POPÜLİZM TEHLİKESİ

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

POPÜLİZM TEHLİKESİ

Popülizm kavramı Latinceden birçok dile girmiştir. Kökeni populus yani halktan türetmedir. Yunanca ’da demos seçen ve seçilen kitle anlamında, aslında halka yakın, halkın anlama esasıdır.

Günümüzde çok kullanılan bu kelimeyi anlamaya çalışmak gerekiyor, çünkü anlam çarpıtılıyor.

1848 yılında yapılan devrim çabaları sonunda üç çeşit partili sistem oluştu. Sosyal demokrat, muhafazakâr Hristiyan demokrat ve liberal partiler Avrupa’da devlet idaresinde yer alıyordu. İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra esas olan partiler arası uzlaşma mümkündü. Bütün düşünceleri politikada üç partide bulamayan seçmenler daha başka Yeşiller gibi partiler kurdular.

Parti programları içiçe giriyor, içerikleri kesin sınırlarla ayrılamıyor. Belli bir elite sınıfın devleti idare ettiğini, kendilerinin temsil edilmediğini düşünen bir kesim uçlarda radikalleşiyor. En fazla sağ popülistler gündeme otursa da, solu da unutmayın diyen filozoflar, sol popülizm, sağ popülizm olarak ikiye ayırarak inceliyor.

Batı ileri demokrasisi olan Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletinde tehlikeli olan sağ popülizmi.
Halkın kim olduğuna kendileri karar veriyor, devleti idare edenleri eleştiride etik kuralları tanımıyorlar. Biz Almanya’yız veya Fransa’yız diyerek kendi düşüncesinde olmayanları halktan saymıyorlar.

Radikal sağ uç partilere üye kaçırmamak için sosyal demokratlar da zaman zaman ifadelerinde sertleşiyorlar.
Bir sosyal demokrat politikacı, tehlikeli görülen sığınmacılar derhal sınırdaşı edilmelidir. Ülkemiz için tehlikelidir, bunların burada işi yok, diyorsa bu, aslında uçta üye kaybı endişesidir. Hukuk devletinde bu kararı verecek devlet güvenlik daireleri var. Kuruluşların işlevini politikacılar söylemleriyle sadece hızlandırabilir.
Elitlerin devleti idare edemedikleri yüzünden yanlış yürüyen şeyler var, diyerek halkı korku ve paniğe düşürüp parti ve gösterdikleri başkanın seçilmesini sağlamak asıl amaçları.
Ülkesinde otoriter bir sistemi yerleştirmeye çabalayan popülist politikacılar istedikleri gibi idare etmek için kendilerine göre liberal olmayan, ileri demokrasi gibi adlar buluyorlar. Demokrasiyi seçimden seçime anlıyor, Napolyon ve Bismarck’ın ilk yaptığı yasa seçim yasasıydı. Hitler de seçimle başa gelmişti.
Göçmenlere yönelik ırkçı söylem ve eylemlerle taraftar toplayan partiler güçlenirken büyük partiler üye kaybediyor. 

İslâmafobi bu stratejiyi daha fazla etki ediyor. Sığınmacı istemiyoruz, hele Müslüman hiç istemiyoruz, deniyor.
Asıl ihmâl edilen Batı’da Müslümanların yalnız iş gücü olarak kullanılmasıdır. İnsan olarak muamele gösterilseydi yıllar önce İslâm dini de Avrupa kültüründe yerini alacaktı. O zaman teröristin dili kullanılmayacaktı.
Batılı demokrasiler siyasal krizleri zor atlatacağa benziyor. Kendi hedeflerine alet ediliyor, halkın ayrışmasına sebep oluyorlar. Bu gelişme liberal demokrasinin yerleştiği ülkelerde korku verici yerlere sürüklenme kaçınılmaz olarak görülüyor.
Batılı olmayan Küresel Güney ülkelerde Lâtin Amerika, Afrika’da demokrasi tam yerleşememiş olduğundan diktatörlüğe doğru gidiyor. Türkiye de bu ülkelerden sayılıyor.
Özgürlükçü ve uzlaşmacı parti sistemi demokrasiyi korumada Batı sarsılıyor. Çalkantı zor atlatılacağa benziyor.
Temsili diktatörlüğe giden ülkelerde karizmatik bir liderin hükümet tarzı yenilikçi gibi kendini gösteriyor. Milliyetçi ve ideolojik söylemleri başarı olarak nitelenen ekonominin arkasına gizleyerek, halka tam bilgi verilmiyor. Duygu ve inanç sömürüsü yapılıyor.
Demokrasiye benzeyen idare şeklinde sosyal sınıf ve politik gruplar arasında kutuplaşma oluşturuluyor. Karşıtlıklar kazananın olmadığı bir durum yaratıyor. Hükümet karmaşayı yatıştıracak gücü bulamıyor, çünkü argüman bulunamıyor.
Suriye ve Irak gibi ülkelerde ise şu an siyaset yok, iç savaş var.
Dünya’yı bir düzene oturabilmede meydan hareketleri nasıl bir rol alacak, etkileri zamanla görülecektir. Otoriter yönetimlere, seçim hilelerine, yolsuzluğa karşı protestolar sokak ve meydanın gücünü göstermeye devam edecek.
Meydanlara çıkanların hedefi zorunlu öz savunma dışında şiddet uygulamamak. Bir şeye karşı olmakta birleşmek. Herhangi bir gruba veya partiye ait olmadıkları için büyüyebiliyorlar.
Popülizm, doktora çalışması gereken bir konudur, bu nedenle arka arkaya kitaplar yazılıyor.

İlgiyle kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                

Bu konuda okuduğum makaleler:

Hakan Gürses, https://ozguruz.org/tr
Popülizm, yeni Bonapartizm ve Meydan Hareketleri

Dr.Holger Friederich. Die Antwort auf Rechtspopulismus – Linkspopulismus. Spandauer Echo Nr.1, Febr./März 2017, S.10

Jan-Werner Müller,  Was ist Populismus ? Suhrkamp-Insel Verlag, 2016, ISBN 978-3-518-07522-7

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.