NEDEN KEMALİSTİZ (2)
19.09.2023 00:53Facebook sayfamda, büyük harflerimizi kullanarak aşağıdaki iletiyi paylaştım.
KEMALİZM; SALT 20. YÜZYILIN DEĞİL, GELECEK YÜZYILLARIN DA YOL GÖSTERİCİSİ OLACAK, İNSANI VE EMEĞİ EN YÜCE DEĞER SAYAN, EN GERÇEKÇİ DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR KEMALİZM.
BUNA BİLİNÇLİ BİR KEMALİST OLARAK İNANIYORUM.
BU İNANCIM KESİNDİR.
FRANSA'DA YAYINLANAN HISTORIA DERGİSİNİN SON SAYISININ KAPAĞI
„YÜZ YIL ÖNCE ATATÜRK MODERN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ KURDU. “
Bu iletime, noktasına ve virgülüne dokunmadığım şöyle bir yorum aldım:
„Kemalizm’in bizzat yaşadığımız sol karşıtlığını, düşmanlığını, M. Kemal ve İnönü dönemlerinde yapılan sol/sosyalist tutuklamalarını, Sansaryan Han vb, Sabahattin Ali'nin kafasının taşla ezilmesini, yıllarca hapis yatan Nazım'ı nasıl değerlendireceğiz? “
Sansaryan Han; Ağa Mugradiç Sanasariyen (Sansaryan) adlı bir Osmanlı Ermeni’sine ait olan hanın adıdır.
Hanın bulunduğu araziyi Ağa Mugradiç Sansariyen 1889'da, 19 bin Osmanlı altını karşılığında, Çerkez İsmailpaşazade İhsan Bey'den satın almış.
Mercury Gemi Şirketi'nin hisselerinin önemli bir kısmını elinde bulunduran ve önemli bir zenginliğe 1881'de Erzurum'da Sansaryan adlı bir okul da açmış.
Sirkeci'deki hanı da bu okula gelir yaratması için satın almış. Hanın satın alınmasıyla Sansaryan Vakfı kurulmuş. 1915 olayları sonrası Erzurum'daki okul kapatılırken, el konulan han, 1920'de Ermeni Patrikliği ‘ne iade edilmiş.
Devlet, son olarak 1930’da binaya yeniden el koymuş.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne verilen, “tabutluklarıyla” nam salan binanın karanlık odalarında Zeki Velidi Togan’dan Aziz Nesin’e, Sabahattin Ali’den Nâzım Hikmet’e, Deniz Gezmiş’ten İlhan Selçuk’a, Nuri İyem’den Ruhi Su’ya pek çok edebi ve siyasi figür işkence görmüşler.
Sansaryan Han konusu budur.
Bu handa yapılanlarla Kemalizm’i ilişkilendirmenin mantığını anlamakta zorlanıyorum.
İşkence; insanlığa karşı işlenen suçların en büyüklerindendir.
Suçluları da işkencecilerdir.
Bu; insanlığa karşı işlenen suçta suçluyu Kemalizm de ve Kemalistler de aramanın mantığını anlayamıyorum ben.
Bu handa insanlarımıza işkence yapılması buyruğunu Mustafa Kemal mi vermiştir, İsmet İnönü mü vermiştir?
Bu soruların yanıtının „Evet!“ olmasının mantığını anlayamıyorum ben.
Bu suçlamanın kendisi Kemalizm’e ve Kemalistlere karşı bir suçtur.
Suçtan öte bir saygısızlıktır.
Sabahattin Ali'nin hunharca katledilmesinin suçunu da Kemalizm’e ve Kemalistlere yüklemek insaf ve vicdan ölçülerinin kapsamını aşar.
Daha iyi anlaşılsın diye; „Böyle bir suçlama insafsızlıktır, vicdansızlıktır! “ diyorum.
Bu arkadaşımızın, A. Kadir'in yazdığı „1938 HARP OKULU OLAYI VE NAZIM HİKMET“ adlı kitabını okuduğu konusunda da kuşkularım var.
