SİZİ GİDİ SAHTE DEMOKRATLAR SİZİ!

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son yıllarda bazı köşe yazarları demokrasi havarisi kesildiler. İşgal ettikleri gazete köşelerinde ve kapı kapı gezdikleri ekranlarda ülkemizin AKP iktidarıyla demokrasi ve özgürlükler alanında nasıl geliştiğini anlatıp durdular. Düşünce ve inanç özgürlükleri alanında AB standartlarını yakaladığımızı ballandıra ballandıra yüksek perdelerden haykırdılar.

Demokrasi ve özgürlük nutukları sürerken toplumun her kesiminden haksız yere tutuklananları ise peşinen mahkûm etti sevgili demokratlarımız. Muhalif basının susturulmasına yönelik baskıları ise açıkça desteklediler, “demokrasi(!)” adına. En son Oda tv’ye baskın yapılarak dört yöneticisi gözaltına alındı. Önemli bir muhalif sesin susturulması karşısında basın organları ikiye ayrıldı. Yandaş yazarlar, gözaltıları alkışlayarak karşıladılar. Gerçi bazı köşe yazarlarının, muhalif meslektaşlarını ihbar ettiklerini de gördük ne yazık ki.

Oda tv baskınından sonra bazı “demokrat(!)” yazarların demokratça(?) yazılarından bazı bölümleri paylaşalım. (Bu yazarların adlarını ve gazetelerini onlarla muhatap olmamak adına yazmayacağım.)

“Bir internet sitesinin yöneticilerinin tutuklanmaları, bu sitede yapılan yayınlarla, yani basın hürriyetiyle ilgili değildir. Bu kişiler, Ergenekon üyesi olmakla suçlanarak tutuklanmışlardır.” Bu sözler, eski bir bakan şimdilerin köşe yazarı, her ağzını açtığında demokrasinin nimetlerinden bahseden bir muhtereme ait.

“Kendilerini düşmana saldıran askerler olarak görüyorlar. Kurşun yerine yalan, el bombası yerine çamur atıyorlar. Hakaretleriyle süngülüyorlar.” Burada sözü edilen Oda tv yöneticileri.

“Sakın ola inanmayasınız bu safsatalara! Çünkü hepsi palavra! Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltında olan Soner Yalçın’ı bu noktaya getiren mesele muhalif gazeteciliği falan değildir! Onu bugün adaletin terazisine oturtan tek neden vardır. O da kötücül kalbi ve her daim tetikçi gibi kullandığı o pis kalemi! Mutluyum. Çünkü şimdi yıllarca kalemini neden bir silah gibi kullandığının, hizmet ettiği karanlık güç ve düşünceler için tehlike arz eden herkese neden bel altı vurduğunun hesabını verecek adalete!”

Son yılların keskin dönemeçleri ustalıkla dönen ünlü bir medya yıldızı ise kısacası “Su testisi, suyolunda kırıldı.” diyor. Bu “özgürlükçü” yazarımız, RTE’ye internet medyasının da sansürlenmesi önerisini getiren kişi.

Yandaş yazarların konuyla ilgili sevinçler sayfalar alır. Biraz da takdirle karşıladığım birkaç yorumu paylaşmak isterim.

“Dün NTV’deki Yazı İşleri programında da söylediğim gibi, Oda tv adlı internet sitesinin polis tarafından basılması ve sahibi Soner Yalçın ile üç çalışanının gözaltına alınması basın ve ifade özgürlüğüne indirilmiş çok ağır bir darbedir. Oda tv ve Yalçın’ın muhalif duruşları yüzünden bu operasyonun yapıldığı yolundaki, her geçen gün daha da güçlenen kanaatin savcılar (ve polisler) tarafından nasıl bertaraf edilebileceğini açıkçası kestiremiyorum.
Hemen hemen aynı zamanlarda gazeteciliğe başladığımız Soner Yalçın ile kelimenin gerçek anlamıyla ‘ayrı dünyaların insanları’yız. Yıllar boyunca temel birçok meselede zıt görüş açılarına sahip olduk. (Ruşen Çakır, Vatan, 15.02.2011)”
“Ben tanıdığım Soner Yalçın’ı anlatma ihtiyacı hissettim. Çünkü bu operasyonlarda farklı isimler farklı şekilde gözaltına alınıyor ve haber bombardımanı başlıyor. İnsanlara farklı kimlikler oluşturuluyor. Kızgınlığınız, kininiz olabilir, kişisel olarak sevmeyebilirsiniz. Ben kurdum Oda tv’yi, ama son günlerde Oda tv’nin yayın çizgisini beğenmiyordum. Sevmeyebilirim ama her gün bakıyorum ne yazmışlar diye. (…) Ben 3 yıldır görüşmüyorum. Bu programı eleştiriyordu siteden. Oda tv’de bu program için yazmadığı şey kalmamıştı. Ben hatırlıyorum. Ama mesele kişiler meselesi değil. (Cüneyt Özdemir)”
Bu iki alıntı tarafsız, demokrat yazarlığın nasıl olacağı konusunda güzel bir örnek. Ben de okuru olduğum Soner Yalçın’ın tüm görüşlerine katılmıyorum. Hürriyet’te Pazar günleri çıkan yazılarını hep okumaya çalışıp bilgilenirim. Savaşların bile bir kuralı vardır: Yere düşene, yaralanana, tutsağa kılıç kalkmaz.
“Düşüncelerinize katılmıyorum. Ancak bu düşüncelerinizi özgürce savunabilmeniz için canımı bile vermeye hazırım. (Voltaire)” İşte, demokratlığın da özgürlüğün de kıstası bu olmalı. Gerçek demokrat, beğenip desteklemediği düşüncelere de saygı gösterendir.

Bizim demokratlarımızsa yalnızca kendilerine demokrat. Kendileri özgür olduktan sonra başkaları tutsak olmuş umurlarında mı?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.