Ne İmza Kampanyası ama…!

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Son günlerin en moda konusu ” Ermenilerden Özür Diliyorum” adlı imza kampanyası… Neden yapıldığı, neye hizmet ettiği, belli olmayan ve ayrıca da zamanlaması, (tam da iki ülke Türkiye ve Ermenistan yakınlaşmanın sinyallerini veren cesur adımlar atmışken) son derece yanlış seçilmiş bir garip imza kampanyası… Türkiye`den, adına ” Aydın ” denilen bir grup başlatmış… Sonuç… Ne Türkiye`de Ermenistan`la yakınlaşmaya yakın çevrelerin, ne Ermenistan kamuoyunun ne de Ermenistan diasporasının kabullenip, alkışladığı bir durum… Yani; ne İsa`ya ne de Musa`ya yaranabilmiş bir zavallı bir girişim… Yapanlar kendilerini ” Aydın ” olarak niteliyorlar ama sonuç, onların aydın değil “Aymaz” olduklarını kanıtlıyor… Bu konuda açılmış imza kampanyası denilince aklıma, 1986`li yılların sonu ve Berlin`de bu konuda açılmış bir diğer imza kampanyası geldi…

Yıl 1986`nın sonları… ABD ve Avrupa`daki Ermeni lobileri bir başarıya imza atarak, gerek ABD Temsilciler Meclisi ve ABD Senatosunda, gerekse AB (o dönem adı henüz AET) Parlemontosu’nda, eşzamanlı, bir oylamanın sonucu, 24 Nisan`ı bir ” Soykırım ” günü olarak kabul edilecek kanun tekliflerini alt komisyonlardan geçirmişler… Bunu öğrenen ve Berlin Kablo Televizyon ağında, günlük iki saat yayın yapan, kücük bir Türk televizyonu, buna karşı bir imza kampanyası yürütmeye soyunmuş… Önce; bir Türk çatı organizasyonu ile görüşüp işbirliğini sağlamış… Sonra basılan imza formlarını Türkiye`deki haber ajanslarına göndererek Türk kamuoyunu haberdar etmiş, aynı zamanda da, izleyicilerini bu kampanyaya katılıma çağıran yayınlarına, zaman geçirmeden başlamış… Formların üzerindeki, Türkçe, Almanca, İngilizce ve Fransızca metin ise şöyle :
” Tarihi ve konuya taraf olan ülkelerin, tüm arşivlerini açarak, görevlendirecekleri tarihciler tarafından araştırılması gereken olayları, parlamento kararları ile bağlayıcı hale getirmek, halklar arasında yakınlaşmayı, dostluğu ve barışı sağlamaz, tam tersine, kin ve nefreti, düşmanlığı ve çatışmaları körükler… Onun için bu kanun teklifi girişimini protesto ediyorum…”
Gerek Türkiye`de ve gerekse Avrupa`daki Türk kamuoyundan büyük ilgi gören kampanya tam 1987 yılının başlarında, Avrupa çapında 200.000 imzayı aşmışken, işbirliği yapılan Berlin`deki Türk çatı organizasyonundan, posta ile bir yazı gelir bu yayın kuruluşuna…
” Yönetim kurulumuzun aldığı bir karar doğrultusunda kampanyadan çekildiğimizi bildirir, imza formlarındaki amblemimizin, bu yazımızdan sonra kullanılmasının yasaklandığını bildiririz…”
