Konserler Dizisi

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Müziğin birbirinden farklı iki kültür içinde, birbirinden bağımsız olarak gelişmesini, buna rağmen birbirini nasıl etkilediğini Konserler Dizisi’nde gördük.

24 Ekim 2007 tarihinde Philharmonie muhteşem salonunda yapılan ilk  konserin açılışını dünyaca tanınmış piyano sanatçımız Fazıl Say’ın Mozart’ın “Türk Marşı” ile açması oldukça anlamlıydı.
Osmanlı ordularının Avrupa’da ilerlemesi bir yandan korku uyandırırken, diğer yandan doğunun masalsı müziği Batı’yı büyüler.
Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası Hayden’in “Askeri Senfonisi” buna bir örnektir. Bazı müzisyenlerin oryantal ritim ve enstrümanları yapıtlarına kattıklarını birçokları bilmez.
Macaristan’da Eğri şehrinde dinlediğim yeniçeri müziğini Türkiye’de
bile dinlemedim. Berlin Alman Senfoni Orkestrası eşliğinde yaşadığımız müzik ziyafeti çok şahaneydi. Türk Müsikisi Konservatuarı’na sıra gelince bazı dinleyiciler yerinde duramıyordu, öyle ya törensel müzik neşeli olur.
Ankara Bilkent Orkestrası şefi İbrahim Yazıcı dans eder gibi orkestrayı idare ederken müziğe dikkatimi vermekte zorlandım, vucut dili çok zarifti.
13 Ocak 2008 tarihindeki ikinci masalsı konser çok güzeldi. İlkönce Berlin Radyo Senfoni Orkestrası şef Michael Sanderling idaresinde Hayvanlar Karneval’ı geçidi vardı. İki dilde anlatılan hikayeyi minikler canla başla dinledi. Dershanelerde bazan yirmi dakikada dikkat gösteremiyen minikler tam 45 dakika dikatle Kral Aslan’ın gelişiyle başlayan hayvanlar geçidini hayal dünyasında izlediler. Konserevi büyülüyordu, türk çocuklarından gözümü ayıramıyordum.
Onların kalbine, beynine girmek istiyordum adeta. Nasıl bir duygu idi, her yerde yasak edilen, okullarda en çok duydukları burada “Türkçe konuşulmaz” cümlesi yerine (ben bu ifadeyi okulumda aşağı yukarı otuz sene duydum), Metropol FM Radyo’sundan Aslı ablaları bal sürer gibi tatlı Türkçe’siyle anlatıyordu. O güzel dili duyan kuşlar bile masalda sıraya giriyordu.
Çocuklar Guido Hammesfahr’ı Löwenzahn yayınından “Fritz Fuchs” olarak tanıyordu. Ben yetişkinim, buna rağmen televizyonda sizi zevkle izliyorum diyemedim, çocuklardan bana sıra gelmedi. Ara verilince çocuklar müzik aletlerini deneyebildiler.
Berlin Türk Musikisi Konservatuarı Saz Heyeti ve Alman Gençlik Orkestrası’nın birlikte eşlik ettikleri bu konserde sıra Leylâ ile Mecnun’a gelmişti. Masal dünyasında dolaştık. Fuzuli’nin meşhur eseri bundan yüzyıl önce dahî bestekâr, 1805 doğumlu, Uzeyir Hacıbeyli tarafından  doğunun ilk operası olarak daha 22 yaşında yazıp bestelemiştir, Azerbeycan müzik tarihçileri Türk Opera tarihinin ilk eseri sayıyorlar.
 
Yüzüncü yıl kutlamasında Opera Balesi olarak tekrar sahneye konulan bu eserde Leylâ rolünü Nazaket Teymurova ile Aygün Bayramova, mecnun rolünü ise Mensum İbrahimov oynadı. Oyunu Berlin’e bekliyoruz.
Masalı günümüz Türkçe’sinde okuyabilirsiniz (1).
 
2 Şubat 2008 tarihinde Heilig-Kreuz kilisesinde, Berlin Radyo Korosu ile Türk Müsikisi Konservatuarı, Türk Sanat Müziği korosu ve Saz Heyeti’nden hıristiyan ve islami şarkılar ve ilahiler söylendi. Bu DİNÎ konserde şefler Siman Halsey ile Nuri Karademirli idi. Türklerden basın mensuplarından başkalarını göremedim İran Konsolosu, diğer ülkelerden müslümanlar vardı. Konsere gelen almanlardan hiç gergin, kötü bakan, otobüs çarşı  pazarda gördüğümüz bakışlar yoktu.  Türkler derneklerinin yarışır gibi birbirinden güzel yaptıkları etkinliklerden dolayı mı gelmediler, yoksa kilisede olması mı onları ürküttü bilmiyorum.
İçimden biraz imrendim, kadın erkek yanyana uygarca oturup duaları yalnız dinlemedik, isteyen dua edebilirdi. Modern düşünceli rahmetlik dedem Galip Hoca’da çok zevk alırdı, diye düşündüm.
1973 yılında ilk Klasik Türk Müziği Luther Kilise’sinde olmuştu, neden olmasın. Camilerin kapılarını herkese açması gerekir. Bay Papaz Wiesinger seni unutmadık. Konserde şarkılar hem almanca hem türkçe söylendi. Tanrı ikisini de anlamıştır, herhalde. O akşamı yaşamıyanlar çok şey kaçırdı. Bayram ve törenlerde seslendirilen şarkılar alman ve türk müzisyenler birlikte söyleyince daha ilginç, heyecanlı oluyordu.
 
Sultan III. Murat şöyle diyordu:
  
   Uyan ey gözlerim gafletten uyan
   Uyan uykusu çok gözlerim uyan
   Azrail’in kasdı canadır inan
   Uyan ey gözlerim gafletten uyan
 
Nihayet 3 Nisan 2008 kapanış halk türküleri konserinde “Konserler Dizisi”‘nin bir başlangıç olduğu söylendi. Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer, T.C. Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman basın mensupları önünde söz verdiler, bekleyeceğiz …..
Aradan sonra gösterilen Halk Oyunları giysi ve danslarıyla görülmeye değerdi. Eğitimli gençleri izlemeye doyamadık.
Türkçe ve almanca söylenen halk türkülerinden sonra RİAS Oda Korosu şefi Hans Christoph Rademann, Türk Musikisi Konservatuarı Türk Halk Müziği Korosu şefi Nuri Karademirli derin bir nefes aldı.
Salonda herkes mutluydu, iki saat gibi bir zamanda Dünya’da olumsuz olayları unutmak hepimize terapi oldu. Macaristan’da müzik ile terapi Osmanlılar’da gelenek olduğunu bir hastanede turistlere bugün de gösteriyorlar.
Sevgili okuyucularım, müziksiz kalmayınız! Müzik ruhun gıdasıdır.
 
İlter Gözkaya-Holzhey
Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.