MİLLİ BİLİNÇ VE ÇANAKKALE ZAFERİ …

ABONE OL
10:31 - 27/03/2023 10:31
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

68 li yıllar…

Bizim için gençlik yılları…İzci kardeşim Yener ile İstanbul’dan yola çıkıp, akşamına Tekirdağ’a vardık. Kıyıda bulduğumuz bir dere kenarında kamplıyoruz… Ortalık sakin, çadırımızı kurup; ateşimizi yaktık. Ateş başına yaygımızı yayıp; soframızı kurduk. Yol yorgunluğunu atmak için denize girdik. Yener, kayalıklarda midyeleri görmüş.  Pazar filesini alıp toplamaya gitti.

Gün batımına doğru Peynir, ekmek, hazır konserve, isli çaydanlıkta demlediğimiz çay ile karnımızı doyurmaya karar verdik. Battaniyeden bozma uyku tulumlarımızda, geceyi karşılamaya hazırlanıyoruz. Yolculuğumuz süresince yağmur yağmaması tek dileğimiz. Çünkü çadırımızın altı yok. Ağırlık edecek her şeyi İstanbul’da bıraktık.

İleride; tepeye hakim bir noktada camları güneşin ışıkları ile altın gibi parlayan bahçeli bir ev var. Ne muhteşem bir manzara? Diye söyleniyoruz… Bizim için şehir hayatından uzaklaşıp yolculuk etmek ne muhteşem bir deneyim diye düşünüyoruz.  Kim bilir bu yolculukta ne anılar biriktireceğiz?

Yaşlı bir adam, elinde bir çıkın ile bize doğru geldi.  Selam verip elindeki çıkını yer sofrasına koydu. “İkramımız…” dedi. Selamlaştık, hal hatır sorduk, biz kendimizi tanıttık. İzciliği ve giydiğimiz üniformayı, taktığımız fuları merak etmişti.  İmroz dan gelip Kilit Bahir’e   yerleşmişler Çanakkale harbi sonrası Tekirdağ’a göçmüşlerdi. “Bana da Kel Hasan derler. Gençliğimde güreş tutardım…Şimdi çobanlık, bahçecilik, ne iş bulursam onu yapıyorum” dedi. Bizim izciliğimize pek aklı etmemişti ama, Çanakkale’ye gittiğimizi öğrenince çok sevinmiş,  “Herkes oralara gitmeli, ziyaret etmeli, duasını esirgememeli. Bu toprakları kendisine armağan edenlerin mezar taşlarını okşamalı, yalnız olmadıklarını göstermeli…” demişti.

Gecenin ilerleyen saatlerinde yanına garip isimli bir köpek gelmiş, Hasan Dede’nin ayakları dibine kıvrılmıştı.

O bizim çayımızı içti,  Bizde onun getirdiği yemeği yedik.  Peynir ekmek soframız, bir anda ziyafete dönüştü. Hasan dede Ailesinin çektiği göç sıkıntılarını, zulüm ve yokluğu anlatırken sık-sık Çanakkale’de yatan ata ve akrabalarından bahsetti… Bu yatış, normal bir yatış değildi tabii… Sık, sık gözlerinin yaşardığını izlemiştik.

Ayrılıncaya kadar kıssadan hisse pek çok öğüt verdi bize…

“Orası şarkı türkü söylenerek gezilecek, kamp kurup denize girilecek, piknik yapılacak yer değildir. Oranın her karış toprağında bir şehit vardır. Orada yatıp uyumak değil, şafağa kadar uyanık kalıp Mehmetçiğin yaptığı gibi gizlenmiş düşmanı gözlemek ve düşünmek, dua etmek, ölenlerin ruhları ile sohbet etmek, boşuna ölmediklerini onlara anlatmak gerekir…” demişti.

Rahmetli Yener; karanlıklarda patikadan uzaklaşan garip ile Hasan Dede’nin arkasından “Yazık, ne ders alınacak insanlara sahibiz ama, bir türlü kıymetlerini bilemiyoruz…” diye söylenmişti.

***

Yaşadığınız yerin kıymetini bilmek, geleceği anlayabilmek, yaşananlardan ders çıkartmak, bunları gelecek kuşaklara aktarmak gerçeği korumak çok önemli değer bilirliktir.

Hele, hele “Milli bir Bilinç” oluşturmak, bunu yeni yetişenlerin hissetmesini sağlamak bizim vazgeçilmez davranışlarımızın bir parçası olmalıdır. Çanakkale zaferini süslü törenlerle kutlamak yerine dualar ile yad etmek, ülkemizi elimizden almaya gelenlerle yapılan onurlu mücadelenin, çekilen sıkıntıların, Türk ordusunun milleti ile nasıl bir bütün olduğunu, sık sık hatırlatmak gerekiyor.

Tıpkı Japonların çocuklarını Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp, eğer çalışmaz ve vurdumduymazlık içinde olurlarsa bir zamanların evlerinin ve atalarının bulunduğu yerlerin nasıl başka uluslarca yok edildiğini gösterip ibret almalarını istedikleri, daha sonra dünyanın harikalarından birisi olan hızlı trenle yolculuk yaptırıp, çalışmanın, aklın ve bilimin nasıl bütün insanlığa örnek olduğunu ve onları kimsenin yenemeyeceğine dair öz güveni verdikleri gibi bizde Milli bilinç gezilerine devam etmeliyiz.

Bizim Milli Bilincin yerleşmesi için gideceğimiz, ziyaret edeceğimiz yer Çanakkale’dir.

Dinleyeceğimiz öyküler Çanakkale destanı ile süslüdür… Siz, siz olun; yeni yetişen neslin güle oynaya değil, geçmişte bizim için yaşamını kaybetmiş olanların vatan yaptıkları her yerdeki kabirlerini  şükür ve dua ederek gezmelerine isteklendirmektir.

Çünkü bizim şu anda en çok “Milli Bilinç”e ihtiyacımız var… Bu bilince sahip olup olmadığımızı sürekli sorgulamak, o toprakları sık-sık ziyaret etmek zorundayız…

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.