YILLARIN YAZICISI, YAZMAYI BİLMEZSE

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Onu ilk kez Cumhuriyet’in spor sayfasında tanıdım. Tuttuğu takımı yazdığı köşede savunan ilk köşe yazıcısıydı. Böylece de önemli bir taraftar-okur kümesini arkasına almıştı. Özal döneminin “imaj” cilalanmaları içinde yıldızı parladı, yeni ve büyük bir gazetenin önemli kalemşoru oldu. Yazılarından çok, yaptıkları ve kimi zaman da genç sevgilileri konuşuldu.
1980 sonrasının tatlı su balıklarından biri oldu. Siyasetin doruklarıyla iyi geçinmeyi ilke bildi. Okurlarına şirin görünmek adına iktidarda bulananları eleştirir gibi yapar. Ancak siyasetçiler, nedense kamuoyu oluşturmak için proje fısıldamak gerektiğinde bu “deneyimli ağabeyi” bulurlar. Yazılarındaki düşünsel derinliği, içeriği değerlendirmeyeceğiz burada. Yıllardır gazetelerde köşe tutan yazıcının Türkçeyi nasıl kullandığına bakacağız bu yazımızda.

Hıncal Uluç, 14 Nisan 2013 tarihli Sabah’ta yayımlanan “Akil adamlardan beklenen ne?” başlıklı yazısına şöyle bir bakalım. Yazıda ilk göze çarpan başlıktaki sözcüklerin küçük harflerle yazılması. Başlıklar özel ad değeri taşıdığından her sözcük büyük harfle başlamalı. Son yıllarda birçok köşe yazıcısı aynı yanlışı yapmakta ne yazık ki.
Uluç tümcelerin birçoğunun sonuna yan yana iki nokta koymakta. Oysa Türkçede böyle bir noktalama imi yok. Kendine özgü bir buluş sanırım. İmaj yaratma kaygısından olsa gerek. Bazı köşe yazıcıları da iki nokta yan yanayı kullanmakta. Yani yanlış yaygınlaşmakta.
“Tabi bir de, çaktırmadan ‘O var da, ben neden yok’ havası..” İnsan ilk bakışta soruyor kendine: “Bu tümcenin neresi doğru?” diye. “O var da, ben neden yok” tümcesinde iki özne var. Birinci özne “o” üçüncü tekil kişi ve yüklemiyle uyumlu. İkinci özne “ben” birinci tekil kişi, ancak yüklem olan “yok” sözcüğü üçüncü tekil. Özne yüklem uygunluğu yok bu tümcede. Bu tür tümceleri Türkçeyi öğrenmekte olan yabancılar kullansa anlayış gösterilir. “Ben geldi.”, “Ben çalıştı.” der Türkçeyi çat pat konuşan yabancılar. İşte yılların köşe yazıcısı Uluç da öyle yazıyor.
Uluç, “de, da” bağlaçlarından sonra gereksiz virgül kullanmış. Zaten bu bağlaçlar, virgülün yapacağı bağlama görevini yapmakta. Tümceyi iki nokta yan yana ile bitirmiş yazıcı, nedendir acaba?
“Bir gurup var ki, asıl kalabalık onlardır, ülkemizde yüzde 90’lara varır hatta oranları..” Aynı yazının bir başka tümcesi. “Grup” sözcüğüyle “gurup” karıştırıyor yılların yazıcısı. “Grup”, “küme” demek. “Gurup”sa “Ay, güneş, yıldız vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi. (Türkçe Sözlük, TDK Yayınları)” anlamında. Küçük bir yanlışlık olarak görülen bu yazımın, anlamı nasıl değiştirdiği görülmekte. Bu hata, yazıda bir kez olsaydı, “Kaza!” derdik; ama yazıda birden çok “gurup” sözcüğü kullanılmış. Gülelim mi, ağlayalım mı; yoksa üzülüp kızalım mı?
Yukarıdaki alıntıda iki tümcenin virgülle bağlanması söz konusu. Tümcenin ikinci bölümünde “oranları” tamlananının tamlayanı olmadığından anlam belirsizliği var. “Kimlerin/nelerin oranları?” sorusunun yanıtı yok tümcede.
“Hatta” bağlacı “bile, hem de, üstelik ayrıca” anlamlarına gelir ve iki tümceyi birbirine bağlar. Sayın Uluç, “hatta” yı virgülden sonra kullanması gerekirken “oranları sözünden önce getirerek tümceyi anlamsızlaştırmış. Ayrıca yazıcı bu tümcede “90” sayısını rakamla değil, yazıyla yazmalıydı.
“Ama ‘Gitsin, konuşsun, ikna etsin’ için değil..” tümcesi de yazara özgü bir kullanım olsa gerek. Burada “için” yerine “diye” sözcüğü kullansaydı tümce, anlamlı olurdu.
Yazının tümüne bakıldığında onlarca anlatım bozukluğu, noktalama yanlışı var. Türkçeyi kullanmada bu kadar yanlış yapan kişinin yıllardır kamuoyunu yönlendirmesi ilginçtir. Güzel Türkçemiz kıyım kıyım kıyılmakta gazete ve televizyonlarda. Dili giden bir ulusun adı kalır mı?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.