RİSK KONUSUNDA KİME GÜVENECEĞİZ

ABONE OL
16:14 - 23/02/2023 16:14
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Özellikle bu son depremden sonra, bölge olarak hangi risk grubunda olursak olalım, her zaman dile getirildiği gibi, binanın riskli olup olmadığının önemli olduğunu iyice anladık. Hemen hepimiz de yaşadığımız binaların ne ölçüde riskli olduğunun telaşına düştük…

Hadi gerekli parayı ne yapıp edip bularak belediyeye başvuralım ama belediyelere ne denli güvenebileceğiz?

Ankara’da ikamet ettiğim sürede önce Gölcük, sonrasında da Düzce depremi olmuştu. Her ikisini de Ankara’da da hissetmiştik ama Düzce depremi sonrası evimin bir odasının duvarında boydan boya, bir odasının da kirişlerinde çatlaklar oluşmuştu. Binanın dışında da derince bir çatlak vardı. Hem yöneticiye, hem de komşulara, tetkik ettirelim diye adeta yalvarmıştım ama hiçbiri oralı olmamıştı. Sanki uzmanmış gibi, “Çok ciddi çatlaklar değil, bir şey olmaz” demişlerdi…

Mecburen Ankara Büyük Şehir Belediyesine kendim başvurmuştum. Bir süre sonra sarı bir zarf geldi belediyeden, “Evinizde yapılan tetkik sonucu, herhangi bir riskli durum tespit edilmemiştir” diyordu.

O sinirle hemen belediyeye gittim. Yazıyı gönderen birimin müdürünün masasına gönderdikleri yazıyı koyup “Bu tespiti neye istinaden yaptınız, uzaktan tespit yapabilecek bir teknolojiye mi sahipsiniz” dedim. “Olur mu hanımefendi, görevlilerimiz gelip gerekli numuneleri alarak tespitlerini yaptı” dedi. “Ne zaman geldiler, ne şekilde tespit yaptılar, ben gündüz işte, gece evdeyim, gece gelemeyeceklerine göre gündüz geldiler, peki benim evime ben yokken nasıl girip de tespit yapabildiler” dedim. Bu defa, “Dışardan numuneler aldık ve gerekli incelemeyi yaptık” dedi. “Bu ihtimale karşılık, binanın her yerini tetkik ettim, hiçbir yerden numune alınmamış, kaldı ki 2. Katta oturuyorum. Komşu hanımlar genellikle gündüzleri bahçede oturuyor, çocuklar da bahçede ve sokakta. Hepsine tek tek sordum, kimse gelen giden görmemiş, hem gerekli tetkiki yapmayıp hem de, risk yoktur diyerek nasıl vebal alıyorsunuz, vicdanınız nasıl elveriyor? Ya bir deprem olur da, onca insan ölürse, hiç mi vicdan azabı çekmeyeceksiniz” vb pek çok şey söyledim ama bu defa da, “Aslında bu bizim müdürlüğümüzü alâkadar eden bir durum değil” dedi. “Madem sizi alâkadar etmiyor, ne diye benim dilekçemi kabul ettiniz, üstelik de gerekli incelemeyi yapmış gibi yalan söylüyorsunuz” dedim. Baktı ki artık kaçacak yeri yok, “Bizim bu tetkiki yapabilecek gerekli çalışanımız da, gerekli alet edevatımız da yok, bu işle Mimarlar odası ilgileniyor, oraya başvurun” dedi.

O sinirle Mimarlar Odasına gittim, durumu anlattım… “Sadece sizin dairenizi inceleyemeyiz, tüm bina incelenmeden sağlıklı bir sonuç alınamaz, sakinlerin hepsi adına yöneticinizin başvurması gerekir, fiyatı da 600 Tl” dedi. Yine yöneticiye de, komşularıma da durumu anlattım, başvuralım dedim defalarca ama kimi benim dairemde sorun yok dedi, kimi istenen para çok dedi, kimi boş ver, bir şey olmaz, her zaman deprem mi olacak, üstelik Ankara riskli değil dedi. Dolayısıyla da konu o şekilde kapandı gitti.

