KÖY KÜTÜPHANELERİ

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Kitap okumasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.

Mustafa Kemal Atatürk
Çeşitli gazetelerde birçok köşe yazarları türk toplumunun az okuduğundan şikâyet eder. Biz okumayan, okuma özürlü olan bir toplumuz, diye başlarlar. İnandırmak için dünyada yapılan anketlerden örnek verirler.
Kendisini, beni ve tüm okurları bu neticenin içine katarlar. Okumadan nasıl köşe yazısı yazılır, o halde neden genelliyorsunuz, bütün yazarlar adına biz diyerek okumayanlara katma hakkını size kim veriyor, diye soruyorum. Hemen bu sorunun arkasından Siz ne yapıyorsunuz, diye sorularıma devam ediyorum. Örneğin bir çocuğa kitap hediye ettiniz mi, yazmaya başlamadan önce?
Batı-Avrupa’da en çabuk türeyen Türkiye uzmanları, bu tip negatif sözleri alıp türklere karşı kullanıyorlar.
Anketleri kimler, ne amaçla yapıyor? Türklere hep anket uygulanıyor mu, yoksa onlar da uygulayan komisyonlarda görev alıyorlar mı?
Sorularıma cevap ararken, bir çocuğa bir kitap değil, bütün çocuklara sayısız kitap hediye eden Didim-Akköy’de Güven Pamukçu’dan başka etrafını, köyleri aydınlatan ve kitapla donatan İzmir-Konak’ta yaşıyan Mesut Tim diye birinden www.ha-ber.com yayın yönetmenim Sefa Doğanay aracılığı ile haber alıyorum.
Yazımın içeriğini genişletmeye geçmeden önce bütün okurlarımı daha baştan bağışa çağırıyorum. Berlin Atatürkçü Düşünce Derneği 2009 yılını büyük başarılara imza atarak bitirdi. Bu derneğin Almanya’da hatta tüm Batı-Avrupa’da ön ayak olup, kitap toplayacağına veya para yardımı yapacağına inanıyorum.
Birlikten kuvvet doğar, diyerek Mesut Tim ve kitapsever dostları 12 Eylül 2006’da Köy Çocukları Kütüphaneleri Oluşturma, Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği’ni kuruyorlar.
Amaçları önce İzmir köylerine Atatürk Çocukları Kütüphaneleri adı altında Köy Kütüphaneleri kurmak idi.
Fakat projeleri çok ilgi gördüğünden dolayı, Türkiye’yi Atatürk Çocukları Kütüphanesi ile donatacağız, diyerek amaçlarının sınırını kitap ağlarla öreceğiz Anadolu’yu dört baştan, sloganıyla genişletiyorlar.
Bilhassa Türkiye’de beş altı ay kalan sağlıklı ve emekli okurlarım, belki size en yakın kütüphanede yardımcı olabilirsiniz, diyerek şimdiye kadar kurdukları kitaplıkları sıralıyorum:
Afyon, Emirdağ-Ekizce köyü (2009)
Hakkari, Bağışlı köyü (2009)
İzmir, Bayındır-Çırpı beldesi (2009)
İzmir, Bayındır-Sarıyurt köyü (2007)
İzmir, Çiğli-Kaklıç köyü (2009)
İzmir, Karabağlar-Kavacık köyü (2009)
İzmir, Kiraz-Suludere köyü (2008)
İzmir, Ödemiş-Hamam köyü (2009)
İzmir, Urla-Uzunkuyu köyü (2006)
Rize, Fındıklı-Çağlayan köyü (2007)
Şimdiden 2010 yılında açılacak beş kütüphanenin yeri ve tarihleri belirlenmiş.
Köy KütüphaneleriDemek ki halk bir işaret bekliyormuş. Her yeni başlayan okul idaresi değiştirmesin diye, köyün kamuya ait başka binalarında kuruluyor.
Ki yediden yetmişe bütün köy halkı faydalansın, yalnız öğrenciler değil.
Elbette kitap bağışı yapmak çok güzel , ama kitapları kalıcı bir düzene koymak daha zor, ama daha güzel. Bu ancak Mart ayında kutlanan Kütüphaneler Haftası’nı beklemeden yılın 52 haftasını kütüphaneler haftası yaparak mümkündür.
Türkiye tarihi öyle çok zengin ki, yeni fikirler icad etmeye gerek bile yok, örnek almasını bilirsek. Cumhuriyet’in ilk yıllarında somut adımlar atılmış. Savaştan fakir düşmüş, o günlerin olanaksızlığı ile (1936-1940) kırkbin köye okuma odaları açılmış.
Oğlu Can Yücel’in dediği gibi zamanın en güzel gözlü Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç Köy Enstitüleri ve Halkevleri açmışlar.
Soran, düşünen, sorgulayan ve kişiliği geliştirilmiş üyelerden oluşan bir toplum yaratılmış. Kendisinden akıllı ve bilinçli vatandaşları idare edebilecek yöneticiler, politikacılar yetiştirilmiş.
Köy mülkiyetindeki binalarda kurulan bu kütüphanelerde Türk ve Dünya klasik yazarlardan roman, öykü ve şiir kitapları var. Elbette çocuk kitapları, TÜBİTAK yayınları, dilbilim ve felsefe kitapları noksan değil. Çeşitli Ansiklopediler ve sınavlara hazırlık kitapları kütüphaneleri donatmaktadır.
Didim-Akköy kütüphanesinde almanca, fransızca ve ingilizce kitapları var, turistler de kitaplardan faydalanıyorlar.
Derneğin ve başkan Mesut Tim’in internet sitelerini okurken henüz görmediğim bu insanı takdir ettim ve onu sıcacık kucakladım, dostum oldu. Tüm yönetim kurulu kitapseverleri övmek yeterli değil. Çağrılarına kulak verip, desteklemek tek çıkar yoldur.
Beyni ve kalbiyle hareket eden, kendisiyle yüzleşebilen insanlar yeniden çağımıza onurunu kazandıracak.
Mesut Tim 7 Aralık 1960, Perşembe günü Çimentepe’de sonsuz bir karanlığın içinden doğdu. Işığı gördü, korktu ve ağladı. Zamanla Mevlâna gibi ışıkta yaşamayı öğrendi. Bu sefer karanlığı görünce korktu. Aydınlanmak için güneşi yetersiz buldu. Babası Ansiklopedi almadığı için teyzesinin bahçesinde, evet sözü alana kadar saklandı.
Onun çocukluğunda 30 kuruşa kitap alınıyordu. Eski kâğitları toplayıp satarak, o parayla kitap almayı öğrendi.
Her çocuk gibi başıyla değil, o ayaklarıyla doğmak stedi. Hayli zor bir doğumla dünyaya gözünü açmakla, mücadele etmeyi öğrendi. Hayatta mücadele etmeden hiç birşey elde edilemiyeceğini tespit etti.
Mesut Tim ne yapmak istediğini şu hikâye ile anlatıyor:
“Yaz günlerinin birinde ormanda yangın çıkar. Orman sakinlerinin hepsi kaçmaya başlarlar. Aslanlar,kaplanlar, domuzlar, keçiler, geyikler, filler …
Bütün hayvanlar kaçmaktadır korkuyla ve hızla. Ormandan kaçan “Ormanlar Kralı Aslan” birden karşısında ağzında bir damlacık su bulunan karınca ile karşılaşır. – Karınca kardeş nereye gidiyorsun? Orman yanıyor, herkes kaçıyor, sen ise ormana gidiyorsun, ağzında bir damla suyla …
 
