KÜLTÜREL DEĞİŞİMDE ŞİİRSEL ANLAYIŞ…

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kültür ve sanatı yazmanın zorluğunu bilirim, yaşadığımız ülkede kültürel değişimden uzakta bir toplum olmanın da sıkıntılarını iyi bilirim. Ama toplumu bu tıkanmanın ortasında bırakanlara hala soru soramamakta acı değil mi? Acaba yıllardır temsil ettiklerini sandıkları Türk toplumunu, eğitimden, sanattan, kültürel değişim anlayışından uzakta bıraktıklarının farkındalar mı dersiniz? Hala gazete ve kitap okuma alışkanlığımız yok. Sayıları yaşayan insan sayısından bile fazla neredeyse, yüzlerce adı ve amacı bile belli olmayan derneklerimiz var, temsil ettikleri toplum adına yaptıklarını merak etmemek mümkün mü. Türk toplumu burada Almanya’da tıkanıp kaldığı kültürel çarktan kurtulamadığı sürece, çağdaş değişimselliğe ulaşması mümkün değil.

Evet, beyler efendiler, kendilerini her zaman Türk toplumunu temsil ettikleri sorumlulukta görenler,50 yıldır buradasınız ve hala temsil yetkinizin olduğunu sandığınız bunca zaman içinde. Türk toplumunun çağdaş değişim anlayışındaki geldiği noktayı açıklayabilir misiniz? Kaybetmeyi düşünmediğiniz imtiyazlı kimlik arayışınızdaki kalıcılıkta sizin bir endişeniz yok, ama bu toplumun daha çok değişimselliğe ihtiyacı var. Her ay yaptığınız adı kültür akşamları olan etkinliklerin, toplumsal yansımalarını görememek düşündürücü bana göre. Burada yaşayan toplum olarak, sadece iş alanında akıllı olmak değil önemli olan. Evrensel değerlerimizi düşünerek yaşadığımız ülkede kalıcı olabilmek adına çok önemli olan eğitimselliği çağdaşlığı aydınlığı sanatı kültürü içimizde görmenin çok daha önemli olduğunu ifade etmek isterim. Atatürk’ün ”Benim sizlere bıraktığım en önemli mirasım AKIL ve BİLİMDİR” sözlerinin anlamını verememekse düşündürücü. Türk toplumu ehli olmayanların, beceriksiz deneyimsiz bilgi birikimi yetersiz kişilerce, bu güne kadar temsil edilmiş olmasının sıkıntılarını hala çekiyor bu ülkede. Gelecekteki Almanya’da, şimdi saklanan gösterilmeyen, ama inandırıcı olmayan sanal söylemlerden farklı olan çok daha ciddi sorunlarla karşılaştığında, acaba kim çıkıp da kahramanlık gösterisinde bulunacak merak ediyorum.
Ödül aldığı sırada, alınan bir kararı doğru bulmayarak Hamburg Kültür Bakanını yuhalayan ve daha sonra da ”İyi ki yuhaladım”diyen fatih Akın, şimdi yaptığının hala doğruluğunu savunuyorsa, burada yapılacak söylenecek başka bir söz kalmıyor demektir. Sen alınan bir kararı doğru bulmayabilirsin, eleştirmek senin doğal hakkındır, ancak ödüllü bir sanat adamı olarak çıkıp daha sağduyulu olman gerekirken,”İyi ki yuhaladım”diyebiliyorsan, hala kültürel eğitimsel değerlere ulaşamayan Türk toplumuna, sen başka kalıtımsallığı düşünmesi için cesaret veriyorsun demektir. Bu ülkede sen başarılı çalışmalar yaptın, bu ülke sana sahip çıktı, bu ülkede para kazandın saygı gördün, bu ülke sana ödül verdi fatih Akın. Kararı beğenmezsin tepki gösterirsin eleştirirsin ama bu şekilde değil. Kültürel değerlerimizi anlayışımızı bu biçimde yansıtmaya çalışırsak, gelecekteki Almanya’da bizi daha da zor günlerin bekleyeceğini unutmamalıyız.
