SAVAŞ TAMTAMLARI

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son haftalarda RTE’nin dindar görünme ve din üzerinden hem muhalefete hem de Ortadoğu ülkelerindeki yönetimlere (daha çok Suriye yönetimine) saldırması, onları İslam karşıtıymış gibi gösterme çabası dikkat çekmekte. Neredeyse tüm siyasal olayları, sosyal konuları, toplumsal sorunları dinsel referanslarla açıklaması ve çözüm yollarını İslamiyet üzerinden bulmaya çalışması ilginçtir.
RTE’nin ılımlı İslam ideolojisine bağlılığını tüm kamuoyu bilmekte. Ancak son haftalarda her şeyi keskin bir İslamcı dille açıklaması bazı kişileri şaşırtmış olsa gerek. Peki, RTE’nin keskin bir dinsel duruşunun nedeni nedir? Bunun iki nedeni var.

Birincisi içeride ağırlaşan ekonomi, güvenlik, hukuk, demokrasi sorunlarının tartışılmasını önlemek. Yani gündemi saptırmak. AKP hükümetine karşı yönelecek sert, örgütlü mücadeleleri, demokrasi ve adalet arayışlarını susturmak. Hakkını arayan, hukuktan söz eden, en önemlisi ekmeğinin peşinde olanları din karşıtlığıyla suçlayıp baskı altına alma isteği var bu söylemlerde. Hükümetin tüm antidemokratik uygulamaları, faşizan yöntemleri halkın muhalefetini susturamadı. Bu nedenle de iktidarlarını sürdürmek için kutsal değerleri kullanmayı hızlandırdılar.
İkincisi ise Suriye konusudur. Öteden beri Suriye konusunda Batılı emperyalist güçlerin isteği doğrultusunda hareket eden hükümet, Esat yönetiminin düşürülmesi için her türlü göreve(?) hazır. Başta Erdoğan ve Davutoğlu olmak üzere iktidar partisi mensupları her fırsatta bu doğrultudaki görüşlerini açıklamaktalar. Dünyanın ve ülkemizin tüm sorunları halledilmiş, sanki bir tek Suriye kalmış, sabah akşam temcit pilavı gibi kamuoyunun önüne getirilmekte Esat yönetiminin devrilmesi. Esat giderse Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve neredeyse tüm dünyanın sorunları toptan çözümlenecekmiş gibi bir hava yaratılmakta.
Suriye sorunu tek başına düşünülmemeli. Buradaki asıl amaç İran’dır ve İsrail’in rahat nefes almasını sağlamaktır. ABD ve İsrail İran’a karşı uluslararası seferberlik ilan ettiler. İran’ın bölgedeki müttefikleri: Suriye, Hizbullah (İsrail’e yenilmeyen tek Arap örgütü) ve Irak’taki Şii yönetim. İsrail ve müttefikleri Suriye üzerinde yoğunlaştılar. Çünkü yıllardır ABD’ye muhalif ve Hizbullah’ın destekçisi. Ayrıca Filistinlilerle de barışık. Birçok Arap ülkesi gibi sırtını dönmüyor Filistinlilere. BM’nin yaptırımları Çin ve Rusya tarafından engellendi. ABD Irak ve Afganistan işgallerinin deneyimiyle yeni bir bataklığın içine girmek istememekte, bu nedenle de taşeron kullanmayı yeğlemekte. Bu görev için İsrail zaten hazır, AKP yönetimindeki Türkiye de biçilmiş kaftan. RTE’nin özellikle mezhep farklılığını vurgulayarak Esat yönetimine saldırması konuyla ilgili hevesini göstermekte.
Yakın bir zamanda Suriye’ye karşı bir askeri operasyonun ayak sesleri duyulmakta. Ülkemiz de ne yazık ki böylesine pis, emperyalist amaçlar taşıyan bir savaşın parçası olacak. Bölge halklarının değil de sömürgecilerin, emperyalistlerin safında bulunacak. Yani zaman zaman çatışır göründüğü İsrail’le aynı safta yer alacak. Kime karşı? Müslüman bir ülkeye karşı. Kimlerle? Irak’ta milyonu aşkın Müslüman’ı öldüren ABD ve Filistinlilere kan kusturan İsrail’le birlikte. Tabi ki böylesi bir ittifak kamuoyumuzu ayağa kaldıracak nitelikte. Bu nedenle de dindarmış, İslam adına çalışıp didiniyormuş gibi yaparak ülkemizdeki bölünmeleri, siyasal kutuplaşmaları derinleştirip körü körüne destekçilerini artırmayı yeğlemekte. Esat yönetimini din dışı zalim bir yönetim gibi tanıtıp kendini de mazlum Suriye halkının kurtarıcısı ilan etmekte.
Ülkemiz sonu bilinmez kötü bir maceraya sürüklenmek üzere. Hem de devlet kurumlarının bir biriyle çatıştırıldığı, ordusunun komutanlarının tutuklandığı, terörün gemi azıya aldığı, Barzani’nin kukla devletini ilan etmek için fırsat kolladığı bir dönemde. Ortadoğu bataklığına bulaşan iflah olmaz. Hele ki komşuların içişlerine karışmak son derece yanlıştır ve bizim devlet geleneklerimize de uymaz.
Bölücü örgütün ”Büyük Kürdistan”dan söz ettiği bir dönemde bölgesel çatışmaların içine girmek ülkemize büyük ve telafisi zor zararlar verir. Unutulmamalı ki ”Sırça köşkte oturan, başkasının camına taş atmaz.”

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.