O kitapta, Nazım'a, o yıl hangi oyunun, kimler tarafından oynandığı ve oynanan o oyundan sonra Nazım'ın yıllarca ve suçsuz yere hapis yattığı, ayrıntılarıyla anlatılır.
Kemalizm’i ve Kemalistleri suçlamadan öne bunları da bilseydi keşke.
Şuraya neden Kemalist olduğumuzu açıklayan, daha önce kaleme aldığım bir yazımı ekliyorum.
Kemalizm karşıtı olan, solcu/sosyalist arkadaşlarımız okurlar da, belki bizim neden Kemalist olduğumuzu daha doğru anlarlar.
NEDEN KEMALİSTİZ
Önce biri çıktı; “30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir.” dedi.
Tükürdüğünü yaladı ya da Kemalistler ona tükürdüğünü yalattılar. Belediye başkanı olduğu büyükşehirin tüm bilbordlarını 30 Ağustos Zafer Bayramı plakatlarıyla doldurmakla kalmadı, o gün toplu taşımayı ücretsiz yaptı il sınırları içinde.
Sonra biri daha çıktı. Zafer Haftası'nda Dumlupınar yerine Ahlat'a gitti. Alparslan'ın Malazgirit zaferinin 949. kutlama etkinliklerinde aldı sazı eline. “Tarihimizi 1923 ten başlatanlar büyük bir ihanet içindedirler.” dedi.
O da yaladı tükürdüğünü.
Anıtkabir'deki anma etkinliğinde deftere; “Kurduğun ve bize emanet ettiğin cumhuriyeti ilelebet yaşatacağız.” yazdı.
Hızlarını alamadılar, bu kez de, bir kez daha, “Keşke Yunan galip gelseydi.” diyen cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanı fesli deliyi bir 10 Kasım öncesi hastanede ziyaret etmekte beis görmeyen Diyanet İşleri Başkanı çıktı sahaya.
30 Ağustos Zafer Bayramı'mızın 97. yıldönümü için ülkenin tüm camilerinde, cuma hutbesinde okunması için bir genelge gönderdi. O hutbede herkes, her şey vardı, ancak; 30 Ağustos Zaferi'nin başkomutanı Mustafa Kemal yoktu.
Bu başkan o başkanlığı kimin kurduğundan habersiz olamaz.
Bu başkanlığın neden kurulduğunu da bilmemesi söz konusu değildir.
Onu rahatsız eden eden işte tam da o nedendir.
Bak bana başkan efendi!
Ben sana öğreteyim biz neden Kemalist’iz?
Olur ki öğrenirsin ve gafletinden, bu dâlâletinden, hatta bu ihanetinden vazgeçersin.
Pek umudum da yok ya...
Biz; neden Kemalist’iz, biliyor musun?
- Ulusçuluğu (milliyetçiliği); sınırlar ötesi bir amaç olarak gözetmeyen, ırkçılığı kesinlikle yadsıyan çoğulcu bir düşünce olarak benimsediğimiz, aynı topraklar üstünde, benzer koşulları paylaşan insanlarımızın dışarıya karşı korunma ve dayanışma gereksinimlerini karşılayan bir düşünce olarak anladığımız için Kemalist’iz.
Egemenlik ulusunsa; ülkenin kimler tarafından, hangi kurum ve kurallarla yönetileceğinin de ulus tarafından belirlenmesine inandığımız, devletin ülkemiz halkının devleti olduğuna inandığımız için Kemalist’iz.
- Ayrıcalıkları olmayan toplum kesitlerinin tümünü halkımız olarak tanıdığımız için Kemalist’iz.
- Koşullara koşut olarak; salt kurumların değil, düşüncelerin de değişmesinin gerekliliğini bildiğimiz, dünya görüşümüz sürekli devrimcilik olduğu için Kemalist’iz.
Evrime inanmayandan, bırakın sürekli devrimciliği, devrimci olur mu?
Ekonomide devletin görevinin doğrudan yatırımcılık olduğu kadar, özel girişimleri de desteklemek, düzenlemek ve denetlemek olduğuna inandığımız için Kemalist’iz.
