CENNET VE CEHENNEM

ABONE OL
18:20 - 01/10/2020 18:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

CENNET VE CEHENNEM

Kısa ve öz yazma sanatını icra eden dünya şairi Nazım Hikmet iki kelimeyle çok şey anlatıyor. Varna’dan onun oğluna gönderdiği selâmı Karadeniz’e iletip, Türkiye’ye giriş yapınca hemen onun iki sözü aklıma gelir. Cennet ve aynı zamanda cehennemi barındıran bir ülke. İklim ve doğa güzelliğine, iyi insanlar ilâve edilince tarifi imkânsız bir cennet.

Dereköy’de hiç bekletmeden giriş işlemi yapan, dürüst gümrük memurları hoş geldiniz kültürü ile karşıladı.
Keşan’da ilk işim kitap almak oldu. Önder Gazetesi sahibi Feyzullah Aktan adı hemen dikkatimi çekti. Kitabın adı Domuz Dolabı, dolap çevirme art niyetli, kendisini iyi gösteren kötü insan. Domuz da eşek gibi küfür ve negatif anlamda kullanılıyor. Hayvanlar haksız ön yargı içinde muamele görüyor. Hayvanların doğada verdiği yaşam mücadelesini, insanların birbirlerine yaptığı kötülüğü mecazi anlamda insana uygulamak doğru olamaz. Bu nedenle yazımın başlığı bana bu kitap için doğru seçim gibi geldi. Feyzullah Aktan’ı Trakya’nın Cumhuriyet Gazetesi denilen Önder Gazetesi’nde yazılarından tanıyordum. 


Bulgaristan’da Varna şehrinde 1928 yılında doğup, 1935 yılında Türkiye’ye göç eder. 1944 yılında Lüleburgaz Kepirtepe Köy Enstitüsü’ne girer. Köy Enstitülerini kapatma zihniyeti ile öğretmen kıyımına uğrar. Dergi ve gazete ilgisi okulda başlamıştır. Dergi ve gazetelerde yazar, 1962 yılından beri Keşan-Önder gazetesinin sahibi ve köşe yazarıdır.


Bizim Sesimiz adlı aylık dergide çıkan yazılarından dolayı tutuklanır. Komünistlik propagandası yaptığı suçlama nedenidir. 1953 yılından 1955 yılına kadar dolap çevirme sarmalından kurtulmaya çalışır. Avukat tutacak parası olmadığı için savunmasını kendi yapar.


Yazma becerisi kara mizahı ile yazı sanatını gözler önüne seriyor. Karanlık kalan bir geçmişe bu kitapla ışık tutuyor. Haksızlık, hukukun ayaklar altına alınması zaman zaman bu ülkede hep olmuştur, diyor. 56 yıl geçtikten sonra yazması, gençlere Türkiye tarihinden kesitler verilmesi gerektiğini gösteriyor. Kurulan tuzakları ortaya çıkarıyor. 


Büyük bir sabır, koskocaman yürekle savunması yazılmasaydı avukat, hakim, savcı olacak gençlerin bir başucu kitabı eksik kalacaktı. Eline, beynine sağlık, çoğu sayfalar müsvedde olarak o zaman yazdığı notlardan. Mahkemede arşivden alınan belgelere dayanıyor. Önce bu aydınlık yuvaların kapatılması kararı, sonra eli kalem tutanlara karşı suçlama senaryosu yazılıyor.

Zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri 27 Mayıs 1960 darbesinde cezalandırılıp, Yassıada’da yargılanır. Genç aydınların umudu Köy Enstitülerin tekrar açılması mümkün olmadı. Bakanın direktifleriyle emniyette suçlama senaryosu yazanlar cezalanmadı, hatta ileriki yıllarda yüksek makamlarda devlet görevlisi oldular.

Köy Enstitülerin kurucusu Hakkı Tonguç Genel Eğitim Müdürlüğünden uzaklaştırıldı, sekiz arkadaşı ile birlikte kıyıma uğradı, kendisini bir karalama kampanyası içinde buldu.


Almanya’da hakimler gözaltında olanın suçunu ispat etmek zorundadır. Tutuklama, mahkûm etme sonradan olur. Türkiye’de benim bu kitaptan anladığıma göre birey önce sanık oluyor, sonra suçsuz olduğunu ispat etmesi gerekiyor. Belgeler karartılınca savunma çok zor gerçekleşiyor.


Yazar, gazeteci Feyzullah Aktan bu olmazı başarıyor. Yazma becerisi, kıvrak zekâsı sayesinde savunuyor. Eşi Ümmü Hanım, aynı okuldan sınıf arkadaşı ona destek oluyor. Sevginin verdiği enerjiyle ayakta kalmayı başarıyor, fakat insan ruhu kendisine bir koruma maskesi örüyor. Böylece birey geçmişte yaşadığı kötü deneyimleri unutmaya çalışıyor. Çevresindeki dostları geçmişte karanlıkta kalan tarihe ışık tutmanın tam zamanı olduğunu hatırlatıyor. 

Hakkında suçlama delili olarak Köyleri Kalkındırma Derneği adıyla hayalî bir dernek kuruluyor. Derneğe üye kaydedilenlerin çoğu aydın, eli kalem tutan Köy Enstitüsü mezunlarından hazırlanan bir üyelik listesi. Yine düzmece Rus Büyük Elçiliği’ne yazılan bir mektupta Komünizm propagandası için para yardımı isteniyor. Mektup gönderilmek amacı ile değil, delil olarak dosyaya koymak için yazılıyor.


Aynı karalama, iftira ile tutuklananlara tanıdık senaryolar, savunmada yer alıyor. Kötü insanlar maddi ve mevki çıkarları için suçsuz aydın insanların hayatını cehenneme çeviriyor. Anılarında unutulmayacak kötülüklerin ağırlığını taşıyor.


Halkın diğer bir kısmı çevresine cenneti kurmuş, dom dom kurşunu, ben sevdim eller aldı, diyerek türkü söyleyip oyun havasında dans ediyor. Bir düğünde otelde müziğin susmasını bekledik, sonra uyuyabildik. Kim bilir kaç genç ve çocuk o salondaydı, kulakları bir daha tedavi edilmeyecek kadar hasar gördü.


Yurtdışı Türklerine verilen seçim hakkı çok önemli bir gelişmedir. Öğrendikleri demokrasi ilkesini uygulamak isteyen, çaba gösteren yurtseverlere yardım edebilir. Bu ülke İsmet İnönü’nün şu sözüne uyan insanların varlığı ile ayakta kalabilmiştir:


“Bu ülkenin yurtsever insanları, en az kötü insanları kadar cesaretli olmalıdır.”


Sevgili okurlarım, Köy Enstitülerinin kapanış öyküsü, usta bir kalem ve özgüvenle yazılmış bu kitabı haksız suçlanmalara karşı olan herkes okumalı, ama hâkim, avukat ve savcı olacak gençler mutlaka okumalıdır.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                           

İlhâm aldığım, tavsiye kitap:
Feyzullah Aktan, Domuz Dolabı,
Ceren Yayıncılık, Edirne, 2012
ISBN: 978-605-5553-19-7
      .

                                                           

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.