Şimdi oturduğum sitede de endişeliyim doğrusu, evet Antalya 2. Derece deprem riski taşıyor ama bina riskliyle, kaçıncı derece olursa olsun, yıkılması mümkün. O nedenle burada da sürekli dile getiriyorum. Çünkü her yeni alan, kafasına göre dış duvarları yıkıp pencereleri, iç duvarları yıkıp salon ya da odalarını büyütüyor… Duvarların da taşıyıcı gücü var, onca duvarın yıkılması da riskli… Hatta bir ara sığınağın tavanında epeyce çatlak olmuş, kalın kalın kalaslarla destek yapmışlardı. Nedense bir süre sonra o kalaslar da kaldırıldı ama dışardan bile görülen, her gün üzerinden geçtiğimiz çatlaklar hâlâ duruyor. Bunlardan söz ettiğimde, bir de beni yalancı çıkartmaya çalıştılar. Kimi “Ben de gördüm” dedi ama kimi, “Ben görmedim” dedi, kimi de kahkahayla gülerek, “Sen hayal görmüşsün, öyle bir şey olmadı” dedi, kimi de, “Bir şey olmaz, Antalya deprem bölgesi değil” dedi. Balkon tavanımdan tuzlu ve pamuklu pamuklu sıvalar dökülüyor. Dökülenleri de inceliyorum, deniz kumu olduğu çok belli. Sıvatıp boyatıyor, düzgün hale getiriyorum ama daha sonra yine aynısı oluyor. Oda duvarlarımda da ince ince çatlaklar var ama sanırım onlar da sıva çatlağı. Dile getirdiğimde de, “Amaan işin mi yok, bir şey olmaz, Antalya’da deniz kumu kullanılmayan bina mı var” deniliyor…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehirdeki binaların risk durumunu saptayabilmek için 2019 yılında “hızlı tarama yöntemi” başlatmıştı. İstanbul’daki 2000 yılı öncesi inşa edilen yapıların ücretsiz olarak adrese dayalı risk sıralamasının yapılmasına yönelik bu çalışmalarına halen devam etmekte…

Aslında bunu tüm belediyeler yapmalı, çünkü herkesin maddi durumu yeterli değil!.. Kimi de, benim komşularım gibi umursamamakta… Gerçi umursayanlar da var ama onlar da olacaklardan endişeli. Çünkü güçlendirilmesi gerekiyorsa, daire başına örneğin 5 katlı, her katında iki daire olan bir binanın güçlendirme projesi maliyeti daire başı yaklaşık 15 bin Tl, güçlendirme uygulaması maliyeti ise daire başı 200 – 280 bin Tl arasında değişiklik gösteriyormuş.  Şayet güçlendirilemeyecek derecede risk varsa da, binanın boşaltılması için iki ay süre veriliyormuş… Kaçımız verebileceğiz o kadar parayı ya da çıkmak icap ederse, 2 ay içinde, sağlıklı binayı nasıl bulacağız?  Hadi bulduk diyelim ama Antalya’da daire fiyatları da, kira fiyatları da Rusya ve Ukrayna’dan göçler başlayalı beri korkunç boyutlarda arttı. Öyle ki bazı semtlerde 2+1 dairelerin fiyatı bile 5-6 milyon Tl. Kiralıklar ise, 15-20 bin Tl’den başlıyor, 35-40 bin Tl’ya kadar çıkabiliyor. Üstelik de bir yıllık kirası peşin istenerek…

Gerçi 2000 sonrası yapılan binalar deprem yönetmeliğine uygun deniliyor, oturduğum bina da 2000 yılından sonra yapıldı ama uygun olup olmadığını da bu son depremde gördük. Geçen yıl yapılanlar bile yerle bir oldu…

O nedenle, her gün korkuyla yaşamaktansa, her şeyi göze alıp bireysel başvurayım diyorum ama kabul ederler mi, kabul etseler de, ya Ankara’da olduğu gibi gerekli incelemeyi yapmaksızın, “Gerekli incelemeyi yaptık, hiçbir risk yok” derlerse ne yapacağım?

Başka bir ev alabilmek için de bu oturduğum evi satmalıyım öncelikle ama şayet riskliyse, riskli bir evi bir başkasına satma vicdansızlığında bulunamam. Söylerim gerçeği, sanmam ama buna rağmen alan olursa ne alâ. Diyelim ki satabildim ama yeni alacağım eve ne denli güvenebileceğim? Güvenebildiğime param yetebilecek mi? Üstelik onun da raporunun rüşvet karşılığı alınmadığı ne malûm?

Anlaşılan Allahtan başka güvenebileceğimiz hiçbir kişi, hiçbir merci yok ama Allah da, “Önce tedbirini al, ondan sonra bana güven” diyor!..

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.