CUMHURİYET’E YASAK OLUR MU HİÇ?

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bugün Cumhuriyet’imizin 88. yıldönümü. Apartmanların pencerelerinde, arabaların camlarında bayrağımız dalgalanmakta. Okullardaki, devlet dairelerindeki, meydanlardaki bayrakların boynu bükük bu yıl. Okul bahçelerinde en güzel giysileri giymiş, bayraklar sallayarak dolaşan çocuklar yok. Sessiz, hüzünlü bahçelerde dünyanın en güzel müziği olan çocuk cıvıltıları, bağrışmalarına hasretiz.
Kent meydanlarını doldurup gür sesleriyle ve tüm vakarlarıyla İstiklal Marşı’mızı okuyan nineler, dedeler, anneler, babalar, çocuklar gözden ırak. Bu yıl kentlerin meydanları, stadyumlar İstiklal Marşı dinlemedikleri için öksüz. Atatürk ve şehitler gök kubbeyi marşlarla inletemediğimiz için rahatsız. Cumhuriyet’imizin 88. yıldönümü ne yazık ki bu yıl topraklarımız üstünde kutlanması yasaklanmış hem de adı, “Cumhuriyet hükümeti” olan kimselerce.

Biz Cumhuriyet’e emperyalizme karşı kazandığımız Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kavuştuk. Bu nedenle de Cumhuriyet’imiz antiemperyalist, antifeodal bir ruh taşır. Emperyalizmin tüm dünyaya kan kusturduğu günümüzde Cumhuriyet’i savunmak, onun erdemlerini yükseltmek daha da anlam kazanır. Feodalitenin ve ortaçağ üst yapı kurumlarının küresel güçlerce hortlatıldığı ülkemizde, özgür birey olmanın mutluluğunu yaşadığımız Cumhuriyet’i, önceki yıllara göre daha görkemli kutlamak gerekmez mi?
Bizi kul olmaktan kurtarıp birey, yurttaş yapan bir büyük devrimi yok saymak kimin haddine? Her türlü dinsel, ırksal, sınıfsal, bölgesel farklılığı ortadan kaldırarak cinsel ayrımcılığı yok ederek eşit yurttaşlar olmamız Cumhuriyet Devrimi ile sağlanmıştır. Askerlikte, vergide, seçme ve seçilmedeki eşitliğimiz bu devrimin sonucudur. Ülkenin nimetini de külfetini de birlikte paylaşmak demektir Cumhuriyet. Ümmetten, ulusa erişmenin adıdır. Etrak-ı bi idrakten Türk Ulusu olmanın onurudur.
Kul olmayı yaşam biçimi olarak benimsemiş, birilerinin hizmetinde bulunmaktan keyif duyan, güce tapınmayı beceri sananların Cumhuriyet’in erdemini anlamaları olanaksızdır. Emperyalist çıkarlar uğruna kendi ulusunun, yurttaşının, dindaşının, komşularının çıkarlarını hiçe sayanların anlayabileceği bir şey midir heyecan içinde İstiklal Marşı söylemek, Atatürk anıtlarında saygı duruşunda bulunmak. Uşaklığı, hizmetkârlığı uyanıklık sanan; halkını soydurmayı, soymayı başarı olarak gören birileri için özgür birey olmak, vatan için özveride bulunmak anlaşılabilir bir şey midir?
Tarihi evliyalardan, doğaüstü güçlerden, asılsız uyduruk masallardan ibaret sananların, milletin yarattığı büyük destanlara, başarılara, utkulara inanması beklenebilir mi? Kendi ulusuna değil de küresel güçlere bel bağlayanlara bayrağın öksüz kalması anlatılabilir mi?
Van depremindeki can kayıpları nedeniyle Cumhuriyet Bayramı törenleri iptal edilmiş! Yas tutacakmışız öyle mi? Depremin acısını yüreğimiz derinliklerinde duyumsuyoruz; ancak depremi, bilinçsiz uygulamaları, yönetimleriyle felakete dönüştürenleri de kınıyoruz. Kaçak, imarsız binalara izin veren, insanımızı para hırsına kurban eden anlayıştan da nefret ediyoruz. Cumhuriyet ahlak yerine, küresel-feodal ahlak anlayışını benimseyerek kentlerimizi, köylerimizi, akarsularımızı, denizlerimizi, emeğimizi, alın terimiz, yer altı ve yerüstü kaynaklarımızı yağmalayıp yağmalatanları da kınıyoruz. Cumhuriyet ahlak ve erdem rejimidir, bilmeyenlere anımsatalım istedik.
Ulusal bayramlar çalgılı çengili eğlence sananların bu topraklara, milli duygulara ne kadar yabancı oldukları ortada. Kurtuluş Savaşı ile sömürgeci hevesleri kursaklarında kalanlar ulusal bayramlarımıza saygı gösterir mi? Hele onlara işbirlikçiliği görev bilip kendi halkına, değerlerine, düşman olanlardan Cumhuriyet’e saygı, sevgi ve bağlılık beklemek mümkün mü?

Ülkemizin yangın yerine döndüğü bir anda Kurtuluş Savaşı vererek Cumhuriyet’i kurduk. Bu topraklarda yaşayan herkes, Cumhuriyet’in birleştirici değerleriyle bir ulus oldu. Terör saldırılarıyla her gün şehitler verdiğimiz, Van’da büyük bir felaketi yaşadığımız ve bunun sonucunda da yurttaşlarımızın morallerinin bozuk, umutlarının yok olmakta olduğu bir dönemde Cumhuriyet’imizin birleştiriciliğine, sıcaklığına o kadar çok gereksinmemiz var ki… Van’da donmamak için çabalayan yurttaşı, ancak Cumhuriyet güneşi ısıtır.
Tam da bayram törenlerinin iptal edildiğinin duyurulduğu bir günde bir televizyon kanalımızda bir cemaat sözcüsünün Güneydoğu’yla ilgili projelerini anlatması rastlantı olmasa gerek. Cumhuriyet’in birleştirici gücünü yok ederek cemaatlerden, tarikatlardan medet umanlar, ulusumuzu nasıl parçaladıklarını görmüyorlar mı?
“Ekime söyleyin bundan böyle yirmi sekiz çeksin, Kasım dokuz çeksin, Nisan yirmi iki, Ağustos yirmi dokuz çeksin. Çünkü birileri bizi çekemiyor.” Bu sözler, büyük usta Müjdat Gezen’e ait. Yoruma gerek var mı?
Birileri Cumhuriyet’i Van’daki deprem enkazına gömmek istiyor. Cumhuriyet Çanakkale’nin, Sarıkamış’ın, İnönü’nün, Sakarya’nın, Dumlupınar’ın yangınlarından doğdu. Kökleri yangınlara dayanıklıdır. Böylesine görkemli bir çınar; iş bilmez, küresel güçlere yaslanmış, feodal safsatalarla beslenmiş tufeyli takımının enkazı altında kalır mı? Söyleyin bakalım, Cumhuriyet hiç yasaklanır mı?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.