- Bir çağdaşlaşma ve aydınlanma ideolojisi olan Kemalizm açısından laikliğin demokrasi anlamındaki cumhuriyetçiliğin, ulusçuluğun, devrimciliğin ve halkçılığın olmazsa olmaz koşulu olduğuna inandığımız için Kemalist’iz.
Laiklik ilkesinin altına dinamit koymak anlamına gelen imamlara nikâh kıyma yetkisinin doğruluğunu savunan birinin Cumhuriyet'te ne kaybettiğini biriniz açıklayabilir misiniz bana?
Osmanlı İmparatorluğu içinde dili ve tarihi unutturulmuş, kendine güvenini yitirmiş bir halktan çağdaş, başı dik, kendisiyle gurur duyan bir ulus yaratan o büyük kurtarıcı ve kurucuya bilinçli bir biçimde bağlandığımız için Kemalist’iz.
Şimdi; bana bir deyin hele bakalım, siz bu saydığım gerekçelerin hangisine karşısınız?
İzinde değiliz. Yolundayız.
O yolda yönümüz çağdaşlığa ve aydınlığa doğrudur.
Ne hurafelere inanırız ne tekkelere ne cemaatlere...
Bizden yaradılış konusunda dinlerin açıklamalarına ya da dogmalarına inanmamızı mı bekliyorsunuz?
Teşekkürler!
Biz almayalım...
Yaşamın en gerçek yol göstericisinin bilim olduğunu O öğretti bize. Hoca Efendilerden medet ummayız biz.
Onun yolu bizi tam bağımsızlığa götürecek olan yoldur. Hiçbir alanda bağımlılığı kabul etmeyiz. Çünkü; herhangi bir alanda bağımlı olmanın tam bağımsız olmamak olduğunu O öğretti bize.
Yurt savunması söz konusu değilse eğer; savaşın cinayet olduğuna inanırız.
İlkemiz “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ”tır.
Ulusal sınırlarımızın dışında asla gözümüz yoktur. Ulusal sınırlarımız içinde kalan topraklar bizimdir ve bütündür. Bir karışını, kimseye, ne nedenle olursa olsun vermeyiz, verdirmeyiz.
Bunu geçmişte deneyenlere verdiğimiz vatan ve ulus sevgisi dersini bugün denemeye kalkanlara da vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın!
Özgürlüklere sınır koymamaya evet!
Vatanın bölünmez bütünlüğüne dönük her türlü düşünce ve eyleme hayır!
Yurttaşlarımız arasında din, mezhep, dil, etnik köken, renk ayırımı yapmayız.
Bu vatan hepimize yeter.
Demokrasinin yasama, yürütme ve yargı güçlerine güveniriz. Onlar arasındaki denge ve dengeyi bozacak girişim ve uygulamalardan uzak durmak demokrasinin en önde gelen, tartışılmaz kuralıdır. Dengeyi bozacak her girişim ve eylem, geçmişte olduğu gibi gelecekte de karşısında bizi bulacaktır.
O; bize gereksinim duyacağımız gücün nerede olduğunu da söylemedi mi?
İşimizi ne birleşik birtakım devletlere ne de kimi birliklere bırakırız biz.
Birinci görevimizin bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi sonsuza değin savunmak ve korumak olduğunun bilincindeyiz.
Hurafelere inanma özgürlüklerinizi bir başka yerde tepe tepe kullanın.
Bu ülkede nikâh kıyma yetkisi verilecek kurum olarak yalnız camileri ve sünnî imamları yetkili görmeyi bir başka yerde savunsun.
Ülkenin Alevi Müslümanlarını, Hristiyanlarını, Yahudilerini, Yezidilerini, onların ibadet yerlerini ve din görevlilerini yok saymayı bir an önce bırakın.
Kemalist olmak insan olmaktır.
İnsan olun!
İnsan olmayı deneyin!
Zarar görmezsiniz.
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
- İRTİCA ZİRVEDE TÜRKİYE NEREYE?11.09.2023
- NASIL BİR DEĞİŞİM02.09.2023
- CHP NE YAPMALI YA DA NE YAPMAMALI?30.07.2023 Tümünü Gör