LÜTFEN MİT’E DOKUNMAYIN

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son günlerde MİT-PKK görüşmesi nedeniyle ortalık ayağa kaldırılıyor. Bir ülkenin güvenliği için terör örgütleriyle bile görüşmeler yapmak istihbaratın gereğidir ve resmi olarak üretilemeyen çözümler, bu tür yollarla istihbarat servisleri bünyesinde yürütülür. Nasıl İngiliz MI-5 ve MI-6 unsurları IRA askeri kanadıyla görüşmeler yaptıysa, İspanyol istihbarat servisleri ETA’yla dirsek temasında bulundularsa, MİT de üstüne düşeni yapmıştır, yapmak zorundadır. Bizi rahatsız etse de görüşmelerde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın “Sayın Öcalan” ve yardımcısı Afet Güneş’in “önderlik” ifadeleri kullanması, ekibimizin, PKK ekibini etkilemesi açısından önemlidir. Bir insanımızın bile burnunun kanamasını engelleyecekse, bu tür görüşmeler sürmelidir ve sürecektir. Bunu sanırım en iyi bu çirkin savaşta evladını kaybeden şehit anne ve babaları anlayacaktır. Bu güne kadar teröre binlerce şehit verdik, eğer bu sayı daha da artmamışsa unutmayalım ki bunu MİT’in çalışmalarında borçluyuz. Ön istihbarat sayesinde birçok eylem önceden engellenebilmiştir. Görüşme kayıtlarının sızdırılması, PKK ile mücadelede yeni ve başarılı olması beklenen yola giren MİT’e karşı bir operasyondur. Diğer bazı gizli teşkilatlar, MİT’in PKK’ya karşı demokratik mücadeleye destek verici tavır almasından rahatsızlık duymuş ve müsteşarın kellesini istemektedir.

İstihbaratçılık tarihi insanlık tarihine yakındır. Peygamber efendimiz bile kutsal mücadelesinden istihbarata çok önem vermiştir. Amcası Abbas Abdulmuttalib, en güvendiği sahabelerden Buseybese, Hadred Eslemi ve Mersed Ganevi bu kutsal savaşın en bilinen isithbaratçılarıdandı ve ilk Müslüman şehit istihbaratçı ise Hubeyb Adiy Ensari oldu. Atatürk de kurtuluş savaşında istihbarat sayesinde başarılı olmuştur. Bugünkü MİT’in kökeni sayılan ve 1913’de yaptığı eylemlerle ortaya çıkan Teşkilat-ı Mahsusa’nın adına resmi belgelerde ilk kez 5 Ağustos 1914’de rastlanır. Yazının burasında, o zamanlar Teşkilat-ı Mahsusa oluşumunun başındaki ve kabri Söke-Kuşadası(Aydın) yolu Yaylaköy Caferli Granta Mezarlığı’nda olan Çerkez Kuşçubaşı Eşref’i (Sencer)’i de rahmetle anmadan geçmeden olmaz…

MİT, bugün Ergenekon davalarından etkilenlerin hedef tahtası haline getirilmiştir. Orduya dokunuldu, şimdi biz de MİT’e dokunuruz yaklaşımı oluştu. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, Ankaragücü’nün kullandığı 500 milyon TL değerindeki Saray Spor Tesisleri’nin MİT Müsteşarlığı’na devredilmesi konusundaki aldığı karara tepki gösterilemsini de anlayamıyorum. Burada kurulacak “Milli İstihbarat Akademisi” nde ülkemiz güvenliği için çok önemli olan uzman kadro eğitilecektir. MİT, ülkemizin gözü kulağıdır. Göremeyen, duyamayan bir insan için yaşam ne kadar zorsa, istihbaratsız devletlerin ayakta kalması da o kadar zordur.

Ankara’da bir büroda oturup sallabaşını al maaşını bir yaşam yerine, kelle koltukta Urimçi’de, Kandil’de veya Tripolis’te devlet için görev yapan teşkilat mensuplarına haksızlık yapmayalım. Bugün rahat evimizde oturuyorsak, belki mezarı bile olmayan, adını sanını kimsenin bilmemesi gereken bu kahramanlarımıza borçluyuz, unutmayalım…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.