DÜNYA KÜLTÜRÜNÜ PAYLAŞMAK

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Macaristan (pecs) şehrinin Avrupa kültür başkenti olması nedeniyle, davetli olarak bu ülkeye gittim. Daha önce bir kaç kez gittiğim Macaristan’da bu kez kültürel kaynaşmanın tam ortasında buldum kendimi. İstanbul ve Essen’le beraber bu yıl pecs’de Avrupa kültür başkenti olmaya layık görüldü. Keşke kendi ülkemde de burada yapılanları görebilseydim, sadece Ocak-Şubat ayı etkinliklerine baktığımda hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim. Peki bunca zamandır Türkiye böylesine önemli bir çalışmanın neresinde diye sormak isterim yetkililere, ama yanıt bulacağımı sanmıyorum.

Küçücük bir şehir olan Pecs’te bir yıl içinde görünen etkinliklere bakıyorumda 450 kültürel proğram var yansıtılacak olan. Pecs şehri belediye başkanı zsolt Pova verdiği davette yaptığı konuşmada, ”Pecs bundan böyle dünya kültürüne ev sahipliği yapacak, bu etkinliklerimiz burada sınırlı kalmayacak ve her zaman biz kültürün başkenti olarak kalmanın hazzını yaşayacağız, tüm çalışmalarımız bu günkü gibi daha çok kalıcı proğramlarla devam edecek demiştir”. Konferans vermek için geldiğim İstanbul’da ise bu güne kadar yansıtıcı bir etkinlik görememenin sorumlularını nerde bulabilirim dediğimde yine yanıt yok. Açılıştaki gösterilere baktığımda yazık dedim neyin kutlamasını yapıyoruz, bir kültürel paylaşımın içinde olabilmek adına, gösterimi yapmak, yoksa kültürün ve sanatın anlamınımı toplumla paylaşmak önemli dersiniz? Sokaktaki halkın daha kültür başkenti olmanın ne anlama geldiğini bilmediğine tanık olursunuz, oysa pecs bunu çok daha anlamlı biçimde yansıtıyor, edebiyatcısı, ressamı, sanatçısı, yazarı, şairi, hepsi de kişisel değerlerden çok ülkesinin şehrinin sanatını kültürünü uluslararası saygınlığın getirisinde kazanımlar noktasında kullanmaya çalışıyorlar.

Kendi siyasal kazanımlarını düşünmekten çok, sanatı kültürü edebiyatı unutan bir Hükümetin, bu anlamda bu önemli festivale nasıl bir katkı sağlar onuda bilmiyorum. Ama keşke ”böyle bir sanatın içine ederim” diyen bir belediye başkanı yönettiği bir büyük şehirde nasıl bir proğrama ev sahipliği yapıyor merak ediyorum. Kültür Bakanlığı`nın samimi olduğuna inanmak isterim, belki de bir daha böyle bir fırsatı Türkiye yakalayamaz, dünya kültürüyle buluşmanın anlamını burada iyi analiz etmeliyiz, sanat ve sanatçılarla, edebiyatçılarla, yazarlarla, şairlerle bir arada olmak bana göre çok önemli. Bir ülkenin uluslararası saygınlığı kazanmasında sanatçıların varlığının unutmamalıyız, yılda tüm dünyada 160 konser veren bir Fazıl Say’a konserlerinde tüm kolaylık sağlanmalı, yılda bir kez düzenlenen kitap fuarları bu süreçte sık sık tekrarlanmalı, konferanslar, sanat ve tiyatro gösterileri, yazarların halkla sürekli içi içe buluşmaları sağlanmalı, edebiyat akşamları süreklilik kazanmalı, bu süreçten sonra halkın yüzde 4.7 olan okuma alışkanlığının daha farklı noktaya çıkarılması konusunda kalıcı çalışmalar kendini göstermeli. Okuyan araştıran yazan gören bir Türk toplumunun var olduğu resminin tüm dünya insanıyla buluşması sağlanmalı gösterilmeli.

Ülkenin içinde bulunduğu bu siyasal çekişmeden sanat uzakta tutulmalı, sanatçılarla sadece resim vermek adına bir araya gelmemeli, asıl olansa inandırıcılık samimi olmaktır. Sevginin güzelliğin tüm değerlerin paylaşımında getirisinden çok, bu anlamları yalakalık ve dalkavukluk getirisnde kullanmaksa, işte tüm kazanılmışlıkların yok olması demektir. Türkiye’de bunu çok iyi yapan sanatçılarımız var, yalakalık dalkavukluk edebiyatını sanat olarak kullananlar, işte Türkiye’ye zarar verenlerde bunlar değil mi? Başbakana yada Cumhurbaşkanı`na şirin görünmek adına açıklamalar yapmak bundan çıkar beklemek sanatmı dersiniz? Biz dünyada kültürü paylaşmak adına kendi kültürümüzde zarar veriyoruz ama bu kimsenin umurunda değil. Hala aldığı ödül tartışılmaya devam eden Orhan Pamuk efendinin yaptığını şimdi bir çok kişi yapmak ister, ama bunu başarabilirmi bilinmez, ama bu dönemde dilerim Orhan Pamuk,Türkiye’nin bu önemli etkinliğe ev sahipliği yaptığı süreçte sıkıntı yaratmaz.

1946 yılında ülkesine Nobel edebiyat ödülünü kazandıran Herman Hesse’nin ”ben bu ödülü Almanya’ya hediye ediyorum” dediği gibi bir cesareti acaba Pamuk gösterebildi mi dersiniz? Türkiye çok sancılı bir dönemden geçiyor. Avrupa kültür başkenti olmanın ulusal sorumluluğunu ve kazanımlarını sonunda Pecs ve Essen’le paylaşmanın içinden yüz akıyla çıkabilecek mi merak ediyorum. Bunu yapmalı yapmalıyız bu önemli bir süreç bana göre. Türkiye diğer ülkelerden daha başarılı olmalı, Dünya kültürünün Türkiye’de buluşmasında noktasında Türkiye’nin bana göre bu başarıya ihtiyacı var.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.