SOSYALDEMOKRAT BİLİNÇ VE SORUMLULUK

ABONE OL
11:26 - 23/10/2020 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

O; yaşamı boyunca Mustafa, Mustafa Kemal, Gazi Mustafa Kemal, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Atatürk olarak dünyanın esin kaynağı olan, 20. Yüzyılın tartışmasız en büyük insanıdır. Önderimizdir.

Kurtarıcımız ve kurucumuzdur.

Ben; ondan söz ederken, çoğu zaman Kurtarıcı ve Kurucu derim ve bu iki niteleme sıfatının O’nu; Mustafa’yı, Mustafa Kemal’i, Gazi Mustafa Kemal’i, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Atatürk’ü anlattığına inanırım.

Bunun böyle anlaşıldığından, anlaşılacağından da kuşku duymam.

Uluç Gürkan ve benzerlerinin provokasyonlarına da nokta kadar değer vermem.

Onun sorusunun kendisi son derece provakatif.

“Atatürk’ün adını kullanmamak tercihiniz mi?”

Amacı provoke olmayan biri bu soruyu sorar mı?

Uluç Gürkan; hangi adı kullanılırsa kullanılsın, onun ATATÜRK anlamına geldiğini bilmez mi?

Ben olsam, bu provokasyona gelmez, Uluç Gürkan’ın ağzının payını da verirdim.

Canan Kaftancıoğlu; Atatürk yaşasaydı, sizi sopayla kovalardı.” derken yerden göğe kadar haklıdır bence.

Onu bu konuda suçlayanların, partinin içinden ya da dışından AKP’nin ekmeğine yağ sürdüklerinin ayırdında olmadıklarına beni kimse inandıramaz.

Parti dışındakileri anlarım da, parti içindekileri nereye koyacağız?

Tek parti yönetiminin gözündeki it dirseğidir Canan Kaftancıoğlu. Susturulması gereken en etkili isim odur onlar için.

Türkiye’nin en eski ve en köklü partisinin, Türkiye’nin en büyük kentinin il başkanıdır Kaftancıoğlu ve son derece de başarılı bir il başkanıdır.

23 Haziran hezimetini o yaşatmıştır kaçAK Saray mukimine.

Ciğerini söküp almıştır onun, deyim yerindeyse.

O nedenle onun ve çığırtkanlarının, her durum ve koşulda, ona kin kusmaları doğaldır.

Uluç Gürkan gibilerden ne almıştır peki bu il başkanı kadın?

Onun kadın olması mı ki bu sindirimsizliklerinin nedeni?

Öyleyse gerçekten, kadına düşman şeriatçı tayfanın elemanlarında ne farkları vardır?

Ne derseniz deyin! O bir kadındır ve politikada ortaya bir iddia koyan ve bu iddiasını yaşama geçirmek için çok çalışan ve çok da başarılı olan bir kadındır.

Onun bu başarısı karşısında kırmızı görmüş boğaya dönen ucube yönetimin ve o yönetimin başının saldırganlığını anlarım ben.

Ama; içimizdekilerin, ellerine geçen her fırsatta ona saldırmalarını, ülkenin sorunlarına onunla birlikte çözüm üretmek ve çalışmak varken, işi gücü bırakıp oklarını ona çevirmelerini, istesem de, anlayamam.

„Kadındır korkutur, sustururuz. “diye düşünüyorlar belki de.

Ama; her denemelerinde, sorumlu ve bilinçli, bunun sonucu olarak da bir adım bile geri atmayan granit bir kayaya çarpıyorlar. Bu da onları delirtiyor, polemikten öteye geçmeyen, avara kasnak saldırılarını sürdürüyorlar.

CHP’liyseniz, Kemalist’siniz. Atatürkçüsünüz.

İlkelerini yaşam biçiminiz sayar, onun “Tam Bağımsız Türkiye” için verdiği savaşımı sürdürmeyi bir görev bilirsiniz.

Hiçbir CHP’li bu sorumluluğunu ve bu politik bilincini savsaklamaz, savsaklayamaz.

Bu partinin kurucu felsefesi; ülkenin bütününü, inanç, etnik aidiyet gözetmeksizin, halkımızın tüm kimlikleriyle birlikte, ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaktır.

Bu felsefenin dışına çıkmak; insanlarımızı ayrıştırır, sosyal adaletsizliği büyütür, fırsat eşitliğini ortadan kaldırır.

Doğru olan ayrıştırmak değil, birleştirmektir.

Bu başarılırsa ancak tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokratik düzen yerleşir ülkeye.

Bunu başarmak için de, özellikle, parti içi anlamsız polemiklerden uzak durmak gerekir.

Bu; bir gereklilikten de öte, tartışmasız bir zorunluluktur.

Bu zorunluluk unutulursa; tersini yapanlar açısından bir yerlere gelmek, koltuk kapmak, kişisel yarar hesabı yapmak gibi, çok kötü bir örnek çıkar ortaya.

Partinin ülke yönetimine son derece yakın olduğu bir zamanda bu yanlışa düşmek bağışlanmaz bir yanlışlıktır.

Sosyaldemokrat partilerde olması gereken solun tüm renkleridir.

Bu çok renklilik sosyaldemokrat partileri zenginleştirmek için kullanılırsa bir anlam kazanır.

Partiyi zayıflatacak her tür açıklama ve girişimden uzak durmak sosyaldemokrat bir sorumluluk ve bilinçtir.

Koltuk sevdası partiye bir şey kazandırmaz. İşin gerçeği koltuk sevdalısına da.

Asıl görev; siyasetçinin koltuk sevdasını gerçekleştirmek değildir, olamaz.

Asıl görev; halkımızın yaşam koşulları, sevinci ve mutluluğudur, olmalıdır.

Halkla bir bütün olmaktır, birlikteliği sağlamaktır, akılcı olmaktır, duygusallıktan uzak durmaktır, bu ucube yönetimden kurtulmanın yollarını aramaktır, halkla iç içe olmaktır, onu dinlemek, sorunlarını saptamak, onun sorunlarına çözüm aramak ve bulmaktır asıl görev.

Bu görevin sorumluluğu ve bilincini taşımayanlara yer yoktur, olmamalıdır Atatürk’ün kurduğu, Türkiye’nin en eski ve köklü partisinde.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.