Yayın kurulusu buna hiç aldırmaz, politikanın değişmez kuralı “Boşalan alan doldurulur ” prensibini uygulayarak, başka bir çatı organizasyonu ile kampanyaya devam eder… Bu arada Türkiye, ABD`deki Yahudi lobisinin katkıları ile kanun teklifini Senato`da engellemeyi başarır… AB`ye ise, kendi içinde yaşayan Türklerin tepkisini bu imza kampanyasına olan katılımla (ki 1987 Şubat ortalarında 300.000 imza aşılmıştı) göstermenin ötesinde, 3 Mart tarihinde, ani ama son derece ani ve hiç beklenmeyen bir kararla, dönemin Dışişleri Bakanı Ali Bozer`i Bürüksel`e gönderir ve 1964 Ankara Antlasmaşı`ndan doğan hakları gereği ” Tam Üyelik Başvurusu ” nu yapar… Almanya`da Helmuth Kohl ve Fransa`da Jegues Chirac administrasyonu hazırlıksız yakalanmışlardır, ama anlaşmalardan doğan bu başvuru hakkını geri de çeviremezler… Ayrıca; bu başvuru ile Türkiye, köşesinden, kıyısından da olsa; artık AB`ye, devlet olarak daha yakındır… Kaldi ki; o dönemde, Sovyetler Birliği içinde olan bir ülkenin diyasporasının etkisi ile, bir Nato ülkesinin çıkarlarına zarar verilmesini göze alamazlar… Gerek o döneme kadar yapılan diplomatik girişimler, gerek ABD Senatosu`nun bu konudaki kararı ve gerekse, başta Almanya olmak üzere, diğer Avrupa ülkeleri kendi içlerinde yaşayan Türklerin bu tepkilerini gözönüne alarak, kanun teklifinin görüşülmesini zamana yayarlar, bir diğer değimi ile gündemden düşer…
Bu arada takvimler 24 Nisan`ı göstermiştir…O gün, bu küçük yayın kuruluşunun yayınları Berlin Medya Kurumu tarafından durdurulur… Gerekçe ise hayli komik… Yayın lisansı sahibi değil, yayın kuruluşun kendisi değil (Stüdyosu) şirketin Genel Müdürü durumunda olan kişinin, bütün yazışmalara rağmen adresinin bulunamaması… Bu arada; bu küçücük yayın kuruluşu bir olayı daha yaşar…Yöneticileri, kızgınlıkla haklı bir gurur arasında karışık duygular içersindedirler… Çünkü; Berlin Apostol Kilisesi, bu yayınlar ve imza kampanyası hakkında bir kitap yayınlar… Hannover-Donat Verlag`dan çıkan bu kitap bir sürü yalan ve çarptırmayı içermektedir… Ama; televizyon yöneticileri de haklı bir gururu paylaşırlar… Türkçe yayın yapan bir Türk televizyonu hakkında İLK KİTAP yazılmıştır… Aynı yayın kuruluşu 01 Temmuz 1987 günü yayına geçer ve bununla da kalmaz 07 Temmuz 1987 tarihinde Kreuzberg-Oranien Platz`da düzenlediği mitingle, aynı zamanda Berlin`in tarihine de geçer…Katılım; polisin sayılarına göre 40-45.000, onların sayımına göre yaklaşık 60.000 kişi…
O gün bu imza kampanyasına ” Katılmayanlar ” kimlerdi..? diye soracak olursanız… Bugünkü kampanyaya katılıp imza atanlara aynı görüşte olanlar, hatta onların ağabeyleri ve babalarıydı… Başlangıçta bu kampanyaya destek veren ve sonradan çekilen çatı organizasyonu hangisiydi derseniz, buna cevap veremem çünkü hala Berlin`li Türklerin sorunlarına çözüm aramakla meşgul, son derece etkili…! ve başarılı…! bir çatı organizasyonu, yıpratmak istemem… Ama; sonradan ele geçen belgelere göre çekilmelerinin nedenini soracak olursanız…Onu, sirf ibret olsun diye özellikle açıklayacağım… Senato`dan aldığı bir yazı… İmza kampanyasından çekilmedikleri takdirde ” Kira Yardımı” ni keseckleri bildiriliyor… Kira yardımının miktarı mı..? Aylık 520,-DM…
Şimdi sizlere soruyorum… Hangi imza kampanyası, daha onurlu, daha uygar, daha barışcı ve halkları birbirine yaklaştırıcı..?
Kalın sağlıcakla efendim…
  
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.