0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Demokrat kimdir?
Demokrat; her türden görüşün özgürce savunulmasından yana olan insandır.
Diktatör her türden görüşün “özgürce” savunulmasından yana da olamaz, böyle bir şeye izin de veremez.
Demokrat; hoşgörüsü sınırsız olan insandır.
Diktatörün hoşgörüsü kalın çizgilerle sınırlıdır. Kimse o sınırları zorlayamaz. Zorlayanların soluğu nerede aldıklarını söyledi Diktatör zaten!
Demokrasi; her türden görüşün özgürce savunulduğu, hoşgörünün sınırsız olduğu, bu görüşte olan insanların yurttaşı olan ülkelerdeki yönetim biçimidir.
Diktatörün yönettiği ülkede demokrasinin “D” sine bile yer yoktur.
Demokrat insanın en önemli özelliklerinden biri eleştiriye açık olmasıdır. Yaptığınız her işi, herkesin beğenmesini istemek ve beklemek eşyanın doğasına aykırıdır. Sizi övenlere karşı nasıl davranıyorsanız, yerenlere de öyle davranacaksınız.
Ne dedi Diktatör? “Sosyolojiyi senden mi öğreneceğim? Haddini bil! Aşırı sendikacı sen de…”
Demokratsanız; düşüncelere saygılı ve hoşgörülü olurken, düşüncelerin açıklanmalarına hiçbir sınır konulmamasını savunurken bir noktada dikkatli olmak zorunda olduğunuzun da bilincinde olacaksınız.
Düşünce özgürlüğüne evet!
Demokrat, şeriatçı, ırkçı, laiklik ve demokrasi karşıtı düşüncelere saygılı ve hoşgörülü olsa da, bu düşüncelerin sınırsız ve korkusuzca açıklanmalarından yana olsa da bu görüşteki kişi ve kurumlarca uzlaşamaz, uzlaşmaz, işbirliği yapamaz, yapmaz.
Çünkü; onlar, demokrat değildirler. Onların demokrata ve demokrasiye ne saygıları ne de hoşgörüleri vardır. Onların en başat düşmanları demokrasidir, demokratlardır.
Bakmayın siz onların “İleri demokrasi” yutturmacılarına! Ona; biz, Türkçede “Rafta dolma var, yersen!” diyoruz.
Demokratın birinci görevi, demokrasiyi, demokrasinin kuralları içinde, bu kişi ve kurumlara karşı korumaktır.
Diktatörün “Millî iradeye saygı” (Ne demekse? HA) adını verdiği toplama yandaşlarına verdiği Erzurum vaazından şu örneklere bir bakar mısınız lütfen!
“Milyonlarca tweet atsınlar, bizim bir “besmelemiz” oyunu bozar.” (RTE)
“Biz ellerimizi semaya açıp duamızda, Arafat’ta, vakfemizde, namazımızda” direniriz.” (RTE)
“Onlar yaksınlar, yıksınlar, yağmalasınlar. Bizim tek bir “la havle”miz yeter.” (RTE)
“Dünyada milyonlarca “Müslüman” kardeşim bize dua etti.” (RTE)
“Dedeler, nineler, hatta çocuklar bile, bizler için, hükümet için el açıp “dua” etti, yakardı.” (RTE)
“Elham dü lillah! Rabbime hamdolsun!” (RTE)
“Ya Rab sana hamdolsun!” (RTE)
“Ey kudret sahibi olan “Allah!” (RTE)
“Bunlar camilerimize ayakkabılarıyla girdiler. Camilerimizde içki içtiler.” (RTE)
“Çadırda, içki şişelerinin arasında güya “mescid” yaptılar. Güya namaz kıldılar.” (RTE)
“Başörtülü bacılarıma saldırdılar.” (RTE)
“Mezhep çatışması çıkarmak için her türlü tahriki yaptılar. Evvel Allah yıkamayacaklar. Allah’ın izniyle bu iş bitmiştir.” (RTE)
“Bunlar camileri ahır olarak kullananlar değil mi?” (RTE)
“Ezan, şu güzelim minarelerden, iç karartıcı, kulak tırmalayıcı olarak Tanrı uludur diye okunuyordu.” (RTE)
“Öyle bir dinin mensubuyuz ki; aynı musallada kalkıyoruz. Hoca Efendi orada tezkıyesini yaparken “Trilyarder niyetine” demiyor, “Er kişi niyetine” diyor, “Hatun kişi niyetine” diyor. İki metreküp mezar, o mezara konulacaksın. Eyyy! Faiz Lobi’si! Oraya gideceksin. Kapıcı Ahmet Efendi de oraya gidecek. (RTE)
“Mekke’yi, Medine’yi selamlıyorum.” (RTE)
“Allah bahtımızı açık etsin!” (RTE)
“Rabbime emanet ediyorum.” (RTE)
Ne demokrasisi? Ne demokratı? Ne ileri demokrasisi?
Güldürmeyin beni!
Bu kadar yıldır Almanya’dayım. Hiçbir siyasetçinin, hiçbir yer ve durumda, herhangi bir açık ya da kapalı alan toplantısında dini bu denli siyasete alet ettiğini duymadım, görmedim. Siz de tanığımsınız.
Hangi ülkenin hangi yöneticisinin konuşmalarında sokak diline, argoya bu kadar verdiğine tanık olduk?
Boşuna mı “Dünyada benim gibi bir başbakan bulamazsınız!…” diyor Diktatör?
Haksız mı?
Var mı bizimki gibisi dünyada?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni