ÇILDIRMADAN ÖNCE

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÇILDIRMADAN ÖNCE



Bir yıl daha sona eriyor, aslında yıl yerinde duruyor biz insanlar ilerliyoruz. Bu nasıl ilerleme, çıldırmaya az kaldı, delisin demeden düşünmeli.

Düşünmeyi bir iş olarak değil de yaşam şekline dahil edenlere sorun yok, ama iş gibi algılayanlara çözüm kolay. Üç maymun misali yaşamda karar kılmak, duymaz görmez konuşmaz. İstatistiği yapılmayan hiç bir konu kalmadı. Bilhassa özel Türk televizyonlardaki yayınlara bakarak yüzde doksan dokuz böyle diyelim. Diziler yarış ve evlenme programları. Gerçekle sanal hayat birbirine karışıp içinden çıkılamaz hale gelmiş.
Bu tarz, stil benim yayınında çıta gibi gerçek dışı kıyafetlerle donanmış kızları gören, normal görünen, yaşayan ve o parayı giyim için harcayamayan genç kızlara intihar etmekten başka çare bırakmıyor.

Biz, biz olmayı ne zaman unuttuk derken Didim’den bir ileti geldi. Plastik ve Zararı yazımda içme suyuna dikkat çekmem bir toplantıya teşvik etmiş. Çocukluğunu hatırlayan ilçe büyükleri akan çeşme altına elini koyup kana kana su içmeye özlemiş.

Çevre bilincinde yaşama öyle kolay bir şey değil. Her gün bir haber yayılıyor, sucuğa da zararlı denilirse yiyecek ne 
kaldı.

Safra kesesi ameliyatından sonra ev doktorumla diyet plânı yaptık. İki hafta geçti, doktorum bu diyetin içinden çıkılmaz, en iyisi ne isterseniz yiyebilirsiniz, ama az yiyeceksiniz, dedi. Kendisi dolu dolu yaşadı, ben de hep kendi kendime soruyorum, acaba bu nedenle mi genç denecek yaşta bu dünyayı terk etti. 

Bir yandan uyum için kurallar dikte ediliyor, sağlıklı yaşamı, spor yapmayı, sağlık kontrollerini haplar ihmâl edilmeyecek. Rahat ve huzura kavuşmak için yoga, pilates, meditasyon tavsiye ediliyor. Diğer yandan şaşırtıcı, takibi zor yeni bilgiler veriliyor. Hangi baharat neye yarıyor, hangi içecek zararlı, hangisi faydalı. Gelecek yılda nelere dikkat edeceğimize bir güzel karar verelim. Zira delirmeden önce çare gerek.

Temel gıda maddeler doğal olmalı, ama nereden çıktı bu şişe suları. Su kaynakların en bol olduğu ülkelerde musluktan akan su içilmiyor. Akıllı teknolojik gereçler kullanılırken, kendi aklımızı kaybettik.



                           
Bakteri üretimiyle akarsulara internet programı uygulanacakmış, bu yolla akarsu işaret verecek ve tamam sınırda, artık kimyasal madde atmayın diyecek, olmaz diye birşey kalmadı.   
                      
Yazın sitede bir komşum salatalık buzdolabında büyüdü, meğer hormonluymuş, diyor. Açıklamasını biyologlara bırakıyorum. İyi ki Almanya’da her şeyin bir uzmanı var, fakat Türkiye’de gazeteci olmak zor bir zanaat, her şeyi bilmeli, her soruya bir cevabınız hazır olmalı.

Bir kere biyotavuk yemeyince, çevre bilinçli yaşayan vatandaş kendine mobing uygular. Yemese olmazdı sanki başlar keşkeler. Altı aydan fazla ana sütü veremeyen bir ananın çekeceği vicdan azabını düşünün. Okulda başaramayan bir çocuğun ana babası yerine kendinizi koyun. Az koşturmadılar, takvimde randevusuz saat kalmamıştı. Ev ödevine yardım, yüzme, gitar ve piyano kursları. Hem çocuklara hem yetişkinlere giydirilen korset patlamaya hazırlıyor. Sonra beklentilere erişilmeyince şaşılıyor.

Bayramda çocuğundan televizyon hediye alan bir büyükannenin çekeceği ıstıraba kelimeler yetmez. Kablo, kablo CD, DVD, Radyo kullanması öyle kolay bir iş değil. Bir sorun çıkınca bütün tuşlara basıyor, bu sefer hiç içinden çıkamaz hale geliyor. Torun okulda, hafta sonunu bekleyecek nine. Zira torun saniyesinde bu işi halleder. Sekiz yaşında bilgisayar kursu var.

Başaramamak tabu, torunuma tavlada kaybetmeyi öğrettikten sonra oyunun tadına varıyoruz. Kaybetmenin önemini anlatıyorum, öyle ya kaybeden olmazsa kazanan da olmaz.
Boşuna tükenmişlik sendromu, pil bitti hastalığı çıkmadı. Bilhassa öğretmenlerde görülen bu hastalık, artık emekli ol işareti veriyor.

Öğretmenler İnisiyatifi’nde emekli meslektaşlarım bana boşuna çıkışmadı. Biz yalnız çay kahve eşliğinde sohbet etmek istiyoruz. Bizi rahat bırak! Kitap tanıtma, tartışma hele hele politika üzerine konuşma yasak, tiyatro sinema konuları bizi ilgilendirmez, evet anla artık pil bitti demekle haklılar elbette. Uyumsuzlar olmasaydı, toplum tarihinde hiç bir şey değişmez ve gelişmezdi sözü içimde sessiz kaldı.

Sevgili okurlarım, çıldırmaya delirmeye az kaldı diyorsanız, gelecek yıla aza kanaat getirerek girin. Örneğin Facebook’a günde bir bildiri koyun, aksi takdirde yağan yağmur gibi bilgilerle bir tıklamayla elde ettiğiniz arkadaşları, yine bir tıklamayla kaybedersiniz.

Hoşça kalın!


İlter Gözkaya-Holzhey                       


Bu konuda okuduğum makale:
Wirklich schade um uns, Biorama dergisi, Ekim 2015, sayı 39 sayfa 82

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.