0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hani zaman zaman “Her koyun kendi bacağından asılır” deriz ya…

Hayır efendim, o kadarla kalmıyor yapılan yanlış ya da kötülük. Her koyun sadece kendi bacağından asılmış olmuyor…

O koyun zamanla asıldığı yerde çürüyor, kokuşuyor, kurtlanıp sinekler oluşarak çoğalmasına sebep oluyor. Üreyen sineklerle birlikte, kokusu da her yere yayılıp, herkesi rahatsız ediyor!..

Böylesi kötüler, hem bir yandan topluma kötü örnek oluyor, hem de toplumun inancını, güvencini kırıyor, bu kadarla da kalmayıp iyiliklere, güzelliklere engel oluyor.

Örneklerden birini de yakın zamanda o anne demeye bin şahit gerektirir annenin olayında gördük…

Çocuğu SMA hastası, ailece çocuk için yardım topluyorlar, yardım eden de çok oluyor ama anne o parayı çocuğu için harcamak yerine, o paralarla lüks bir yaşam sürerken, hiç vicdanı sızlamaksızın çocuğunu ölüme terk ediyor…

İnsanın aklı almıyor, bir anne çocuğunu bile isteyene nasıl ölüme terk eder, nasıl vicdanı hiç sızlamaz?

Şimdi bu kadın tutuklandı ama bu durumda zararı sadece kendisine ve yavrusuna mı oldu?

Bundan böyle yaptığıyla başka ailelere de, çocuklara da zararı olmadı mı? Böyle insanlar değil mi bu nevi yardımlarda insanları tereddüde düşüren, yardımlar konusunda çekinik kılan… Dolayısıyla diğer yavruların da yardım alıp tedavi görmesine engel olan?

Devlet zaten o yavrulara acımıyor. Sağlık Bakanı da oyalayıp duruyor. Oysa o çocuklar için saatlerin, hatta dakikaların bile önemi var. Üstelik aileleriyle birlikte büyük acılar yaşıyorlar… İnsanın içi parçalanıyor, yardım etmek istiyor pek çok kişi ama akla da o kötü ahlaklı kadın geliyor. “Ya göndereceğim kişi o kadın gibiyse” diye düşünülüyor…

Üstelik dolandırıcılar da var. O çocukların adını kullanarak sahte valilik izinleriyle para toplayan ahlaksızlar!..

Bu nevi pek çok örnek var. Görüyoruz da, acıyıp yardımcı olduğumuz kişinin evleri, arabaları ve dünya kadar parası çıkıyor bankalarda…

Şimdi de Kızılay gerçeği çıktı ortaya, yıllarca maddi manevi yardımda bulunduğumuz; güvenip zekatımızı, fitremizi, fidyemizi, kurbanımızı gönderdiğimiz, giysi, battaniye gibi yardımlarda bulunduğumuz, afetlerde cansiperane koşturacak zannettiğimiz Kızılay!..

Giysilerimizin pazarlarda satıldığını gördük, kurbanlarımızın etlerini bağışlandı mı, satıldı mı belli değil ama otel kilerlerinde gördük!..

Zannediyorduk ki hiç değilse böylesi büyük bir felakette, deprem olur olmaz o bölgeye koşacak, çadırlarını kuracak, insanları giydirecek, doyuracak, ısıtacak, tuvalet banyo ihtiyaçlarını giderebilecekleri mobil yapılar konuşlandıracak!..

Öğrendik ki çadırları da, gıda maddelerini de, TSK’lara satmış!..

Şoktayız ülkece!..

Bundan böyle yardıma ihtiyacı olanlara, Kızılay’a nasıl gönül rahatlığıyla güvenip de el uzatabileceğiz?

Herkesin yaptığı kendine, herkes kendine yakışanı yapar ya da her kötülük kötülüğü yapanı bağlar demek mümkün mü bu durumda?