KADRO

ABONE OL
18:00 - 01/10/2020 18:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KADRO

Dilimize İtalyancadan giren bir sözcüktür kadro.

Dört ayrı anlamı var kullanılış amacına göre:
1 – Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin denetim ya da yönlendirme işlerini gerçekleştirenler bunların taşıdıkları ödev, yetki ve sorumlulukların tümü,

2 – Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge,

3 – Bu çizelgedeki yer, 4 – Bisikletin ve motosikletin iskeletini oluşturan metal bölüm.

İlk üç anlamında kullanmak için “kadro”yu kadrolaşmak gerekli, belki de zorunludur.
Kadrolaşmak için aynı görüşten insanlar bulmak da gerekli, belki de zorunludur.
Kadroya aldıklarınıza kadrolu denir.

Kadroyu kuramazsanız kadrosuz kalırsınız ve kadrosuzluk ereğinize ulaşmanızın önündeki en büyük engeldir.

Kadronuz olacak.
Yetkili olduğunuz her alanda kadro kuracaksınız.

AKP’nin yaptığı; işte tam da, budur.

2002 de yönetimi ele geçirdiklerinde kadrolaşma işini Gülen Hareketi’ne verdiler.
Bu aymazlıkları kurşunu kendi ayaklarına sıkmaktı,
FETÖ ayaklanması ya da darbe girişimiyle bunun faturasını çok ağır ödediler.
Bu faturayı salt iktidarı elinde tutan kifayetsiz muktedirler ödemediler. Türkiye’ye ödettiler, ödetiyorlar bu faturayı.

Yüzlerce insan can verdi bu ayaklanmayı engellemeye çalışırlarken. Binlercesi yaralandılar, sakat kaldılar. Can verenlere şehitlik, yaralanan ve sakat kalanlara gazilik ünvanı verdiler. Onların kadrolaşma konusundaki aymazlıklarının faturası budur işte.
Kurunun yanında binlerce yaşı da attılar ateşe.

Suçlu olup olmadıklarına bakmadan hem de.

O gün emirle sokağa çıkan erleri, harp okulu ve askerî lise öğrencilerini de yaktılar o ateşte.

İşinden, aşından olmakla kalmadılar bu insanlar. Canlarından da oldular.

Onlara layık görülense; “Ne şehittir ne gazi! Bok yoluna gitti Niyazi!” atasözünün tam karşılığıdır.

15 Temmuz ayaklanması; AKP de jetonu düşürdü.

Kadronun ve kadrolaşmanın ereklerine ulaşabilmeleri için anlam ve öneminin farkına vardılar.

Yönettikleri tüm resmî kurumlarda kadrolaşmakla yetinmediler. Özel girişim kurum ve kuruluşlarını da kendi istedikleri gibi kadrolaşmaya zorladılar, zorluyorlar.

Özellikle de adalet ve eğitim kurumunda kadrolaşarak eğitimi “dindar ve kindar bir nesil” yetiştirecek duruma; adaletiyse “intikam hukuku”nun işlediği konuma getirdiler.
Maliyedeki kadrolaşmalarının ekonomiyi çökertmesine bir arpa boyu yol kaldı.
Dolar 4 Tl yi, Euro, neredeyse, 5 TL yi buldu.

Enerji alanındaki kadro ülkeyi dışa bağımlı duruma getirdi. Türkiye gerksinim duyduğu enerjini % 73 ünü Rusya`dan alıyor. Rusya vanaları kapatırsa, yandı gülüm keten helva.
Ekonomiyi yönetenler; “Türk Lirası değer yitirmiyor, Dolar değer kazanıyor.” diyerek kifayetsizliklerini tescillediler.

Dışişleri bakanı olarak görev yapan zat; “anlaştık”la “anlayışa vardık” sözlerinin eşanlamlı olduğunu sanacak kadar egemen yaptığı işe.

AKP Genel Başkanı ve Cumhur Başkan; Trabzon’da bürokratları hedef aldığı konuşmasında,  „Buradan açıkça söylüyorum. Sorumluluk almaktan çekinen, imza atmaktan imtina eden, yeni projeler üretmekte yetersiz kalan hiçbir bürokrat bulunduğu makamı fuzuli yere işgal etmesin. Bunun affı yok. Versin istifasını çeksin gitsin, bizim işimiz var. Kardeşlerim hiç kimse merak etmesin. Kimsenin yokluğu bu ülkede herhangi bir boşluğu veya eksikliği ortaya çıkarmaz” derken, kadrosuna aldığı insanlardan beklentisinin ne olduğunu da açıkça ortaya koymuyor mu?

Kadrosu bu bunların.

Bu kadroyla cumhuriyeti hedef aldılar.

Dönüştürecekler onu.

Neye mi?

Onu da mı bilmiyorsun?
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


    HIZLI YORUM YAP