ÇAĞDAŞ KÜLTÜRDEN HABERSİZ TÜRK TOPLUMU…

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Uluslararası Milano 15. Modern çağdaş Kültür ve Sanat Fuarı (Mi-Art) İtalya’nın Milano şehrinde yapıldı. Geçen yılki fuarda da davetli olarak bulunmuştum ve fuarda bir tek Türk sanatçısını görememekten büyük üzüntü duymuştum. Mi-Art yöneticisi Alessandro cappello ile yaptığım görüşmede,”Siz Türk’ler nedense bu önemli kültürel etkinliğe ilgi göstermiyorsunuz, oysa ben burada her yıl yaptığımız bu önemli fuarda, çok sayıda Türk sanatçı da görmek isterdim, şimdi Avrupa’daki Türk toplumu kültürel değişimde nasıl merak ediyorum”diye konuştuğunda, özellikle Almanya’da Türk toplumunun içinde bulunduğu kültürel tıkanmayı düşündüm. Şimdi 50 yıldır kendilerine Türk toplumunu temsil yetkisi verenlerin, toplumu nereye getirdiklerini ve sonra da bu tıkanmadan nasıl kurtarabiliriz diye arayışlar içinde bile olmamalarına anlam veremiyorum. Varsa yoksa bir daha kaybetmemek için saplanıp kaldıkları koltuklardan kopmamak ve kendilerine tanıdıkları imtiyazlı kimlikler ve bilgi birikiminden yoksun kişilerin yönetimi teslim almaları. Kültürel değişim içinde olmayan bir toplum yaratmak, Karl Marx mantığıyla toplumu duyguyla işlemenin en kolay yolu değil mi? Buna zaten Türk toplumu çok kolay inanıyor, bir zamanlar Almanya’da yeşil sermayenin içinde kaybolan nice emekler ve gözyaşı olmadı mı? Başbakan bile, feryat eden bir gurbetçiye ”Verirken bana mı sordun”diyecek kadar inanılmaz bir söz etmedi mi. Kendi Büyükelçisini bile toplumun önünde azarlayan bir başbakandan başka nasıl bir açıklama gelebilirdi.

Bu gün dünyada inançlarına bağlı. Türk toplumu kadar başka bir ülke var mı acaba? Peki, bunca yıl, biz hala çağdaş bir ülkede yaşamanın neden farkında değiliz? Hala cami yapmaktan başka düşündüğümüz bir gerçek var mı? Türk toplumu burada zaten inançlarına göre dini vecibelerini yerine getiriyor, buna da hiç kimsenin bir tepkisi yok olamazda. İnanç özgürlüğü her ülkede baskı altında değildir, ama siz bunu toplumu germek adına, farklı noktalara çekerseniz, işte sıkıntı burada başlar. Bana göre de hala bilgi birikimi olmayan, eğitimli olmayan din adamlarının gelmesiyle din tacirliğinden başka yapılan bir gerçek çıkmıyor ortaya. Asıl çağdaş eğitim ve kültürel değişim din etkileşiminden bile gerilerde kalıyor. Biz hala yaşadığımız ülkede, yani Batı’nın çağdaş kültürel değişim anlayışından çok gerilerde kalıyoruz, buda birilerinin işine geliyor. Şimdi mübarek ramazan ayının gelmesiyle bu faaliyetlerin daha da artacağını düşünüyorum. Birde keşke Din-Siyaset ilişkisini kullanmasak.

Almanya’da Türk toplumu kültürel değişim sürecinden artık çok geride kaldı. İkinci kuşaktan sonra okuma alışkanlığının verdiği süreklilik iyi güzelde, hala bana gelen yazılarda. Yüksek tahsilini tamamladığı halde iş bulamamanın getirdiği sıkıntıları anlatanların sayıları hayli fazla. Yada elinde diploması bir dönerci de ya da cafe de çalışmak zorunda kalan Türk gençleri var. İşte kendilerine Türk Toplumunu temsil yetkisi tanıyanlar dernekler ve değerli yöneticileri, zaman zaman çıkıp medyada güzel resimler vermekten haz duyanlar, ayda bir yaptıklarını gösteri haline getirenler, içi boş anlamsız mistik serüvenlerle acaba bu gerçeğin farkındalar mı? Milano’da bunları düşündüm kaldığım süre içinde. İngiltere, Almanya, İsviçre, Fransa, İspanya, Hollanda’dan gelen çok sayıdaki sanat adamıyla yaptığım görüşmelerde, bana sorulan soru”Türkiye neden burada değil”Almanya var ama çok sayıda Türk toplumunun yaşadığı Almanya’dan Türk dernekleri ya da temsilcileri yok. Çünkü onlar çok önemli projeler içindeler. Yıllardır bu projeler hep gündemde ama nedense hala hayata geçirilmiyor, ama Türk toplumu kültürel yapılanmadan gittikçe çok gerilerde kalıyor, bu gerçeğin kimse farkında değil.

