Riga Büyükelçimiz Duray Polat ve kadrosu, bizim yıllardır görmeğe alıştığımız Bürokrat-Diplomat şablonunun çok dışında ve alışılmadık süratle bir çok iş başarmışlar… Özellikle; açılışının daha ilk yılı dolarken gerçekleştirdikleri ”Türk Haftası”… Şans bu ya… Tam o hafta Tarkan da Riga Arena’da konser veriyor…Tam cuk oturmuş yani… Ama benim aslında sayın Büyükelçime şükranlarımı sunacağım olay başka… Dönmeme yakın Riga Dom (Katedral) da yapılan bir org konserine katıldım… Konser sonrası, org sanatçısı, bir çok eserin kompozitörü falan, küçük bir grup oluşturmuşuz… Kokteyldekilerin gözü, ünlü sanatçı Ligita SNEIBE ve ünlü kompozitör Indra RISE’nin üzerinde ama bizim gruba biraz mesafeli duruyorlar… Yabancı görüntümden sanırım… Ama Türk olduğumu duyunca başlıyorlar yaklaşmaya, elimi sıkıp tanışmaya…
İşin sırrı mı…? Meğer ”Türk Haftası” kapsamında Riga’ya gelen Fazıl Say’ı izlemiş bazıları ve diğerlerine anlatmış…
Ülkemizin modern yüzünü tanıtmak adına, şahsınızda tüm emeği geçenleri kutluyor, vatanını seven bir kişi olarak şükranlarımı sunuyorum, sayın Duray Polat… Sanat ve özellikle de sahne sanatları, bu ülkelerde çok ön planda…
Uçakta gelirken ”Bord Leaktuer” den Riga hakkındaki bilgileri okuyorum… Birden gözüme çarpan bir satır beni yıllarca geriye götürdü… Bir TV programı çekimi için Bodrum’dayım… Tarkan’ın ilk patlama yaptığı yıl… Onun tüm sahne hareketlerini ve koreografisini yapan, adeta onu yaratan rahmetli Oytun Turfanda ile karşılaşıyoruz bir ”Kaldırım Lokantasında”… Sarılmalar, hal hatır ve ”Otur…Bak sana kimi tanıştıracağım… Yıllar önce yine Bodrum’da sana tanıştırdığım Rudolph Nureyev vardı ya… İşte bu da onun tahtına geçecek olan Mihael”… İncecik tığ gibi bir genç adam… El sıkışıp oturup laflıyoruz… Bu Mihael de kim derseniz… Bilin ki o, şu hepimizin Bolşoy ve Kirov’dan tanıdığımız dünya devi… Mihael Barışnikov… Meğer, Riga Opera ve Balesi’nden yetişmeymiş… İşte… Küçücük Riga böyle bir yer… Daha Riga hakkında yazacak çok şey var ama başka yazıda…
ITB, bilindiği gibi dünyanın en büyük Turizm Fuarı… Her yıl yaklaşık aynı tarihlerde yapılır ve Türkiye’den Bakan düzeyinde katılım, gelenek haline gelmiştir… Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke de Almanya… Geçen yıl 4.5 milyon… Tarih 05.03 Çarşamba… Fuar açıldı ve her yıl olduğu gibi Berlin’e hükümet eden Belediye Başkanı (bu yıl Klaus Wowereit) saat tam 11.00’de Türk pavyonunda… Ama; her yıl olduğu gibi Bakan tarafından karşılanmıyor… Neden..? Çünkü Bakan gelmemiş… Nerede..? Riyad’dan geliyor, yolda… Türkiye’den Berlin’e direkt uçak mı bulamadı da Riyad üzerinden geliyor..? Hayır… Bakanlığı ile ilgili temaslarda bulunuyor… Tarih 06.03 Perşembe… Bakan apar topar geleneksel ”Basın Toplantısı”na zar,zor yetişiyor… Toplantı sonrası görüşmeler… Ne görüşmesi..? Derhal oteline geçiyor… Neden? Biraz rahatsız da, üşütmüş falan…
Eh… Sayın Bakanım, Türkiye’den binlerce km. güneye gidip ertesi günü Türkiye’nin binlerce km. kuzeyine çıkarsanız, olacağı buydu… Şu Riyad ertelenemez veya başka tarihe alınamaz mıydı..? Olmaz… Müslüman ülke, Arap ülkesi ve özellikle de Suudi Arabistan deyince bizimkilerde bir tuhaflıktır başlıyor… Bu arada sayın Bakan bir de rekora imza atıyor… ITB ve otelde kaldığı toplam süre yaklaşık 28 saat olan sayın Bakanımız 07.03 Cuma günü Türkiye’ye dönerek en kısa Berlin ziyareti yapan bakan ünvanına kavuşuyor… Kutlarız…
İyi denk geldi… Bir tarafta 3.2 milyonluk bir ülkeye Türkiye’nin modern yüzünü tanıtabilmek için çırpınan bir Büyükelçi, diğer tarafta dünyanın belki de en etkin tanıtımının yapılabileceği Turizm Fuarına, Riyad’a gittiği için geç gelen bir Turizm ve Kültür Bakanı…
Bilmem anlatabildim mi..?
Kalın sağlıcakla efendim…
M.Deniz Olcayto
Not: Riga Büyükelçiliğimiz kendi mülkiyetindeki binasına taşındı, hayırlı uğurlu olsun… Darısı Berlin Büyükelçiliğimiz’in başına…
