“Ağaç yaşken eğilir” der atalarımız. Peki ya kökler çürümeye başladıysa? Türkiye, son yıllarda giderek derinleşen bir kutuplaşma, şiddet ve güven erozyonuyla karşı karşıya. CHP Lideri Özgür Özel’in, Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinde uğradığı fiziksel saldırı, bu çürümenin vahim bir yansıması. Bir cenaze evinde, matem havasında bile siyasi kinin şiddete dönüşmesi, toplum olarak ne denli dibe battığımızın acı bir göstergesi.
Geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıların failleri gereken cezayı almazken, bugün Özgür Özel’e yumruk atan “Sinan” lakaplı şahıs da aynı cezasızlık zemininde cesaret buldu. “Suçun cezasız kalırsa, cesaret bulur” sözü boşuna değil. Devlet, siyasi liderlere yönelik saldırıları caydırıcı şekilde cezalandırmazsa, bu tür olaylar artarak devam edecek.
Bugün asıl konuşmamız gereken, Sırrı Süreyya Önder’in mirası ve mücadelesiydi. Ancak bir kez daha şiddet, gündemi çaldı. Toplum olarak “Ateş düştüğü yeri yakıyor” hissiyle yaşıyoruz. Ekonomik kriz, adaletsizlik ve gelecek kaygısı, insanları birbirine düşman ediyor. Öyle ki, cenazede bile saygı kalmamış; gösterişli törenler, içi boş ritüellere dönüşmüş durumda.
Türkiye’nin en büyük sermayesi gençleri. Ancak onlar, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen bir medeniyetin torunlarıyken, bugün yurt dışına kaçış hayalleri kuruyor. Sebep basit: Eğitim sistemi çökmüş, liyakat yerini kayırmacılığa bırakmış, üniversiteler uluslararası standartlardan uzak.
Oysa bu ülkenin yeraltı zenginlikleri, genç beyinlerinden daha değerli değil. “İşleyen demir ışıldar” sözünü hatırlatmak gerek: Gençlere güven, fırsat ve adil bir gelecek sunarsak, onlar da bu toprakları kalkındırmak için canla başla çalışacaktır.
Toplum olarak “gülücük mimikleri” yerine öfke ve korkuyla yaşamaktan bıktık. Şiddetin, cezasızlığın, ekonomik buhranın son bulması için:
– Siyasi liderlere yönelik saldırılar en ağır şekilde cezalandırılmalı.
-Eğitim ve liyakata dayalı bir sistem inşa edilmeli.
– Gençlere umut olacak istihdam ve AR-GE politikaları hayata geçirilmeli.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Türkiye’yi ancak birlikte, adalet ve refah içinde yaşanabilir kılabiliriz. Yoksa her gün bir yenisini eklediğimiz bu karanlık tablo, hepimizi yutacak.
Özgür Özel’e yapılan saldırı, sadece bir siyasetçinin değil, hepimizin onurunun yaralanmasıdır. Bunu kabullenmek yerine, “Dur!” diyebilmeliyiz. Çünkü susanlar, çürümenin ortaklarıdır.
Temel IŞIK / Ha-ber.com
ALMANYA
Az önceALMANYA
11 dakika önceALMANYA
1 saat önceGÜNCEL
16 saat önceGÜNCEL
17 saat önceGÜNCEL
17 saat önceALMANYA
20 saat önce