Almanca’ya milli koruma Türkçe’ye ana dil tıkanmışlığı getiriliyor. Angela Merkel Türkiye’de bir Alman üniversitesinin kurulmasında hoşgörülü, ama Almany’da bir Türk lisesinin açılmasına kararsız kalıyor. Almanya’da bir Türk lisesinin gerekliliği var mı bu elbette tartışılır, ancak burada asıl olan maksat ve niyet, işte hala bunun farkında değiliz. Batı’nın iki yüzü burada kendini ortaya çıkarıyor. Almanya’da 3. milyon Türk yaşıyor, mutsuz bir Türk toplumu oluşmuş durumda.”Yurtdışı Türkler Başkanlığı” kuruldu ama hala nasıl bir çalışma içinde bunu da görmüş değilim. Demokratik açılımda yurtdışındaki Türk’lerle ilgili nasıl bir yapılanma var buda belli değil. Bir zamanlar fırsatlar ülkesi olan Almanya’dan, şimdi gerisin geriye göç mü başlayacak, ya da gelecekteki karanlığın içinde nasıl bir ışık arayacaklar Türkler bunu da bilmiyorlar. Gelecek bana göre çok zor geçecek, her geçen gün kendi içinde tıkanmaya başlayan Almanya’da, bu süreçten en fazla Türk toplumu etkilenecektir.

Almanya’da faaliyet gösteren bir dernekten bahsedeceğim.(adı bende saklı) yaptığım bir araştırmada bilgi ağından faydalanmak istemiştim, bir hafta boyunca her sabah akşam saatine kadar zaman zaman telefonla bilgi almak için aradım, ne yazı ki bir tek kişi telefona çıkıpta cevap vermedi. Bir yıl boyunca çok önemli çalışmalar yaptılar, önemli projeleri hayata geçirdiler, elbette çok yoruldular ve tatilde hakları olsa gerek. Ama hadi tatil hakkınızda, burada siz Türk Toplumu adına temsil yetkisini kendinizde bulduğunuz bir kurumda, bari telefona bir mesaj bandı koyamaz mısınız? Sizi tatile gidecek gücü olmayan bir vatandaşın, bir başka konuda bilgi edinmesi adına araması adına. Yıllarca ne yaptığı belli olmayan, sadece bunun kâğıt üzerinde kalmasını sağlayarak dosyalayanlara, onursal başkanlığı bile hangi kriterlere göre vermeyi açıklayamanlar değil mi, bu toplumu burada yıllardır kendi kültürel değerlerinin yanında. Batı’nın çağdaş Kültürel değerleriyle buluşturamayanlar bunlar değil mi?

Almanya şimdi başta İsviçre’de hesabı olan Türk’lere ulaşmayı başardı. Orada hesap açtıran Türk’lerin bilgilerinin toplandığı (CD)’yi satın aldı. Ve yakında Almanya’dan sosyal yardım alan, işsizlik parası alan, ya da bana yardım etmek zorunda mantığıyla hareket ederek umursamayanlar ve diğer yardımları alan Türkler ile ilgili takiplerde başlayacak, belki de başladı bile! Bundan böyle Almanya’da yaşamak kolay olmayacak derim. Bari bunca sıkıntıların yaşanası dönemlerde, kendi kültürel manevi değerlerimizin yanında, okuyan aydın bilinçli çağdaş kültürlü bir Türk toplumu olmanın önemini unutmasak. Asıl önemlisi de, içimizde beslediğimiz paylaşımı sevgiyi dostluğu kemiren kurdun büyümesine izin vermeden bunu yapabilmeliyiz.

Bu vesileyle herkesin, bir dostluk sevgi ve hoşgörünün paylaşımı olan, Ramazan ayını kutlar hayırlar getirmesini dilerim.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.