Yaz tatili geldi ve öğrenciler için olduğu kadar anne ve babalar için de yeni bir dönem başladı.
Çeşitli okullardaki öğrenciler son günlerde karnelerini aldılar.
Bir eğitim öğrenim döneminin bitmesine yakın derslerinde başarılı olamayan çocuklarda bir ‘karne korkusu’ başlar.
Bu endişeyi anne ve babalar da taşırlar.
Bir anda, bir günde öğretim yılı sona erer ve tüm öğrencilere o yılın durumunu yansıtan özel bir karne verilir.
Milyonlarca aileyi etkileyen, onların çevreleri ile birlikte sosyal, ruhsal durumlarını da doğrudan etkileyen bir durum yaşanır.
Dünyanın genel gidişini, ülkenin genel yapısını, uygulanmakta olan eğitim sistemini, öğrencinin devam ettiği okulun yapısını ve bulunulan çevreyi irdelemeden, düşünmeden öğretilmiş ezberler ile, duygusal davranışlar ile “karne” olayına yaklaşmak ne denli doğrudur?
Okulda öğrenciye verilen karne çok önemli ise de üzerinde “iyi” ve “dikkatli” düşünülmesi gereken bir olgudur.
. Eğer bir çocuk iyi karne getirmiyorsa hemen dört etken öne sürülür ve değerlendirilmesi istenir:
“Çalışma alışkanlıkları, evde ders çalışma ortamını, sorumluluk duygusu, duygusal sorunlarının yoğunluğu…”
Bunlar aslında çok büyük bir bütünün “ancak” çok küçük birer parçası olabilir…
. Karne çocuğun tüm başarısını ya da başarısızlığını yansıtmaz.
. Çocuğun tüm özellikleri göz önüne alıp, değerlendirmek ve eğitim-öğretim sistemi içerisinde bunlara en iyi ve uygun yaklaşımı göstermek gerekir.
Kişiye özgü öğretme ve eğitme çalışmaları yapılabilmelidir. (Individuelle Lernförderung)
Bu ise temelde o sistemin, öğretmen yetiştirmenin, okulların yapısının… temel düzeyi ve donanımı ile ilgilidir.
Çağdaş bir düzeye erişememiş eğitim- öğretim sistemlerinin çok sayıda sorunu ve eksiklikleri vardır.
Devletin okullarının donanımından, öğretmen yetiştirmeye ve ülkedeki eğitim-öğretimin birlikteliğine, temel ilke ve prensiplere değin o kadar çok etken vardır ki, bunların ne yazık ki gündeme gelmediği ve hiç konuşulmadığı bir dönemi yaşıyoruz.
Ülkenin genel durumuna, eğitim-öğretim sitemine bizim doğrudan bir etkimiz ve yönlendirmemiz olası değildir.
Buna rağmen her aile kendi çocuğundan dolayı eğitim-öğretim sorunlarına, ilkelerine ve sisteme dair düşünceler, araştırmalar, incelemeler yapabilmelidir.
Sözü çok fazla dağıtmadan daha yakın sorulara yönelebiliriz:
. Bugün için en iyi ve en akılcıl nasıl davranabiliriz?
Türkiye’de eğitimde birlik ve teklik ilkesi “yasaya rağmen” uygulanmadığı için ülkenin her yerinde çok yüksek sayıda paralı okullar açılmış durumdadır.
Parası çok olan aileler çocukları için en iyi eğitimi verdiklerini düşündükleri özel-paralı okulları seçmektedirler.
O okulları seçmeleri ile hem kendi görevlerini yerine getirdiklerini, hem de çocukları için en iyi olanı seçtiklerini var sayıyorlar.
Bu da onların bileceği bir durumdur ve bunun ile gurur duyup, övünebilmektedirler.
Sosyal-ekonomik düzeyleri nedeni ile çocuklarını paralı okullara gönderemeyen ailelerin devlet okullarına çocuk göndermesi bir eksiklik değildir.
. Bir tek sözcük ile “karne” dediğimiz olayın ardında yatan etkenleri algılamadan düşünmeden kendi çocuğumuzun karnesi üzerinden ne çok sevinmeli, ne de çok üzülmeliyiz.
. Şu an içinde bulunulan duruma göre çocuğunuzun karnesini “onun ile birlikte” sakince değerlendirin.
. Birlikte rahat bir ortam sağlayıp konuşun, çocuğunuzun anlatmasını, açıklamalar getirmesini, karnesini kendince değerlendirmesini sağlayınız.
. Yakın akrabalar, komşular, dost ve arkadaşlar ise sizin çocuğunuzun karnesi üzerinden bir görüşte bulunmamalıdırlar.
. Özete şunu söylemeliyiz:
. En kısa özet için ise şunları söyleyebiliriz:
Evet, her şey çok güzel olacak!
Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir evde ailesi ile sevgi görerek yaşayabilen çocuklar hem iyi kişilikler kazanacak, hem de yaşamlarının gelecek dönemlerinde öz güvenli ve güzel ahlaklı insanlar olacaklar…
Öğretmen Gönen Çıbıkcı
ALMANYA
6 saat önceALMANYA
6 saat önceDÜNYA
6 saat önceAVRUPA
6 saat önceALMANYA
7 saat önceGÜNCEL
7 saat önceALMANYA
7 saat önce