalışıyorlar.

Bunlar terör estirdiler, terör.

Gıdada terör estirenlere gerekli dersi verdik, vereceğiz.”

Gezi olayları ve Osman Kavala:

“Her kim bu olayları masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa gafildir ya da bu ülkenin düşmanıdır.

Gezi’de başaramadıklarını, 15 Temmuz’da denediler.

15 Temmuz askeri darbe girişimi aynı saldırı silsilesinin aslında devamıydı.”

FETÖ/PDY ile mücadeleyi yetersiz bulanlar:

“Yargının FETÖ’nün tasallutundan kurtarılabilmesi için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve hatta tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ’cüdür.”

Yol arkadaşı ve ağabeyi Bülent Arınç:

“Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir.

Kitabını herkes okusun denilen kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.”

Boğaziçi öğrencilerinden atanmış rektöre karşı direnenler:

“Rektörünüz aracın içinde, siz önünü kesiyorsunuz, daha sonra aracın üstüne çıkıp tepinmeye başlıyorsunuz.

Böyle bir öğrenci olamaz.

Onlar olsa olsa üniversitelerin içine sızmış teröristlerdir.

Bunlar da; destekçisi, stepnesi ‘Bir Bilen’in teröristleri:

(Ben; “Bir Bilen, stepne” diyorum. Siz kim olduğunu zaten biliyorsunuz.)

“Vatandaşın kesesine göz diken yağmacılardan da hesap soruluyor.

Destekliyoruz, sonuna kadar gidilmesini istiyoruz.

Fakat vatandaşlarımızın çabasını istismar edip pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir.

Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır.”

Onların listelerinde yer alan bu teröristler terörist damgasını sizce kimlerden yemişlerdir?

Gerçi bu sözleri kimlerin söylediği sizin için de sır falan değil ama; ben gene de bir sorayım istedim.

Aynı düşüncedeyim.

Soruma yanıtınız benim de yanıtımdır.

Sıranın susanlara da geleceğini anımsatmadan geçemeyeceğim.

Susmayalım ki; sıra bize de gelmesin.