MEDYA VE ÖNYARGI

ABONE OL
18:19 - 01/10/2020 18:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MEDYA VE ÖNYARGI


Bir çok Alman televizyon kanalları Medya ve Hoşgörü, haftanın konusu olarak ele alıyor. Buna bağlı olarak sağ uç ve şiddete karşı, devlet bütçesi dahil önlemler alınması isteniyor.
Yayınlar en çok televizyon izlenen saatlerde yapıldığı için ciddi olduğuna inanıyorum.

Önyargıya karşı savaşan, var olduklarını gösterme çabasında olan halk grupları konuyu sık sık dile getiriyor.
Berlin-Brandenburg Türk Toplumu, yıllar önce bu konuya el atmıştı. Çok geç olmasına rağmen Alman medya ve basını yaptığı hatayı anlamaya başladı.

Türk Toplumu çok daha ileri giderek hoşgörü katlanmak, sabretmektir. Çocuklar, gençler Türk adıyla çoğunluk toplumun içinde yer, görev, sorumluluk ve hakkını alabilmeli, yani katılım dedi. Bir vatandaşa görünüşü, dini, adet ve gelenekleri başka, değişik olsa da iş, sanatçıları bir çekmeceye sokmadan rol, görev verilmelidir.
Yazılarımda defalarca dernek ve kuruluşlara, okul psikologlarıyla etkinlik yapmalarını öneriyorum. Yuvada, okulda hor görülen, küçük düşürülen çocuklara nasıl yardım edileceği ailelere anlatılmalı. Örnek davranışlar gösterilmeli.

Bavyera televizyonunda bir akademisyen, böyle bir yayında üç yaşında ilk ayrımcılığa çocuk yuvasında şahit olduğunu anlattı. O, koyu tenli ben onun yanına masada oturmam, diyen çocuktan ne oldu, bilmiyorum. Ama ailesi Afrika’dan gelen bu çocuk sınıfın en iyisi, başarılı olmak zorunda olduğunu kavrıyor ve başarıyor. Almanca bölümünü bitiriyor, bugün yurtdışında Goethe Enstitüsü’nde Almanca dersi veriyor. Bu örnekte doçent, ailenin desteğinin önemine vurgu yaptı.
Göçmen çocuklarını en çok rahatsız eden soru, nereden geliyorsun?  Bu çocuklar gelmedi, getirildi veya Almanya’da doğdu. Bu soruya en güzel cevabı ikinci neslin Almanca yazdığı kitaplarda buluyorum (*). Soru uzadıkça, yani kökünüzü soruyorum, deyince cevap ben ağaç değilim ki oluyor.
Berlin’li grupla Yunanistan’a giden bir Türk gence zorla mı evlendin, kaç eşin var, diye sorulunca, cevabı çok şaşırtıcı. Evet, dört eşim var, yalnız birisi Berlin’de yaşıyor. Grupta Berlin’li, onu tanıyanlar kahkahalar atınca, kadın aptalca bir önyargısı olduğunu kavrıyor.

Sevgili okurlarım, yazarken güncelliğini hiç kaybetmeyen konuları seçmeye çalışıyorum. Bu konuyu yazdığım Atomu Parçalamak makalemi arşivden okursanız çok sevinirim. Böylece bazı bilgileri tekrarlamamış olurum.
Her insanın kalıplaşmış önyargısı vardır. Bazı önyargılar insanı koruyabilir.

Bir köpek tarafından ısırılan bir çocuk bütün köpeklerden korkar. Sorun burada, bütün köpeklerin ısırmayacağını öğretme hemen hemen imkânsız oluyor, şayet zamanında terapi yapılmazsa.

İnsanları çekmecelere ayırınca, hapsinden çıkıp topluma karışmak zordur. İyi tahsil yapmış, meslek sahibi ikinci nesil Almanya’yı terkermeden mücadele eden gençlere teşekkür borçluyuz. Zira kalan çocukların iyi örneklere ihtiyacı var. Tamamıyla gidenleri kaybeden Almanya durumu anladı galiba. Üstün zekâlı müslüman gençler aranıyor, kendilerine İbni Sina bursu verilecek. Basından dikkatle takip edecek kuruluşlar, dernekler, öncü düşünen basın mensupları var.

İki Almanya’nın birleşmesiyle doruğa ulaşan, Türkiye ve Türk düşmanlığı geniş çapta, 2000 yılından sonra bulaşıcı hastalık gibi bütün Avrupa’ya yayıldı. Önyargı saman yangını gibi çabuk dağılır, yangını söndürmek çok zordur. Daha ileri gidince sadece Türk oldukları için öldürülenler dahi oldu. Bu nedenle sorun herkesin, bütün Avrupa’nın sorunudur.

Türk adı olduğu için iyi bir tahsil yaptığı, Almanya’nın tam da arayıp yurtdışından getirmek istediği meslek sahibi oldukları halde, bilhassa sanatçılar Türkiye ile Avrupa arasında gelip gidiyor. Türkiye bu birikimin farkına varıp, böyle çok iyi yetişmiş, çok dil bilen gençlerden faydalanmalı. Buna bağlı olarak Avrupa ülkeleri gençlere vatandaşlık verme konusunda zorluk çıkarmamalı.

Yüz kitabında okuduğum resimle gösterilen bir örnek ayrımcılığa karşı yapılacak davranışı seçmeye yardımcı olabilir.

Londra’dan hareket eden bir uçakta İngiliz bir kadın, koyu tenli bir yolcunun yanında oturmak istemediğini, söyler. Hostes pekiyi diyerek Bey’i lüks bölüme götürürken bütün yolcuların duyacağı kadar sesli olarak, Sizi böyle basit bir insanın yanına oturtmak haksızlık olur, der.

Önyargılarınızı yenmeye çalışın, hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                                              

(*) Önyargılara karşı verilecek en güzel cevaplar ikinci nesil genç yazarların yazdığı bu kitapta:
Hilal Sezgin, Deutschland erfindet sich neu – Manifest der Vielen,
Blumenbar Verlag Berlin
ISBN: 978-3-936738-74-2
                       

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.