0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

KENDİMİZ ETTİK KENDİMİZ BULDUK

Bundan tam 20 yıl önce, 11 Mayıs 1998’de, İstanbul’da, Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi’nde, saat 11:45 sularında ölümlü bir trafik kazası meydana gelir.
34 ABR 93 plakalı Opel marka araç, Türk Sanat Müziği sanatçısı Sevim Tanürek’e çarpar.
Ağır yaralanarak hastaneye kaldırılan Sevim Tanürek kurtarılamaz, altı gün sonra Alman Hastanesi’nde aramızdan ayrılır.
Tanürek’e çarpan aracın sürücüsü Ahmet Burak Erdoğan’dır…
Ahmet Burak; o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, sonra Türkiye’ye başbakan ve cumhura başkan olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğludur.
Bu kaza olunca Ahmet Burak’a 14 Kasım 1997’de, 42485 sicil numarasıyla Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden,
B sınıfı ehliyet aldığı bildirilir güvenlik güçlerine ve yargıya.
Yalancının mumu bu kez de ancak yatsıya kadar yanar, bu ehliyetin sahte olduğu saptanır.
Çünkü; Ahmet Burak Erdoğan, kazanın ardından götürüldüğü karakolda Sevim Tanürek’in eşine sürücü belgesinin, yani ehliyetinin olmadığını söylemiştir zaten.
Ama; yaşamı Ali Cengiz Oyunlarıyla dopdolu olan babacığının bu itiraftan haberi yoktur. Bundan haberi olmayınca da, kaşla göz arasında Ahmet Burak oğlana sahte ehliyet uydurmakta bir saniye gecikmez.
Kazaya neden olan ABE hakkında; “Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik ile Hayati Tehlike Teşkil Edecek Derecede Yaralamaya Sebebiyet Vermek” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK 459/2 maddesi uyarınca 3 aydan 20 aya kadar hapis istemiyle dava açılır.
“Hayati tehlike teşkil edecek derecede yaralama “suçlaması sizin de dikkatlerinizden kaçmamıştır. Çünkü; ABE`nin çarptığı Sevim Tanürek ölmüştür.
Hayati tehlike teşkil etme de ne demek?
Bu saçma iddiayla kalmamış yargılamanın müdde-i umumîsi.
ABE ile ilgili; “dalgın olarak araç kullandığı için tali kusurlu” olduğu, Tanürek’in, duran taşıtların önünden yola çıktığı için hatalı olduğunu iddia eder. Erdoğan’ın kusur oranı, 3/8 olarak belirlenir. Ancak; Tanürek kurtarılamayıp yaşamını kaybedince ABE için istenen ceza, ek iddianame düzenlenerek 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak yükseltilir.
Yargılama; 16 Ekim 1998’de, yani kazadan tam beş ay sonra Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlar.
ABE; ilk duruşmaya, İngiltere’de dil eğitimi gördüğü için katılmaz.
20 Eylül 1999’da görülen duruşmaya da katılmaz ABE.
Bu duruşmada, Adli Tıp İhtisas Dairesi’nin kazayla ilgili raporu açıklanır. Buna göre; ABE, tamamen suçsuz bulunurken, kazanın kusuru bütünüyle, 8 de 8, Sevim Tanürek’e yüklenir.
Bu rapor hazırlanırken Eyüp Çakmak ilgili ihtisas dairesinin başındaki kişidir.
Bağımsız yargı(!); 2 Haziran 2000 tarihli duruşmasında, ABE`nın beraatına karar verir.
ABE hakkında kusursuzluk raporu veren Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nin başındaki Eyüp Çakmak; 4 Mart 2004’te, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardayken Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye genel müdür yardımcısı olarak atanır.
2000 yılında 21 yaşındayken, Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden askerlik yapamaz raporu alan ABE, AKP Genel Başkanı ve Cumhur Başkan RTE` nin açıklamalarıyla  ile 2 milyon ABD Doları, Frank Shipbrokers’a göre 4.5 milyon ABD Doları değerinde bir gemi, Başbakan’ın sözleri ile bir gemicik, ortağı Mert Çetinkaya ile birlikte satın aldığı daha bir çok gemicikle, Türkiye’ye hiç gelmeden; İsviçre’de mukim, medenî hâliyle ilgili olarak kulaktan kulağa ulaşan fısıltı gazetesi haberleriyle  yaşamını, mutlu mesut sürdürmektedir.
ABE`nın babası; zamanın İBB Başkanı, zamanın Başbakanı, AKP Genel Başkanı ve günümüzde cumhura başkan RTE, ABE olayındakilere taklalar attıran becerilerine, İBB lığı döneminde sahte plakayla bindiği son model Mercedes gibi, kalpazanlık gibi, her gün bir yenisini ekleyerek, düşmanları çatlasalar da, patlasalar da, oğulcuklarından daha da mutlu ve mesut yaşamına devam etmektedir hâlâ kaçAK Saray’ında.
Gökten üç elma düşmüş. Biri RTE`nın, biri ABE`nın, biri de NBE`nın başına…
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk.

Hasan Arslan