IŞIKLI YILLAR

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Yeni yıla girerken herkes sevdiğine barış içinde sağlıklı ve mutlu yıllar diledi. Bu dileklere müziği ilave ettim. Ama ışık aklıma gelmemişti. Zira Almanya’da yaşayanlar ışığın yokluğunu hiç yaşamadık, evlerimizde elektrikler sönmez, sokak lâmbaları daima yanar.

Var olan her şeye alışılıyor ve bize doğal geliyor. Kaybedince aklımız başımıza geliyor. Güzelliklere kolay alışılıyor.
Kutsal gece, 24 Aralık Noel’e veda ederken ışık bayramına veda edildi. Kasım ayının sonunda başlayan bir aylık süre ile ışık cennetinde yaşadık.
Bu güzel aydınlık günlerde tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent sitesinde yaz kış yaşayan komşularım her yer karanlık çığlıklarını ilettiler. Sokak lâmbaları üç aydır yanmıyor, komşular kışı karanlıkta geçiriyorlar. Sitelerde daima yaşayanlar için orası yazlık değil, onların kışlık evleri yok. Bu sitede şimdi yirmi aile yaşıyor. Didim’de otuziki site var, 640 aile karanlıkta yaşarken siteler hırsızlara emanet edilmiş durumda.
Kışı Ege’de geçirmek isteyen bazı komşular dolmuştan inince evlerini dahi karanlıkta bulamadıkları için Almanya’ya geri geliyorlar. Ama ya başka yere gitmeye maddi gücü olmayanlar ne yapsın? Tüm Ege sahil sitelerde durum böyle olduğunu duyuyorum. Sorun AYDEM elektrik firmasının özelleştirilmesi esnasında anlaşmada noksan kalan bir açıklıktan kaynaklanıyor olmalı.
Sevgili okurlarım, lütfen tatilinizi geçirdiğiniz site sakinlerinin karanlıkta yaşayıp yaşamadıklarını tespit edip sorumlulara, basına bildiriniz.
Çocukluğumda köyümüzde elektrik henüz yoktu. Akşam karanlığında Adana-Ankara asfaltından geçen arabaların ışıklarını sayarak oyalanırdık. Radyo dinlemeyi 1956 yılı olarak hatırlıyorum. Türkiye’de her gelişme belli bir sıra ile olurken, Almanya’da her yer ikinci paylaşım savaşında yerle bir oldu, karanlığa gömüldü.
Doğru kullanıldığı takdirde iletişim yayınları beyinlerimizi aydınlatıyor. Aydın insan okuryazar insandır, komşusu aç iken tok yatmayandır. Komşusu karanlıkta yaşarken onu karanlıkta bırakmayan insan aydın insandır. Onun kafası ışıkla, bilgiyle aydınlandığı için hangi ülkede yaşıyorsa o ülkeyi idare edenlere hep muhaliftir. Çünkü aydın insan hatalar düzeltilsin, eksikler tamamlansın ister. Yapıcı eleştirilerle çağdaş gelişmelere ayak uyulmasını ister. Aydın insan güzellikleri, iyilikleri yalnız kendisi için arzulamaz, tüm insanların aydınlıkta yaşamasını diler. Almanya’da sürekli köşe yazılarına Leitartikel, yani öncü yazı denir. Köşe yazarların görevi aydınlatmaktır.
Verdiği bilginin ışığıyla okurlarına yol göstermektir.
Bilgiye ulaşmak için ipuçları verir, kaynak gösterirler. Unutulmaması gereken olayları ders almamız için tekrar ederek güncel tutulmasını sağlarlar. İnsanlığın tarihini yazarlar.
Karanlıkta çocuklar, sokakta yalnız evine gitmek zorunda olan yetişkinler korkar. Oniki yaşındaki torunum bir lambayı açık bırakmazsam uyuyamıyor. Karanlık ister beyinde, ister bir mekânda olsun korku yaratır. Zira aklımıza gelen bütün kötülüklerin çoğu karanlıkta olur. Şiddet uygulamaları, işkence, cinayetler ve banka soygunları gece karanlıkta cereyan eder. İdama mahkûm olanlar sabaha karşı gün doğmadan ölüme, idam sehpasına götürülür. Küçücük çocukları sadistler karanlıkta öldürüyorlar.
Bilhassa böyle haberleri duyup, okurken kurbanların son ıstırap anlarında her yerde, her an hazır olan Tanrı’yı çağırdıklarını işitir gibi oluyorum.
Tilmann Moser Tanrı ile hesaplaşması mektubunu 1976 yılında yazmış. O zaman çok tartışmalara sebep olan kitabında aşırı korku ile eğitilen çocukların hayatlarının karanlığa nasıl sürüklendiğini anlatıyor. Yazarın çocukluğunda karanlıkta korkan çocuklar günahlarından korkar, uyuyamazlarmış. Onlara öğretilen sert ve baskıcı Katolik eğitimde din güler yüzlü dost değilmiş, çocukları hep cezalandırırmış. Bu nedenle: “Sizin dininiz sempatik güler yüzlü ise sevininiz,” diyor.
İnsanlara kötülük uygulayanların, şiddete meyilli olanların beyinleri karanlıkta bırakılmış, geliştirilmemiş. Yaşadıkları, acı veren çocukluk anıları içlerini nefretle doldurmuş ise, onları aydınlatmak çok zor.
Üç çoban yıldız ve ay ışığı ile İsa Peygamber’in doğduğu ahıra ulaşmışlar, doğumuna yardım etmişler. O zaman doğal ışıklarla yetinen insana bugün çok ışık gerek. Mum ışığı ile televizyon, müzik cihazları, çamaşır ve bulaşık makineleri işlemiyor.
Alman şairi Goethe’nin daha çok ışık, daha çok ışık sözleri ölümünden önce son sözleri olmuştur. Gözlerinin ferini kaybederken ışığın görmenin önemini daha yoğun hissetmiş olmalı. Beş yaşındaki torunuma yuvada, evde oynarken hep gün ışığını karşısına almasını söylüyorum. Kendi gölgesinde oynaması sağlıklı değildir. Birinci sınıf öğrencilerime hep aynı telkini yapıyordum. Yazı masaları mutlaka gün ışığı giren pencere önlerine konmalıdır. Dershanelerde pencereler buna uyularak yapılmalıdır.
Gölge etme, başka ihsan istemem.
Güneş doğudan doğar, medeniyet doğudan dünyaya yayıldı. Batıya geldi, Batı sömürge ve savaşlarla doğuyu ve güneyi kararttı.
Umut bittiği zaman, karanlık çöker. Büyüklerinin beceremediği, getiremediği barışı, internet gençleri dünyaya getirecek ve tüm insanlığı ışığa ulaştırıp aydınlatacaktır.
Gecenin arkasından gündüz gelir.
Işıkla kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kitap tavsiyesi:
Tilmann Moser, Gottesvergiftung
Suhrkamp Verlag, 1976 (1980)
ISBN: 978 3 518 37033 9
  

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.