ÖTEKİ DÜŞÜNCE

ABONE OL
18:23 - 01/10/2020 18:23
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÖTEKİ DÜŞÜNCE 


Son günlerde Türk basınında en çok duyduğum kelime ateist oldu. Bu yazımda konu olarak almayı kolay sandım. Önüme kitapları yığınca ne kadar az, hatta hiç bir bilgim olmadığını fark ettim. Konuyu 50. Felsefe akşamında felsefe hocamız Dr. Ufuk Yaltıraklı’nın ele almasının daha uygun olacağına karar verdim.
İnsan, doğa ve Tanrı ilişkisinde milâttan önce yüksek kültür toplumu Mısır, Mezopotamya, Çin, Hindistan’da bilim insanları, karnı tok, tahsil yapma şansı olan bilgeler düşünce üretti. Bu düşünceler birikiminde tıp, doğa bilimlerinde ilk adımlar atıldı.

Giyimde moda görsel olduğu için değişime çok zaman olmuyor. Bilgide yenilik zaman alıyor, yazı da bir görsel araçtır.  Herhalde bu nedenle internet, yüz kitabı (facebook) Dünya’ya çabuk yayıldı.

Olan alışılmış bir düşüncenin, bilginin başka olduğunu anlatmanın zorluğu antik Yunan, Romanlılar zamanında devam etti. Aydın bir kesim öncü kanaatleriyle halka yön vermeye çalıştı. Antik çağdan sonra Avrupa’da Hristiyan dininin hâkim olması ile filozofların işi zorlaştı, yeni bulgu ve düşünceleri kilise tarafından geri itiliyor, hatta cezalandırılıyordu. Kıta böylece karanlık, savaş dolu bir ortama girdi.
Reformlar ve düşüncede ilerleme Rönesans hareketleri kıtayı aydınlığa çıkardı derken, aşırı milliyetçi düşünce hâkim olunca savaştan kurtulamadı. İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra din bilim insanları ateizmi güncelleştirdi. Toplama kamplarında Tanrı’nın soykırımda neden yardım etmediği sorusunu yönelttiler.
Avrupa’nın birleşmesi Platon’un Demokrasi ve Devlet kavramını anlaşılır hale getirdi. Tek Tanrılı üç dinden önce çok Tanrıya inanç devrinde de toplumlarda her grup kendi inancının daha iyi, ötekinin kötü olduğuna inanıyor ve savaşlar bundan türüyordu. İslam’ın başlamasıyla ateist kavramı belli bir kesim olarak Avrupa’da tekrar konuşulmaya başladı. Tek Tanrıya inananlar da inanç ve düşüncelerine karşılıklı saygı göstermediler.
Savaşmaya devam edip her üç din için de öteki kötü, kendi inancının üstün olduğuna inandılar. Savaşın arkasında ganimet, geçim kaynağı vardı, asıl çıkar amacı dinin arkasına gizleniyordu. Bugünkü savaşlarda da benzerlik var mı, diye sormak gerekir.


