TÜRKİYE PKK TERÖRÜNÜ NASIL SONLANDIRIR?

TÜRKİYE PKK TERÖRÜNÜ NASIL SONLANDIRIR?

ABONE OL
19:11 - 15/06/2025 19:11
TÜRKİYE PKK TERÖRÜNÜ NASIL SONLANDIRIR?
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; iyi saatte olsunlar çıkışı yaptı ve ortaya terörsüz Türkiye amacını açıkladı. Düğün değil, bayram değilken, DEM PARTİ sıralarına giderek onlara el uzattı. Terör örgütü PKK ile uzlaşma sürecini başlattı.

„Abdullah Öcalan gelsin, DEM PARTİ grup toplantısında konuşsun. Umut hakkından da yararlansın! “önerisi yaptı.

PKK; 12. kongresinde bir karar aldı ve bu kararını, devlete meydan okuyan bir anlatımla, bir bildiri olarak kamuoyuyla paylaştı.

Terörsüz Türkiye; yurttaşlarımızın tümünün onayladıkları, doğru bir amaçtır…

Ancak; bu amacın nasıl gerçekleştirileceği çok dikkatli planlanmalıdır.

Terörü sonlandırmanın iki yolu olduğunu söylüyorlar işin uzmanları.

1. Terörle savaşımı teröristlerle savaşıma indirgemeyen çok yönlü bir planla; bir yandan dağdaki teröristler etkisizleştirilir, öte yandan yeni teröristlerin dağa çıkmaları önlenir. Terör örgütünün dış desteği kesilir. Gücü tüketilen örgüt devletin gücü karşısında diz çöker. Teslim olur Terör suçluları cezalandırılırlar.

2. Devlet; örgütün istemlerini kabul etme karışığında, silah bırakmasını ister. „Ver; kurtul!“ anlayışıyla terör örgütünün isteklerini yerine getirir.

Doğru olan birinci yoldur.

Devlet; terör örgütü ile uzlaşmaz.

Devletle silahlı çatışmaya giren terör eylemlerinin durdurulması, kural olarak, yenilen örgütten gelir.

Bu istek devletten gelirse, terör örgütü kendisini yenen taraf olarak görür, devlete meydan okuyan bildiriyi yayına sokar ve bir adım geriye atmaz.

PKK’nin 12. kongre sonrasında yayımladığı bildiri bu anlayışla yayınlanmıştır ve doğal olarak da tüm yurttaşlarımızın tepkisine neden olmuştur.

Bu bildiriye yönetim zamanında, olması gereken yanıtı vermemiştir ya da birtakım hesapları nedeniyle verememiştir.

Ülkeyi yönetenler; terör örgütünün dayatmalarına uygun olacak yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmaya ve teröristleri cezasız bırakmaya niyetlidir, kamusal istence karşı, teslimiyetçi bir yaklaşımdadır.

Böyle anlaşılınca da; “Bunca şehidi neden verdik?, Neden bunca  gazimiz var?”, “Bunca mali yüke neden katlandık?” soruları son derce haklı sorulardır.

Terör örgütü istediği yasal ve anayasal düzenlemeyi elde etmeyi başarırsa; “Terörle bir yere varılamaz!” demenin de bir anlamı kalmayacaktır.

AKP-MHP ortaklığının amacı; bunu yaparken terörü bitiren koalisyon olarak siyasal çıkar sağlamaktır.

Ancak; Cumhuriyet Tarihi‘mize doğru amaca yanlış yoldan gittikleri için, teröre teslim olan koalisyon olarak yazılacaklardır.

Muhalefet partileri bu yanlışa ortak olurlarsa, onlar da adlarını tarihe kötü harflerle yazdırırlar.

Düşüncemize göre; terör sorunun çözümünde izlenmesi gereken yollar şunlardır: 

Sorunu tanımlamak, çözümün nasıl olacağını saptamak, saptanan çözüm yollarını açmak…

Yanlış tanı konulan sorun çözülemez.

Terör; çeşitli yönleri olan bir sorundur.

Terörün silahlı olmasının yanında; toplumbilimsel, ekonomik, ruhbilimsel, yönetimsel, eğitimsel, uluslararası ilişkileri olan yönleri olduğu bilinen bir gerçektir.

Türkiye’nin terör sorununu; PKK’nin kurulduğu 1978 yılından sıraladığımız diğer, 47 yıldır çözememesinin temel nedeni, terörle savaşımı, teröristlerle savaşıma indirgemesi, sorunun yukarıda sıraladığımız diğer yönlerini dikkate almamasıdır.

Etkisizleştirdiğiniz dağdaki teröristlerden daha çok terörist dağa çıktıkça sorun çözülemez, yara kangrene dönüşür, kangren olan parçanızı da keserler…

Doğru olan; dağdakileri etkisizleştirirken yenilerinin dağa çıkmasını engel olacak önlemlerin alınmasıdır.

Böyle bir plan izlenirse; terör örgütünün gücü, devletin gücü karşısında tükenir.

Terörle sonuç alamayacağını anlayan terörist kendiliğinden teslim olur.

Konu; yalnızca, PKK’nin silah bırakması değildir.

