SELA VE TEKBİR

ABONE OL
21:08 - 22/02/2023 21:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Deprem günü neredeyse ülkemizin dört bir yanında camilerden selalar okundu. Bazı siyasal çevreler, sela okunmasına karşı çıktı. “Deprem bölgesinde herkes öldü mü ki sela okunuyor? Yıkıntılar altındaki insanları kurtarmaktan vaz mı geçildi de onların cenaze namazları kılınacak?” benzeri sözler söylenmeye başlandı. Bu söylemlerin ve sela okunmasına karşı çıkışın iki nedeni var. Birincisi bilgisizlik ve kendi kültürüne yabancılık… Diğeri ise sela okunmasını kendi dünya görüşlerine, özellikle de laikliğe aykırı bulunması…

Sela, bir çağrıdır; sözlerinde Hz. Muhammet’e ve diğer peygamberlere övgü var.

Peki, neyin çağrısıdır sela?

Öncelikle herkesin bildiği gibi bir cenaze olduğunda kaldırılacağı camiden sela okunur. Selanın sonunda da ölen kişinin kimliği ve cenazenin ne zaman, nereden kaldırılacağı açıklanır. Bu; eşe dosta, konu komşuya ve cenaze namazına katılmak isteyenlere bir duyuru.

Sela, perşembe geceleri yatsı ezanıyla okunur. Bu da bir duyuru… Eskiden, teknolojinin gelişmediği zamanlarda çoğu zaman insanlar günleri şaşırırdı iş yoğunluğundan. Bugün de günün adını şaşıranlara rastlamak olanaklı. Perşembe gecesi (Buna, halk arasında cuma gecesi denir.) okunan sela ile ertesi günün cuma olduğu duyurulur Müslümanlara. Cuma namazının unutulmaması içindir bu duyuru.

Eskiden dinsel bayram günlerinde sabah namazından önce sela okunurdu. Şimdilerde bu selayı pek işitmiyoruz.

Gelelim asıl konumuza. Sela, seferberliğe bir çağrı. Örneğin, Sakarya Savaşı sürerken neredeyse 22 gün 22 gece Türkiye’nin dört bir yanında selalar okundu. Bu selalarla halkımız, seferberliğe çağrıldı. Ülkemizin düşman işgalinden kurtuluşuna, cephede savaşan orduya destek olunması için halka duyurulmasıydı bu selalar. İletişimin, ulaşımın olmadığı bir dönemde böyle bir duyuru işe yaramış, halkımız elinden gelen yardımı yapmıştı ordumuza.

15 Temmuz Amerikancı darbe kalkışmasının yapıldığı gece de camilerde sela okundu. Hem de sık sık… Bu duyurularla halk, sokaklara çıktı ve FETÖ’cü hainlere dersini verdi, ülkemiz ABD işgal girişimini püskürttü. O zaman da bugün olduğu gibi selaların okunuşuna karşı çıkılmıştı bazı çevrelerce. İşe bakın ki bu çevreler, ABD’nin ülkemizi işgal kalkışmasını unutup sela ile uğraştılar. Ne yazık ki bu tavra yurtseverlik demek olanaksız.

Depremde yıkıntıların altından insanlarımızı kurtaran ekiplerdeki kişilerin canlı insan kurtardıklarında tekbir getirmesine karşı laikçilerden çatlak sesler yükseldi. Tekbir sözcüğü, “Allah büyüktür.” demek. Tekbir getirmenin kime, ne zararı var? Gece gündüz, kar soğuk, yıkıntı demeden açlığı, susuzluğu, uykusuzluğu umursamayan kurtarma çalışması yapan kişilerin tekbir getirmesi bir motivasyon, yorgunluğu unutma, başarıyı kutlama demek. Amacımız, yıkıntılar altındaki yurttaşlarımızın kurtarılması için elimizden gelen her türlü yardımı yapmak mı; yoksa özveriyle çalışan kişilerin çalışma isteklerini yok etmek mi?

Peki, neden selaya karşı çıkış?

Aslında yazımızın başında vermiştik yukarıdaki sorunun yanıtını: bilgisizlik ve kendine yabancılaşma… Birçok kişi nedense halkımızın geleneklerini unutmuş durumda. Kentleşmenin yalnızlığı, bireyciliği bu kişileri hızla geleneklerinden, kültürel köklerinden koparmakta. Bu kopuş; kişilerin kendi kültürüne, geleneklerine, yurttaşlarına yabancılaşmayı getirmekte. Çoğu kişi, bu yabancılaşmayı ve köklerden kopuşu ilericilik, devrimcilik, çağdaşlık, hatta Atatürkçülük sanmakta. Bu kişilerin çoğunun diplomalı olması ise başka bir üzüntü kaynağı.

Ne yazık ki kendini Atatürkçü sanan bazı kişiler, Kemalizmi yalnızca içeriği boşaltılmış bir laikliğe indirgemekte. Oysa Kemalizmin asıl dayanağı; tam bağımsızlık, antiemperyalizm. Asıl dayanak olmadan laiklik bir işe yaramaz. Kupkuru bir laiklik söylemi, giderek halka karşı olmaya sürüklemekte bu kişileri. En kötüsü de böylesi bir yanılgıyla ABD, AB emperyalistleri ve onların işbirlikçileri terör örgütleri kutsanmakta. Laiklik ve çağdaşlığın merkezi olarak emperyalist ülkeler örnek alınmakta. Ülkemizde Cumhuriyet kurumlarının özellikle de ABD eliyle kundaklandığının farkında bile değiller. Türk Devriminin emperyalizme karşı verilen bir savaşla yaşama geçirildiğini bilmeyenlerin Kemalizmi savunmaları olanaksız.

Sizler, Atatürk’ten daha mı devrimcisiniz? Yoksa ondan daha mı Kemalistsiniz? Onun Kurtuluş Savaşı sırasında halkı seferberliğe çağırmak için okuttuğu selalardan niye haberiniz yok?

Halka karşın halksız devrimcilik olmaz. Devrim, halkla olur. Yoksa siz, devrim yapmak için uzaydan yeni bir halk mı getireceksiniz ülkemize? Ayakları ülkesinin topraklarına basmayanlara Atatürkçü de devrimci de denmez.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.