Yangını mı söndüreceksin? Der alaycı bir tavırla…
Karınca kendinden emin yanıtlar:
– Benim götürdüğüm bu suyla yangın sönmeyebilir, ama ben üzerime düşen görevi yerine getireyim.”
Cesur karınca Mesut Tim’i, ikinci başkan Pınar Aslan, sekreter Gülcan İçin, sayman Veysel Kotan, üye Veli Başak ve nice karıncalar takip etmiş.
Akköy kütüphanesi kurucusu Güven Pamukçu ile tanışmalarını tavsiye ediyorum. Zira bu derneğin yapmak istediklerini onlar on senedir yapıyorlar. Kütüphane kapısını köy halkına açarak, sergiler açmak, okuma ve şiir buluşmaları düzenlemek ve dergiler çıkarmak. Yazarlarla okurları bu kütüphanelerde buluşturmak.
Kitapsever, insan da sever, sevgili okurlarım Mesut Tim’in şu şiiri ile içiniz ısınsın, kalpgözünüz aydınlansın:
BEREKET TOHUMLARI
Hani yağmur yağar derler ya bazen
onlar yağmur değil,BEREKET TOHUMLARI
vücuduma değer her yağmur tanesi
kollarımı ağacın dalları gibi gökyüzüne doğru uzatır
bacaklarımı da kökleri gibi…
ve ben bunlarla kucaklarım bütün insanları bir bir
sevgiyle, şefkatle, hoşgörüyle ve kardeşçe
hani bu kucaklaşma neticesi “cereyan geçti” deriz ya
o misal
bütün insanlar kardeş olur ve tek dili konuşmaya başlar
işte bunları yapan o yağmur taneleri
yani BEREKET TOHUMLARI
sevmemek elde değil …
Konuşan bir toplum olmaktan korkmamalıyız. Yeter ki okuduklarımızı
konuşalım, birbirimize bilgilerimizi bu güzelim dil ile iletelim.
Musut Tim’in dediği gibi”: Bilgi ve düşünce evrenseldir. Paylaştıkça çoğalır.”
Hoşça kalın, ama asla kitapsız kalmayın.
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
İletişim bilgileri:
www.ataturkcocuklarikutuphanesi.org
Mesut Tim
0090 555 585 64 42 veya 0090 232 484 72 72
Kitap göndermek isteyenler için dernek adresi:
863 Sokak No: 53 /127
35250 Kemeraltı-İZMİR
Ramazan’da, Kurban Bayramı’nda ve her zaman kitap bağışı kutsaldır diyorsanız, Karınca Ordusu’nun banka hesap numarası:
Türkiye İş Bankası
35230 Konak-İZMİR Şubesi
Hesap No: 078004681

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.