KAÇAKLAR VE TOPLAMA MERKEZLERİ
Ülkelerini ve en sevdiklerini arkalarında bırakarak, yerlerini, yurtlarını terk ederek insanca yaşama olanaklarını yakalamak, yakalayabilmek bence tek amaçları.
Geçtiğimiz yıl bu nedenle altıyüz bin (600 000) insan çalmışlar AB üyesi ülkelerin kapılarını. Bu sayı;
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da başlarını sokacak bir yer arayan en yüksek rakammış. Öyle söylüyorlar konunun uzmanları.
Daha çok da Afrika’dan geliyorlarmış bu insanlar, denize karşı çok da dayanaklı olmayan botları tıka basa doldurarak…
Bu durum Avrupa Birliği üyesi ülkeleri çok rahatsız ediyormuş.
Bu nedenle Birlik üyesi ülkelerin 28 içişleri bakanı konuya çözüm bulmak amacıyla bir araya gelmişler.
Bu yük(!)ün birlik üyeleri arasında eşit dağıtılmadığı dile getirilmiş toplantıda.
Kaçak alımında yükün çoğunun Almanya, İsveç, Malta ve Hollanda’nın sırtlarında olduğu vurgulanmış.
Kimi ülkelerin, İtalya gibi, kaçakları başlarından savdıkları da dile getirilmiş.
Buna, hemen bir çözüm bulmanın zorunlu olduğuna karar vermişler bu bakan bayanlar ve baylar.
Bu nedenle de konuyla ilgili olarak temmuzda planlanan toplantıyı, kimilerinin paskalya tatillerine
mal olacak olsa da, mayısa almışlar.
Gündemlerini de şöyle belirlemişler:
1. Yasal göç olanağının sürdürülmesi,
2. İnsan ticaretiyle kararlı mücadele,
3. Dış sınırların yoğun denetimi,
4. AB Ortak Sığınma Sistemi’nin kurulması
Dış sınır kavramının nasıl belirleneceği tartışma yaratmış.
Konu tartışılırken Almanya Federal İçişleri Bakanı; denizden kurtarılan her kaçağın insan tacirlerinin cesaretini artırdığını, bundan aldıkları cesaretle de daha çok insanı o yetersiz botlara yüklediklerini savunmuş.
Ortak Sığınma Sistemi de çok tartışılmış o toplantıda. Almanya’nın kota önerisine de sıcak bakılmamış.
Kaçaklar için „Toplama Merkezleri“ önermiş Alman İçişleri Bakanı De Maizière.
Bu “Toplama Merkezi”ne taktım ben de kafayı.
Nerede açılacaklar bu merkezler? Nasıl çalışacaklar? Geçmişten hiç, ama hiç ders alınmadığını düşündürdü bana bu öneri.
Bu merkezler için ilk akla gelen yer Kuzey Afrika olmuş.
AB sınırlarının dışında açılacaklarmış bu merkezler.
Nerede başlıyor Avrupa Birliği’nin sınırı? Nerede bitiyor?
Portekiz’den başlayıp Norveç’te ya da İsveç’te mi bitiyor ya da tam tersi?
Merkezler salt Kuzey Afrika’yla sınırlı mı kalacaklar?
Bu; salt bu nedenle yoksul Afrikalıya karşı ırkçı bir siyaset değilse nedir?
Bu öneriye karşı çıkanlardan biri de Alman Adalet Bakanı.
Kim keyfinden yurdunu, yuvasını, en sevdiklerini ardında bırakarak, ölmeyi de göze alarak böyle bir bilinmeze doğru yollara düşer?
Kim?
Ne demişti şair?
“Hep beraber çekmek denizden ağı,
Demiri oya gibi işleyip hep beraber
Hep beraber sürebilmek toprağı
Yarin yanağından gayri her yerde ve her şeyde
Hep beraber diyebilmek…”
Ne dersiniz? Haksız mı?
Yoksa bu bir ütopya mı?
Hasan Arslan