Her türlü olumsuzluğa rağmen, Türkiye’de düşüncede olumlu gelişmeler oluyor. Doksan yıllarından önce bana eşin gâvur mu, yabancı mı diye sorarlardı, artık sormuyorlar. Didim’de İngilizler ev alıp, yerleşiyor çocukları okula gidiyor, Türkçe öğreniyor. Sosyal çalışmalarıyla cemiyete çok fayda sağlıyorlar. Onlara çok az bir kesim artık yabancı diyor.
Berlin’de Giordano Bruno Vakfı Aziz Nesin’in ateist olduğunu söyleme, düşüncelerini açıkça korkmadan yazma cesaretini ödüllendirmişti. 
Filippo Bruno İtalya’da Dünyaya geldi (1548). Kilisede en üst görevlere getirildi. Bilime aç, manastır kitaplığı elinin altındaydı. Dünya görüşünü sorguladığı için kilise cezalandırdı. Bruno manastırdan kaçma zorundaydı. Cenevre’de üniversite tahsilini yaptı. Avrupa’nın tanınmış üniversitelerinde ders veren gezgin bir öğretici oldu. Cezalandırıldıktan sonra da sözlerini gizlemiyordu. Bilim onun ekmeği oldu, dini kiliseyi büyüteç altına aldı. Ortaçağda 120-160 yıllarında yaşayan astronom Mısırlı Ptolemäus’un uzayın sınırsız olduğunu, Dünya’nın güneşin etrafında, gezegenlerin bir daire çizgisinde döndüğü fikrini tekrar güncelleştirdi. Dinlerin karşılıklı savaş ve hatta aynı din içinde mezheplerin karşı karşıya gelmelerini eleştirdi. Aslında dini değil, kiliseyi eleştirdiği yıllar sonra anlaşılacaktı. Roma’da ders verdiği bir gün Papa’ya haber ulaştırıldı, Bruno tutuklandı, işkence gördü ve yakılarak 52 yaşında öldürüldü (1600). Kendisine alevler içinde haç işareti gösterilince düşüncelerinden pişmanlık duymadığını gösterdi. Bağırmadan, hiç ses çıkarmadan can verdi.
Hayatı gezgin olduğu halde din, doğa, tıp bilim dünyasında çok sayıda kitapları Almanca yazdı. Eserleri hâlâ tüm Avrupa ülkelerinde yükseköğrenimde kullanılıyor.
İnancı evrenin sonsuz olduğu, güçlü bir prensibin yön verdiği öğretisi kalıcı oldu.
Bruno’dan tam 33 yıl sonra Galileo Galilei (1493-1541) matematik profesörüne aynı görüşünden dolayı ölüm cezası verildi. Gezegen sisteminin bugünkü temelini güncelleştirdi Bruno’nun kaderinden korktuğu mahkemede tezini geri aldıktan sonra tam on yıl daha yaşadı. Mahkeme salonundan çıkarken, dünya yine de dönüyor sözü tarihe geçti. Bilim insanları arasında onurlu veya onursuz ölüm diye arkasında soru bıraktı.
Her ne kadar ateist sözlükte Tanrı tanımayan anlamında kullanılsa dahi inançsız anlamına gelmiyor. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde anayasada güvence altına alınmıştır. Küfür, hor görme, ayrımcılık yapan cezalandırılır. Lâik devlet idaresi yerleşmiş ülkelerde dinî inanç bireyin özel hayatı sayılır. Bireyin hür düşünmesi, inanması kanunlarla koruma altına alınmıştır.


Öteki düşünceyi kabul etme insanın sosyal, kültürel, dinsel öğrenimine bağlıdır. Kendini yetiştiren insan çevresine at gözlüğüyle bakmaz. Hoşgörü sabretmek demektir, ötekinin varlığını kabul etme, tanıma düşüncesine saygı gösterilirse insan birbirinden yeni şeyler öğrenebilir. Söyleyen bildiğini söyler, ama dinlemeyi öğrenen daha çok şey öğrenir.

“Senin gibi düşünmüyorum, ama düşünceni hür olarak söylemen için kellemi veririm, ölüme razıyım.”
                                      Voltaire (1694-1778)

Dieter Lüst, Quantenfisch kitabında önsözünde şöyle bir yorum getiriyor:
“Bilim insanları, filozoflar hiç rahat durmuyor. Kilisenin dayattığı katı kuralların dışına çıkıyor, bilimsel olarak açıklıyor. Nikolaus Kopernikus insanı dünyanın merkezinden çıkarıyor. Charles Darwin insanı hayvan kökenine itiyor. Güneş sistemi, samanyolu bambaşka anlatılıyor. Bu yetmezmiş gibi evrene paralel daha başka evrenler olduğunu iddia ediyorlar.”


Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey       
       
Emekli Öğretmen


Ateizm üzerinde çalışma yapacak üniversite öğrencileri için Almanca 4 cilt, 3280 sayfa tavsiye kitap:
Fritz Mautner, Der Atheismus (1920), Alibri Verlag,
Aschaffenburg, Neuauflage 2011
ISBN 978-3-86569-113-2

Dieter Lüst, Quantenfisch, die Stringtheorie,
Deutscher Taschenbuch Verlag, 2014 
ISBN 978-3-423-34799-0 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.