GECİKEN POLİTİKA

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

GECİKEN  POLİTİKA

Yıllardır Alman basın ve medyası Türkiye’yi ancak olumsuz haberlerde dile getiriyor, görsel medya yalnız arzu ettikleri cevabı verecek uzmanları, konuşmacıları davet ediyordu.

Denize düşen yılana sarılır, misali sığınmacı politikası tıkanınca Türkiye’yi partner olarak hatırlayan bir Avrupa var.
 
Bilhassa Avrupa Birliğinin lokomotifi olan Almanya Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) etkisiyle imtiyazlı üye gibi ne olduğu anlaşılmayan teklifi ile olumsuz etkilemiş, ilişkiyi frenlemiştir. 3 milyon Türkün yaşadığı ülkede onları bile olumlu katkılarda yok sayıp, olumsuz özellikleri öne çıkartmış, başaranları yok saymıştır.

Milliyetçi Yeraltı Örgütün (NSU)  Türk işverenleri öldürdüğü on yıl boyunca toplumda söz sahibi bazı politikacılar, medya ve basının tek konusu uyumsuz Türkler oldu.
Bir profesör, başbakan Dr. Angela Merkel’in mükemmel olması için düzeltmesi gereken tek bir kusuru olduğunu, bunu düzeltirse Dünyada emsâli görülmemiş mükemmel bir politikacı olacağını, söylemişti. Tek kusuru olan Türkiye politikasını düzeltmesi için bir fırsat çıkmıştır. Yıllar kaybedildi, geç kalındı, ama çok geç değil.

Bu dönüşüme o partiye ve diğer partilere aktif olarak üye olan devlet idaresinde görev alan Türk kökenli politikacılar ve Türkiye ziyaretleri olmuştur. Ayrıca yetmiş yıllarında her Türk işçisi bir Alman ailesini yazlığında konuk ederek, Türkiye’yi tanıtmaya hizmeti iki Almanya’nın birleşmesiyle tıkanmıştı.

Türkiye sığınmacı konusuyla gündeme gelmemeliydi, sürekli olan bir ilişki olmalıydı. Federal Almanya eski başbakanı Gerhard Schröder (SPD) kültürel, ekonomik ortak tarihi bilinçli olarak gündemde tutmuştu. Sırası gelince başladığı politika devam ettirilmediğini, şimdi hatayı düzeltmek için bir fırsat çıktığını, acil çözüm yollarını DIE ZEIT gazetesinde bir söyleşide dile getirmiştir.

Bir ülkede gündemi tek bir konu meşgul ediyorsa, diğer konular da önemli olduğu halde ihmâle uğrar, zararı geç anlaşılır. Bu durumda gazeteci ve sosyal bilimcilerin hatırlatmalarına devleti idare edenler kulak vermelidir. Çok sesli demokrasiye sahip olan Almanya dahi bunu başaramadı.

İnternet çağında ülkeler birbirine çok yaklaştı, hiçbir şey gizli kalmıyor. Türkiye bize çok uzak, orada insanlar birbirleri kırıp geçirse bize ne, diyen J.W.v.Goethe zamanı yaşanmıyor. Buna rağmen Türkiye yıllardır yok sayılırken, birdenbire hiciv ve mizahla gündeme oturmuştur. Bunda dinin ne kadar etkili olduğunu tarihte yazar ve tarihçilerin sözlerini tekrar okumak gerekir. Ayrıca sosyal bilimciler araştırma yapmalı.

Gülme sanatının önemi sosyal medyada devamlı gündemde kalıyor. Neşeli insan güneşe benzer, girdiği yer aydınlanmış gibi olur, sözüyle deyim olarak sözlüğe girmiştir.

Hiciv, mizah, karikatür izleyicilerini güldüren ama aynı zamanda düşündüren bir sanattır. Basın ve medya hürriyetini sağlam demokrasilerde sanat desteklenir, ciddiye alınır. Gülüp geçse bile boğazda bir düğüm kalır. Kendine güvenen yönetici hatasını düzeltmede gülme sanatını araç olarak kullanır.
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde (FAZ) Osmanlı padişahlarına yapılan hicivler ve onlara verilen tepki araştırılmış. Hatta padişahların halktan biri gibi giyinip, halk arasında hakkında ne düşünüldüğüne bizzat kendisi şahit olduğunu yazmış, ben henüz okumadım.

Yapılan mizah, hiciv ve karikatürlerin amacı çok önemlidir. Nedenleri düşünüp konuşulmalı. Türkiye devletinden soyutlanarak Cumhurbaşkanını şahıs olarak ele almada, yapılan hata varsa her iki yönde düzeltmek için etrafındaki meslektaş ve danışmanları uyarmalıdır.

Şaka yapma yayınları ırkçılığın dahi sınırını aştıysa, Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğu’nun yaptığı gibi görevlileri ikaz etmek gerekir. Şu anda olumsuz olan Türkiye gündemini, fırsat olarak panel ve medyada dile getirerek olumlu hale çevirebilecek fevkâlade gazetecilerimiz var. ARD devlet kanalında basın kulübünde Hürriyet gazetesi temsilcisi Ahmet Külahçı çok isabetli cevap ve konuşması ile Almanya ve Avrupa Birliğinin Türkiye politikasında geçmişte yaptıkları hata ve ihmâlleri dile getirdi. Çok yaşayın Ahmet Bey, genç Almanca yazan söyleyen gazetecilere iyi örnek oluyorsunuz.
İlk nesilden deneyimli yazarların düşüncelerini özümleyen, Alman gazetelerinde yazan gençlerimize Türkçe ipucu argüman verebiliyoruz. Alman zihniyetini iyi tanıyan genç gazetecilerimiz bizden aldığı bilgileri çok güzel harmanlayarak yazıyorlar. İyi ki varsınız basında, politikada söyleycek sözü olan gençler.

Dost acı ve gerçeği söyler hatanı düzelt, demek için yapılan şakaları hoş görmek bir sanattır.
Hoşça kalın!

Bu konuda okunması gereken haber ve makaleler:

Bu ırkçılığın dahi sınırını zorlayan bir yayın haberi
www.ha-ber.com Karslıoğlu Türkiye’de Avrupa’yı anlamıyor.

Celal Özcan, Hürriyet gazetesi, 2-3 Nisan 2016, hafta sonu, sayfa 15, Karslıoğlu söylüyor.

Gerhard Schröder ile yapılan söyleşi:
DIE ZEIT Nr. 15, 17. März 2016, sayfa 5

Michael Werz makalesinde çok mantıklı çözüm, reform önerileri yazmış, Erdoğans Tanz auf dem Vulkan, DER SPIEGEL dergisi Nr. 14, 2.4.2016, sayfa 22 – 23

Özlem Topçu ve Bernd Ulrich, DIE ZEIT, 7 Nisan 2016 , sayfa 2

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.