GRİLEŞEN DEMOGRAFİK ALMANYA’DA TÜRK TOPLUMU

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hitler Almanya’sında ve daha sonrasında doğu ile batının birleşmesinin getirdiği değişimde, Almanya bu gün hala içinden çıkamadığı bir ekonomik çarkın ortasında kalmış durumda. Gittikçe ‘GRİLEŞEN’ bir Almanya. Doğudan ülkeye gelen 16 milyon nüfusun yarattığı sıkıntıları aşamadı. Nüfus azalıyor, dışarıya beyin göçü başladı, kalifiye değerdeki çoğunluk yaşam biçimini dışarda aramaya başladı, bununda ötesinde ülkede artık doğumlar azaldı hükümet ne kadar doğumu teşvik edici çalışmalar yapsada, buna özendirici iyileştirici kararlar alsada, artık doğum oranı her şeye rağmen artmıyor. Buda gelecekteki Almanya’da ciddi anlamda bir yaşlı nüfusun artacak olması korkusu yaratıyor. 67 yaşında emeklilik yasasının çıkarılması ve emeklilere ödenecek miktarın bile zaman zaman kesintilere ugraması, her geçen gün dışarıya giden beyin göçü, 2050 yılında yaşanacak yaşlı nüfusun ülkeye getireceği olumsuzluklar 2050 yılında her üç Alman’dan biri 60 yaşın üzerinde olacak,cişte bu korkulan olayın başlangıcıda 2020 yılı olarak görülüyor.

Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından en düşük bebek doğum oranı ile geçen yıllarda karşılaştı ve dahada ciddi sorun küreselleşmenin olumsuz sonuçları olan beyin göçü. Eğitimli, kalifiye genç Almanlar yurt dışına çıkmaya başladı. Kısacası Almanya artık cazibesini kaybediyor demek lazım. Göçmen ülkesi olduğunu artık kabul etmeye başladı, ülkeye aldığı yabancı toplum kadar, dışarıyada aynı oranda göç veren bir ülke. Almanların en çok tercih ettikleri ülke bu güne kadar 20 bin sayıyla İsviçre,15 bin sayıyla ABD, 30 bin 500 kadarla Avusturya, ülkeyi terkedip Türkiye’ye yerleşenlerin sayısıda 2006-2007-2008 verilerine göre 34 binden fazla, bütün bunların yanında Türkiye’den Almanya’ya gelen sayıda da düşüş var ciddi anlamda. Yani; Almanya’yı terkeden Almanların sayısından az Türkiye’den gelenlerin toplamı. Buda artık Almanya’nın bir umut kader cazibe ülkesi olmaktan gittikçe uzaklaşması gerçeği.

Peki buraya kadar sadece bu kadar tespitin yanında Türklerin yaşadıkları gerçekler neler? Gittikçe artan yabancı düşmanlığı, kendi tarihinden Türk’lüğünden uzaklaşan,Türkçe konuşamamak, (GÖÇ) yasasının getirdiği sıkıntılar aile birleşiminin acı sonuçları (uyum ve enteğrasyon) işsizlik, işte bu çok önemli bir gerçek, altını çizerek vurgulamamız gerek. Hala sağlanamamış olan bu iki önemli sorunun sorumluları kimler acaba?

Söyleyelim kendilerini sivil toplum editörleri olarak ortaya atanların, birçok dernek kurum yada başka kulvarlarda sorumlu gösteren ama hala yıllarca hiç bir etkinlik içinde olmayanTürk toplum dernekleri vs, kalıcı bir çalışma üretemeyenlerin, sadece kendi çıkarlarını imtiyazlılıklarını düşünenlerin, ama temsil ettikleri toplumun haklarının, ne kadar önemli olduğu gerçeğinin sadece belli zamanlarda hatırlıyor olmalarının resmi.

Zaman zaman verilen inandırıcılığı olmayan açıklamalar.
Türkler Almanya’da uyuma alışamayan toplum diyenlere, hala bunun yanıtını veremeyenler bundan sorumlu değil mi? Markus Soder, ”tüm okullarda Türkçe yasak olacak ve haç resimleri her yeri süsleyecek” dediği zaman kimse tepki göstermedi. Ulusal Alman Vakfı, okul içinde Almanca’dan başka dilin konuşulmasını yasaklayan Berlin’deki Herbert-Hoover okuluna, ülke için önemli çalışmalar yaptığı için ödül verdi. Batı’nın çıkarlarına göre tanımlanmış kavramlar çoğu kez, bu ülkede yaşayan toplumlar arasında sadece Türk toplumu üzerinde olumsuzluklar taşıdı, yine kimse sesini çıkarmadı. Kendi toplumunun uyumda yaşadığı sıkıntıları hala çözemeyenler neden buralarda sorumlu kimlikte duruyorlar acaba? Atatürk ”benim manevi mirasım Akıl ve Bilimdir, kendi halkıma bu değerleri bırakıyorum bunu çok iyi kullansınlar” demiştir, ama ne yazıkki bu değerlerimizi burada yaşamamızı istemeyenler var, hala 8,5 milyon yabancının yaşadığı Almanya’da yarısı Türk ama hala uyum sağlayamayanlarda Türkler diyen Almanya, bu tezinde zaman içinde haklımı olacak diye düşünüyorum, bundan sonrasını daha sağlıklı düşünmeye çalışmak zamanı gelmedi mi ?

Yıllarca boşa geçen hayal dediğim anlamsız çalışmalar artık yerini daha rasyonal çalışmalara bıraksın, her kesimde akıllı bilinçli yetişmiş bir Türk toplumu var, bu arada siyasal tercihini kullanarak politika yapanlarda bu ciddi meselelere zaman ayırmalılar derim. Genel seçimler sonrasında Almanya’da, Federal ve yerel meclislere giren Türk kökenli vekiller,Türk toplumu adına etkin kalıcı hak edilmiş evrensel değerlerin kazanımlarında, ses getiren çalışmaların projelerin öne çıkarılması gerekliliğini bilerek çalışmalılar, tüm sivil toplum örgütleri, Alman Türk Toplumu yöneticilerinin boş şeylerle uğraşmak yerine, bu gerçeği iyi görmelerinin daha etkin çalışmalar içinde olmalarının zamanı geldi sanırım.

Genel seçimler sonrasında Almanya’da oluşan koalisyon Hükümeti, daha radikal kararlar alacak ve bunuda uygulayacak bana göre, bundanda en çok yabancı toplum olarak Türkler etkilenecek, kısacası bu ülkede kalıcıysak, bu kaçınılmaz bir gerçekse, gelecek için her şeyimizi daha sağlıklı mantıklı ve bilimselliğin getirdiği anlamda, eğitim kültür ve sanata ayıracağımız öneme bakmakla sağlamalıyız.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.