Irak’taki, Suriye’deki, Avrupa’daki uzantıları yaşadıkça terör tehdidi sonlanmış sayılmaz.

Türkiye’nin yaşadığı terör sorunun baş destekçisi Amerika Birleşik Devletleri-ABD’ye de gerekli ya da zorunlu olan tavır, çok açık biçimde konulmalıdır.

Ülkemizdeki ABD üsleri kapatılarak, hava alanımızın kullanılması engellenerek örneğin…

AKP-MHP koalisyonunun terörü sonlandırma planı, ne yazıktır ki; başından eksiktir, yanlıştır.

Bu planda çatışmayı durdurma çağrısı örgütün değil, açıkça, AKP-MHP koalisyonunundur.

Terör örgütüyle masaya oturan koalisyon; terör örgütüne,

“Seni yenemedik, çatışmaları durdur.

Barışalım.

Karşılığında ne istersen verelim.

Benim siyasal çıkarım bunu gerektiriyor.

Terörü bitiren hükümet olmak istiyorum.” demiştir.

Bu planı doğru anlayan terör örgütü; kendisini yenen taraf olarak görmektedir.

Kongre sonrası yayınladığı bildiriyle de koalisyona, dolayısıyla onun yönettiği devlete meydan okudu.

Bu meydan okuma, haklı olarak, yurtseverleri rahatsız etti.

Koalisyon; gereken, zorunlu karşılığı veremeyince, siyasal çıkar uğruna terör örgütüne boyun eğince ortaya bu sonuç çıkmıştır.

Terör Örgütü, koalisyonun hesap ettiği gibi, teslim olsaydı, bildirisinde;

“Biz devlete karşı silahlı ayaklandık, emperyalistlerin oyununa geldik, pişmanız, özür dileriz, silahlarımızı size teslim ediyoruz, örgütün tüm eylemlerine son veriyoruz, suçumuzun cezasını çekmeye hazırız. “açıklaması yapardı.

Var mı böyle bir açıklama o bildiride?

Yok!

Ama şu var:

“Biz devletin Kürtleri inkâr ve imha siyasetine karşı haklı bir silahlı savaşım verdik ve kazandık. Şimdi bunun siyasal ve hukuksal sonuçlarını istiyoruz.”

Bunu sineye çekti koalisyon.

Terörsüz Türkiye yurttaşlarımızın tümünün, gönülden istedikleri bir sonuçtur.

Ancak; bu sonucun nasıl elde edileceği, çözüm amacına nasıl, hangi yöntem ve planla ulaşılacağı da önemlidir.

Terörün tüm boyutlarını kapsayan, silahlı güç yanında, tüm ulusal güç öğelerinin kullanıldığı bir yöntem ve planla terör örgütünün gücü tüketilmeden ve örgüt teslim olmaya zorlanmadan, “Silahlarınızı bırakın ne istiyorsanız verelim!” diyerek; verip kurtulmayı umarsanız, umduğunuz dağlara kar yağar…

Yineleyelim!

Çatışmaya son verilmesi isteği, kural olarak, yenilen taraftan gelir.

Bu istemin devletten gelmesi terör örgütünün kendisini yenen taraf olarak görmesene neden olur.

Çatışmayı durdurma çağrısı devletten değil, terör örgütünden gelmelidir.

Devlet; terör örgütüyle barış imzalamaz.

Barış; savaşan taraflar arasında imzalanır.

47 yıldır yaşananlar savaş değildir., terör örgütünün silahlı ayaklanmasıdır.

Ayaklanan teröristlerle; örneğin, Şeyh Sait’le, Seyit Rıza’yla, ASALA’yla barış yapılmamış, ayaklanmalar bastırılmış ve suçlular hak ettikleri cezaya çarptırılmışlardır.

AKP-MHP Koalisyonu’nun PKK’nin istediği yasal ve anayasal düzenlemelerin yapması, hükümetin, dolaylı olarak da devletin terör örgütü karşısında diz çökmesidir.

Bilmem anlatabildik mi?

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (2)
  • Ahmet Ovalı

    PKK isteklerini devlete dikte ettiriyor Sanki silah bırakıyormuş gibi bir tiyatro oynanıyor.

    Yanıtla
    +0
    -0
  • Yunus Uslu

    Hasan bey cok dogru soylediniz. Cok haklisiniz. “Hamido’nun” Agri daginda Hurriyet Gazetesi Muhabirine verdigi bildiriyi hatirliyormusunuz? Iran Sahi zamaninda Kurtler Iran’dan goce zorlandi. Turkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarim iscisi oluralar diye goz yumdu bu olaya. Osmanli donemide koye kasabaya gidip insanlara merhaba bile demezdi devlet. Askerlik cagina gelen delikanlilari askere cagirirlardi. Benim gencligimde yaz aylari guruplar halinde isci getirirlerdi dogu anadoludan. gurup liderinden baska Turkce bilen olmazdi cogu zaman. MHP de demokrasi olsa simdiye kadar yeni bir lider secmeleri gerekmezmiydi? Sultanlari bile gecti MHP lideri. Buyuk bir siyasi sinavdan geciyor Turkiye. Devlet politikasi ve siyasi partilerin politikalari halkin onunde bungunlerde.

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP