Ortadoğu’da gerginlik hiç eksik olmaz, ama 13 Haziran 2025 sabahı yaşananlar artık bölgenin “kronik kaosuna” bile fazla geldi. İsrail, sabaha karşı düzenlediği hava operasyonuyla İran’ı kelimenin tam anlamıyla yatağında yakaladı. Adına “Operation Rising Lion” dedikleri bu saldırı, yalnızca füze rampalarını, radar kulelerini değil; doğrudan İran yönetiminin sinir uçlarını hedef aldı: komutanların konutları, nükleer bilim insanlarının evleri ve kritik karar alıcıların yatak odaları…

Bu yeni çağın savaş sanatı artık cephelerde değil, yastık altında yaşanıyor. İsrail, nokta atışlarıyla İran’ın “sözde dokunulmaz” elitlerini öyle bir biçti ki, Tahran sabaha gözlerini savaşla değil, enkazla açtı.

Kimin Evi, Kimin Mezarı?

İsrail hava kuvvetlerinin yönettiği operasyonda, Natanz ve Khondab gibi nükleer tesislerin yanı sıra; General Hossein Salami ve General Mohammad Bagheri gibi isimlerin bizzat yaşadığı konutlar hedef alındı. Söylentiye göre General Bagheri, saldırı anında sabah duasına kalkmak üzereydi; dua yetişemedi, füzeler önce geldi. İsrail’in radar delici füzeleri, İran’ın milyon dolarlık hava savunma sistemini adeta sinek ilacı gibi geçti.

Ve evet, İsrail sadece vurmadı, neyi vurduğunu da gayet iyi biliyordu. İran’ın atom bombası rüyalarının mimarları olan Fereydoun Abbasi-Davani ve Mohammad Tehranchi de bu saldırıyla tarihe karıştı. Bu isimlerin bazıları saklanmayı denemişti, ama belli ki İsrail’in elinde sadece harita değil, kat planı bile vardı.

Tahran: “Bu Savaş İlanıdır”

İran lideri Ali Hamaney, saldırının ardından yaptığı açıklamada “Bu doğrudan savaş ilanıdır, yanıt vereceğiz,” dedi. Ama o cevap bir türlü gelemiyor. Çünkü bu öyle bir saldırı ki, İran devleti sadece vurulmakla kalmadı, küçük düşürüldü. Hamaney’in rejimi, kendi göbeğindeki generallerini bile koruyamıyorsa, halk neye güvenecek?

Üstelik bu saldırı, bir “hava gösterisi” değil, tam anlamıyla cerrahi bir operasyondu. Sanki birileri Tahran’ın içinden içeriden bilgi sızdırdı, adeta GPS koordinatları yastığın altına bırakıldı. İran’ın yanıtı mı? Henüz yanıt verilmedi ama 100 İHA’nın İsrail’e doğru yola çıktığı söylendi. Fakat İHA’ların yarısı daha Ürdün sınırında düşürüldü, kalan yarısı da muhtemelen Akdeniz’de balıkçıları rahatsız edecek.

İsrail: “Biz De Uyuyamıyoruz!”

İsrail Başbakanı Netanyahu, operasyona dair yaptığı açıklamada, “İran’ın nükleer silaha ulaşmasına izin veremezdik,” dedi. Bunu söylerken sesi titremedi, çünkü adam yıllardır aynısını söylüyor. Fakat bu kez söz değil, füze konuştu. Hem de lazer güdümlü, gece görüşlü, “yatak odası hedefli” versiyonuyla.

Bir süredir “önleyici saldırı hakkı”nı savunan İsrail, İran’a artık “mesaj” değil, “paket” yolluyor. Üstelik içinde bayram şekeri yok.

ABD: “Biz Sadece Seyrettik”

ABD yönetimi ise saldırı sonrası “biz katılmadık ama izledik” diyerek adeta “masum çocuk” pozu verdi. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklaması ise komikti: “İsrail’in kendi savunma hakkıdır, biz sadece bölgede istikrar istiyoruz.” Tabii, aynı istikrarı Afganistan’da, Irak’ta da çok iyi kurmuştunuz…

Dünya piyasaları bu gelişmeyle karıştı. Petrol fiyatları bir anda yüzde 14’e fırladı, altın fiyatları zıpladı, borsa endeksleri kırmızıya döndü. İsrail ve İran birbirine füze yollar, olan yine halklara ve emekçilere olur. Zaten savaşın daima kazananı silah tüccarı, kaybedeni ise pazarda domates fiyatına bakan emekçidir.

Türkiye Ne Yapacak?

Ankara’dan gelen ilk açıklama klasik: “Taraflara itidal çağrısı yapıyoruz.” Elbette, Türkiye’nin dış politika refleksi son zamanlarda daha çok denge oyunu üzerine kurulu. Ancak bu kriz, Türkiye için de ekonomik ve diplomatik riskler taşıyor. Enerji fiyatlarının artması, döviz üzerindeki baskıyı artırabilir. Öte yandan, Türkiye’nin bir “arabulucu” olarak devreye girmesi olası. Fakat, bölgede artık herkesin bir silahı, çok azının aklı var.

Yeni Savaşın Kapısı mı Açıldı?

İsrail’in bu saldırısıyla artık kimse “örtülü operasyonlardan” söz edemez. Bu doğrudan, açık, resmî ve “nokta atışlı” bir askeri harekâttır. İran’ın buna vereceği yanıt ise ya savaş, ya da içe kapanma olacak. Fakat şurası kesin: Devrim Muhafızları sabah namazını bile rahat kılamıyor artık. Çünkü İsrail, füzesini artık “askerî tesis” diye değil, insanların yatak odasına kadar programlayarak gönderiyor. Ve bu noktada, mesele yalnızca bir “savunma hakkı” olmaktan çıkıyor.

İsrail vurdu, İran sessiz kaldı, dünya yine diken üstünde. Yarın yeni bir karşılık mı gelir, yoksa herkes birbirine diplomatik notalar mı yollar bilinmez. Ama bildiğimiz tek şey var: Ortadoğu’da hiçbir general artık uyurken huzur içinde olmayacak.