HAMBURG’TA ŞİİRN ADI ÖZER MERAL;
Bunca kültürel çağrışımların yaşandığı bir Almanya’da, yaşanan karamsar tablonun yanında edebiyata gönül vermiş bir değerli ozandan şairden kültür adamından da bahsetmek isterim. Şiirin bunca yorgun yüreğiyle bu günlere kadar yükünü çekmiş bir edebiyat sevdalısı Özer Meral. Onu anlatmak yazmak resmini çizmek mümkün mü? Onun düne kadar tüm dostları öldüğünü sanıyordu, hatta onun yaşadığını okuduklarında inanmamışlardı bile, ama yaşayan bir ozanın şairin, şiirle yaşadığını var olduğunu, şiirden yaşama gücünü aldığını gördüklerinde, bunca yıl nasıl hayatta kaldığını görmenin saygınlığında, sevinçlerini gösterirken bile gözlerinin içinin buğulandığını görmek, ona olan sevginin saygının bir ifadesiydi bana göre. O şiirin bir Mozart’ıydı, şiirlerin babasıydı Hamburglu şair Özer Meral’di adı. Dünyaca ünlü Ozan edebiyat sanat şiir dergisinin verdiği onur ödülü, Kapadokya derneğinin layık gördüğü altın madalya şiir ödülü. Paye dergisinin verdiği onursal Basın ödülü, Sarı koza dergisinin verdiği onursal şiir adamı ödülü yanında, Sarı Basın kartı ve yazarlık göreviyle ödüllendirilmesi. İşte Almanya’da yaşanan bunca kültürel tıkanmanın yanında, sımsıcak insanın içini ısıtan duygularda buluşmasının yansımaları dediğimiz, adı bir şiir olan, güzelliği sırtında yaşatan taşıyan dev bir adam, onun adı Özer Meral. Şiirin evliya çelebisi, Can yücel, Arif Nihat Asya, Nazım Hikmet, Yavuz Bülent Bakiler, Ahmet Haşim, Ahmet Yesevi, Karacaoğlan, Âşık Veysel, Fuzuli, Cemal Süreyya, Özdemir Esef, Baki, Nebi ve daha niceleri gibi, artık bu dünyada şimdiden bir iz bırakan değerler arasında yaşamaktadır. Onun şiirlerindeki işlediği sevgi temasında 870-950 yıllarında yaşamış Farabi ve 17’nci yüz yıl şairlerinden Ahmet Çelebi ve bir filozof olan (çadırcı şair)Ömer Hayyam’ı görebiliyoruz. İşte böylesine bir usta değer Ozan Özer Meral, ama ne yazık ki biz hala onun değerini bu güne kadar anlayamadık ve onu bir anda öldürüp toprağa diri diri gömdük bununda farkında olmadık. Şimdilerde o içindeki bu büyük edebiyat aşkıyla şiire gönül vermiş sevgi insanlarını bir araya toplayarak, asıl unutulmazlar arasında yerini alıyor zaten. Her ay yapacağı (Hamburg şiir severler derneğini )hayata geçirerek, içindeki bu sönmez şiir aşkını sevdasını tüm insanlarla paylaşmak istiyor. Onu seven tüm dostları bilim adamı dostları hala yaşadığına inanamıyorlar ve onun adına doğum günü ve yaşamasının verdiği sevinçle geceler düzenliyorlar, bir şaire ozana duyulan sevgi değer bu olmalı derim. Ama biz Almanya’da yanı başımızda duran bu kıymetli ustayı, içimizdeki hain kurdun verdiği kıskançlık duygusuyla bir anda öldürüyoruz. Ve bilmiyoruz böylesine değerlerin az yetiştiğini ve kaybolup giden unuttuğumuz sevgileri yaşatan bu değerli insanı yaşamasını bile beceremiyoruz. Yukarda saydığım unutulmayan şairler gibi, bu gün Özer Meral de tarihte yerini çoktan aldı bana göre. O şimdi yeniden geldiği dünyada, gördüğü çirkinliklerin sevgisizliklerin namertliklerin hainliklerin düşmanlıkların yerine, şiirleriyle sevgiyi aşılamaya çalışan dev bir şair, bu gün içimizdeki kıskançlıklardan sevgiyi paylaşamıyoruz belki, ama yarın Özer Meral tarihin sayfalarında yerini aldığı zaman, onun bıraktığı sevgiyi yaşama tutkusunu anlayabilecek miyiz acaba? Bizim içimiz körelmiş bir kere hainliklerden namertliklerden kıskançlılardan, sevgi bizim neyimize, aşk bizim neyimize, ama bir Özer Meral, bu gün Almanya’da tarih olmaya başladıysa, bir gün gelecek onun bize miras olarak bıraktığı güzelliğin adı ”Sevgi çiçeklerini soldurmamayı”unutmayacağız bunu biliyorum. Eğer ki içimizdeki bu kıskançlıkları atarsak, işte Özer Merali o zaman anlayabiliriz. Onun her geçen zaman içinde kaybolmaya yüz tutmuş kültürel değerlerimiz adına yaptıklarını görmemezlikten gelmek, ona ve edebiyatımıza şiire verdiğimiz saygısızlıktır. Dünyanın en saygın dergileri ve ajansları ondan milenyum şairi, dünyaca ünlü değerli bir ozan diye yazdıysa, biz hala onu anlayamadıysak, bunu kendimize sormalıyız. İşte Almanya’da Türk toplumunun yaşayamadığı bir değerin anatomisi. Bu gün Özer Meral tarih olduysa ve yarında tarihin unutulmazları arasında, nice değerli şairlerle bir arada yaşamaya başladığında biz onu belki de hüzünlenerek, belki de yaptığımız kıskançlığın verdiği acıyla, içimizden akan gözyaşlarının damla damla kan olarak içimizdeki toplanışını duymayacağız bile. Çünkü o sırada biz başka bir acının verdiği gözyaşını yaşamayı bile beceremeyeceğiz. Ama ben o değerli insanı çok yakından tanıyan şanslı biri olarak, ağlarken belki de gözyaşlarıma hakim olamayacağım. Almanya’da Şiirin adının, sevginin adının, dürüstlüğün adının, dostluğun adının, sadece Özer Meral olduğunu unutmayacağım. O öldü sanıldığı dünyada bu günleri düşündü bunu biliyorum, ama yarın yine oraya giderken, çok daha anlamlı, çok daha unutulmaz olarak gidecek. Çünkü o artık bir tarih, edebiyatımızın şiirin bir ustası Mozart’ı evliya çelebisi, Ömer Hayyam’ı, Farabi’si. İşte Özer Meral usta, onu anlatmaya zaman bile yetmez artık, o kendini bile çoktan aştı ve artık Özer Meral yaşıyor ve hep yaşayacak, ona kimse artık yaşıyor mu diyemeyecek.
Almanya’da eğitim ve kültürden söz ederken, Özer Meral ustayı anlatmak istedim, umarım kültürel eksikliğimizde bize biraz olsun farklı umdeler getirir bu yazımız.
BU VESİLEYLE TÜM OKURLARIMIN MÜBAREK KURBAN BAYRANINI İÇTEN DUYGULARIMLA KUTLUYORUM.
SEVGİYLE KALINIZ.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.