FOTOĞRAFLARIN DİLİ

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bir fotoğraf izleyene, bakana neler neler anlatır. Görülmeyen, gidilmeyen diyarların karelerini çalışma masalarına getirir. Sayfalarca söz sanatı bir tek fotoğrafla öyle bir dile getirilir ki insan yerinden bir müddet kıpırdayamaz, öylece kala kalır.

Gelenekleri, görenekleri giyim kuşamı renkle canlandırılır. Gezginlerin getirdiği fotoğraflarda, sanki izleyici seyahat etmiş gibi olur. Cildi kırışıklarla harita gibi anlatılan bir yüz resmi zaman, ölüm ve yaşamı gözler önüne serer, derin ve geniş bir dünyaya götürür.
Her gün aynı yerden geçen birisi fotoğrafçının gördüğü kareleri görmez. Yetenekli ve deneyimli olan fotoğrafçı normal insanlardan çok daha farklı bakmayı öğrenmiştir.
Bu nedenle her konuda olduğu gibi fotoğrafçılıkta da uzmanlara, bu işten daha iyi anlayanlara ihtiyaç vardır. Aynı toplantıda, etkinlikte bulunduğunuz halde basında bazı fotoğrafları görünce insan şaşırır. Ben de oradaydım, ama bunları veya böyle görmedim diye düşünür resimlere bakan. Uyum veya ayrımcılık resimlerin diliyle kolay ve etken bir şekilde anlatılabilir. Hayat Bilgisi kitabı ile ilgili bir seminerde biz katılan öğretmenlerin fikri sorulduğunda bir fotoğrafın kitapta basılmasına engel olduğumu hatırlıyorum.
Fotoğrafta şort giymiş sarışın, on bir on iki yaşlarında bir erkek çocuğu, uzun etekli dindar olduğu kıyafeti ile vurgulanan uzun etekli başörtülü aynı yaşlarda bir kız öğrenci oyun esnasında gösteriliyor. Sınıftaki öğrencilere kalıp verilmiş oluyordu. Zira tüm Müslüman kız çocukları görünüşleri ile tespit edilemez. Bir genelleme ile karşı karşıya kalınmış oluyor. Bu ancak ötekileştirmeye hizmet ederdi.
 
Sevgili okurlarım çocuklarınızın, torunlarınızın eve getirdiği kitaplardaki resimlere sadece bakmayın, inceleyiniz. Gerektiğinde yayınevlerine düşüncelerinizi yazınız. Yayınevlerinde göçmenleri temsil edecek uzman kişiler yok, katılım deyince unutulan, ama önemli bir işyeri daha. Bir kitabın kapağındaki resim seçiminin önemini yazar ve yayıncılar çok iyi kavramışlardır. Kitap tercihini görünüş etkilerse okumaya merak açılmış olur. Dünya Basın Fotoğraflar Vakfı 2011 yılının çeşitli kategorilerde en iyi fotoğraflarını seçti. Basında gösterilen bu resimlere dakikalarca baktım, inceledim ve düşündüm.
Güzellik ve estetikten ziyade dünyada olup bitenleri acı ve ıstırapları, savaşları insanın ve diğer canlıların doğada yaşam mücadelesini gözler önüne seriyor.
Seçilenler neye hizmet ediyor, izledikten bildikten sonra kötülükleri iyiye dönüştürmek için yarışmayı düzenleyenler ne yapıyor, biz izleyenler ne yapıyoruz?
Yazarak okurlarımı bilgilendirirsem bir şeye, iyiliğe düzeltmeye ve küresel düşünmeye doğru bir adım atmış olurum belki de. Hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir. Fotoğrafta yer alanların bir kazancı var mı, bilmiyorum. Hindistan gezisini yazan bir yazar bana şu hikâyeyi anlatmıştı. Uzun yıllar Didim’de yaz aylarında, takı süs eşyaları yapıp satıyordu. Kitabını kaybettim maalesef, adını unuttum.
Fotoğrafını çektiği yaşlı bir kadın arkasına takılıp, onu takip ediyor. Birbirlerinin dillerinden anlamıyorlar. Nihayet bir esnaf tercüme edebiliyor. Bu gezginci benden bir şey aldı, onu geri istiyorum, diyor. Kadın o güne kadar hiç fotoğraf makinesi görmemiş. Gezginci elinde bulunan fotoğraflarla kadından ne aldığı anlatmaya çalışıyor. Bugünkü gibi dijital görüntü yok, yoksa hemen gösterirdi. En sonunda adresini alıp ona fotoğrafını göndereceğini söylüyor.
Bu hikâyede olduğu gibi yarışmada veya değerlendirme resim seçim karelerinde olan insanlara direk bir yardımı olduğunu zannetmiyorum. Acı çeken insanların sırtından ödül almak bana çok korkunç geldi.
Yılın fotoğrafı, ellerinde dahi eldiven olan siyah çarşaflı bir kadın, gövdesinin üst kısmı çıplak görülen yaralı bir akraba erkeği kucaklamış, sarılmış. Resim keder ve şefkati bir arada gösteriyor. Dünyadaki isyan ve çatışmaların dehşetin insanî sonucunu gösteriyor.
Başka bir kategoride çocuk yaşta yaşlı erkeklerle evlendirilen kız çocukları fotoğraflarına ödül veriliyor.
En iyi doğa hikâyesini Gergadan Savaşları adlı kare kazanıyor. Resimdeki yaşam savaşı verenler değil, elbette fotoğrafçı ödül alıyor.
Çekilen resimlerin hepsi Müslüman ülkelerden. Ödül alan fotoğrafçılar ileri kültür diye tanımladığımız Batı’dan. Ne büyük emekler verilmiş. 100.000 Fotoğrafı, 124 ülkeden, 5247 fotoğrafçı göndermiş, 9 kategoride seçme yapılmış. Arap ülkelerinde, Güney Afrika’da gecekondu Hindistan’da çekilmiş fotoğraflar. Organize eden kuruluş Amsterdam’da, seçim ve değerlendirmeyi ilk yayınlayan New York Times.
Okurlarımı şokla uyandırabileceğim bir fotoğraf Ukrayna’da çekilmiş. Güzellik, etikten ziyade tiksindirici bir çıplaklıkta bir mahlûk. Önce kadın veya erkek cinsiyeti anlaşılmıyor. Uyuşturucunun dejenere ettiği bu kadın vücudunu satan hayat kadını dokuz yaşında kızına bakmak zorunda. Bu resim yayınlandıktan sonra o çocuğu kurtaracak bir girişim olduğunu ümit ediyorum. Bu resmin kategorisi Konuların Zamanı. Aslında bu başlığın anlamını kavramak zor. Fotoğraftaki kadın başka bir isim koyardı herhalde. Uyuşturucunun ve tiksinmeyen erkeklerin ürünü, zamanın değil.
Türkiye’de en iyi gelenek belgelerin, köşe yazarlarının fotoğrafla birlikte yayınlanması. Asık surat gösterilen yüzler, güler yüzle zaman zaman değiştirilmeli. Bu zamanın aşındırmasını da göstermiş olur.
Çeşitli ülkelerden birkaç kişiye ıssız bir adaya gitmek zorunda olsan ve yanına tek bir şey alacaksın dense ne alırdın, diye sorulmuş. Alman birasını, Fransız kırmızı şarabını, Türk ise altı tane vesikalık fotoğrafımı alırdım, demiş.
Hoşça kalın, ama sakın fotoğrafsız kalmayın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kaynak: Berliner Zeitung v. 11/12.02.2012 S. 8

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.