KÖTÜNÜN İYİSİ…

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bilindiği üzere, insan bir seçenekle karşı, karşıya kaldığında bazen en idealini bulmaz ve kötülerin arasından en iyisini, ya da iyice olanını seçmek zorunda kalır… Sosyal Demokrat Parti SPD’nin seçim programının açıklanmasından sonra anlaşıldı ki, blok partilerinden (CDU/CSU + SPD) göçmenlere yönelik, elle tutulur, gözle görülür bir vaat yok…

Geriye kalan partilere söyle bir göz atacak olursak, Birlik 90/Yeşiller- FDP-SP(Sol Parti) içersinde, SP`nin göçmenlere yaklaşımı daha bir samimi gibi… Birlik 90/Yeşillerin göçmen veya daha açıkçası, Türk kökenli milletvekili adayları ya yok veya seçilemeyecek sırada bulunuyorlar… Ayrıca; bu partinin Türkiye ve Türkiye`nin AB üyeliği konularında da tutarsız, zik zaklar çizen ve gerçeklerle pek de bağdaşmayan politikaları olduğunu da unutmayalım… Partinin Eş Başkanı Cem Özdemir`in ise geçmişte Türkiye hakkında düşündükleri, kamuoyu önünde söyledikleri ile kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların neler olduğunu belki herkes bilmiyor ama bilen de biliyor… Yani kısacası; Joschka Fischer + Özcan Mutlu dönemi çoktan bitti… Geçiniz…
FDP; her ne kadar göçmen kökenlilere diğerlerinden daha açık gibi gözüküyorsa da, Türk kökenliler bakımından pek de tatmin edici değil… Türkiye politikaları ve Türkiye`nin AB üyeliği konusundaki tavırları belli… Ancak; her iki tarafın da şimdiden deklare ettikleri gibi, seçimlerden sonra CDU/CSU ile koalisyona girerse, küçük ortak olarak bugünkü tavrını koruyabilmesi, koalisyonun genel programını, bu konuda etkileyebilmesi mümkün değil… Kaldı ki; koalisyon pazarlıkları sırasında en kolay geri adım atabileceği nokta da, bu konu…
Sol Parti`nin son zamanlarda göçmen ve Türk kökenlilere yaklaşımı gerçekten samimi gibi… Özellikle Hakkı Keskin`in Federal Parlamento`da bulunması ile bu partinin göçmenlere yaklaşımı daha bir samimi konuma geldi sanki… Berlin`deki koalisyon ortaklıkları döneminde, hiç değilse göçmen kökenlilerin yaşamlarını daha da zorlaştıracak, yasam alanlarını daraltacak adımlar atmaya yeltenmediler… Hoş; bu partinin Türkiye politikaları da öyle pek fazla gerçekçi ve uygulanabilir gibi olmasa bile, hiç olmazsa AB konusunda şimdilik esnekler… Tabii; bu esnekliğin arkasındaki orta ve uzun vadeli beklentilerinin neler olabileceğini tahmin etmek pek güç olmasa bile, o bahsi edilen vadelere kadar köprülerin altından o kadar çok su akabilir, Türkiye ve Irak`ın kuzeyindeki konjüktür o kadar çok değişime uğrayabilir ki, eskilerin değimi ile “O vakte kadar kim öle, kim kala “
Blok partilere gelince… CDU/CSU`nun göçmenler ve Türk kökenlilere bakış açıları, iktidar dönemindeki uygulamaları, kısıtlamaları, koalisyondaki ortakları SPD`nin frenine rağmen ortada… Hele Türkiye ve Türkiye`nin AB üyeliği konusunda, seçmenine selam vermek adına, o denli popülist yaklaşımlar ortaya koyuyor ki, aklı başında iki soru sorulduğunda, savundukları tezleri kendileri bile açıklayamaz hale geliyorlar… Zaten Sarkozy Fransa`sının dümen suyuna girdiklerinden bu yana hata üstüne hata yapıyorlar, daha doğrusu AB ve güvenlik politikaları konusunda yapılan hatalara ortak oluyorlar… Özellikle; Bükreş`teki NATO toplantısında Ukrayna ve Gürcistan`ın üyeliklerine, Rus gazı korkusu ile ve yine Fransa`nın dümen suyuna girerek karşı çıkmalarının faturası, birkaç ay sonra Gürcistan`da ortaya çıktı… Gürcistan atlatıldı derken, Ukrayna ile Rusya arasında patlak veren gaz krizi, Bükreş`de yapılan hatanın boyutlarını daha da genişletti… Gerek komşuları olan Çek Cumhuriyeti ve Polonya`da ve gerekse yüz yıllarca eski etki alanları olan Baltık ülkelerinin kamuoylarına bir göz atıldığında, gerek Fransa`nın ve Almanya`nın, gerekse bu ikilinin, diğerlerine dikte ettirerek uyguladıkları AB politikalarının ne denli kabul gördüğü anlaşılacaktır… Türkiye`den geçecek olan Nabucco adlı boru hattı projesini neden oyaladıkları ise son Türkiye-Azerbaycan krizinde kamuoyuna yansıdı… Amaç; Azeri gazını Rusya üzerinden Avrupa`ya taşıyacak projeye ortak olmak… İç, dış ve AB politikaları açısından durum bu… Gerisi, yani tercih size kalmış…
İşte; seçime giderken Federal Almanya`da ki siyasi partiler açısından önümüzde duran tablo bu… Yazının başlığına dönecek olursak…” Kötünün İyisi ” kim? Şahsen hiç bir organik bağım ve aşırı sempatim olmamasına rağmen, görünen o ki SPD kötünün iyisi… Neden SPD konusunu, bağlantılar ve olası koalisyon kompozisyonları ile birlikte ele almak gerekecek… İzin verirseniz ona da gelecek yazıda değinelim zira yer bitti…
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.