ÇAĞDAŞ BİLİM VE İNANÇ SİYASETİ

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Çağdaşlık ilimdir, Kültürdür, sanattır, eğitimdir. Kültüre hakim olan kurumlar da bu sorumlulukta çağdaş kavramları yerinde bırakmalılar ve bu değerleri sahiplenerek toplumla buluşturmalılar. Ülkemizde ne yazık ki şu anda yansıtılanlara baktığımızda çok acı bir tabloyla karşı karşıyayız.”Sanatın içine tükürürüm” diyen bir anlayıştan bu değişimi beklemek beyhude bana göre. Operadan, tiyatrodan, klasik müzikten, çağdaş kültürün tüm değerlerinden rahatsızlık duymak, ülkenin uluslararası saygınlığına ne derece zarar verdikleri ortada. Tiyatro seyrederken sanatçıya saygı göstermemek, şaplatarak sakız çiğnemek, sanata ve sanatçıya bir saygısızlık dışında, sanatın tüm değişimlerine bir saygısızlık değil midir? Sanatın evrensel değerlerdeki yansımasından rahatsızlık duymak değil midir? Sanatın kırsal kültür sendromunda kalmasını istemek, sanata yapılacak en büyük kötülük.

ASIL UCUBE NEREDE YANSITILIYOR ACABA?
İnsanlık anıtına ”UCUBE” diyenler, asıl ucubenin nerede yansıtıldığını bilmiyorlar mı acaba? Tüm dünya bunu görmüyor mu dersiniz? İnsanlık anıtından rahatsızlık duymak, bu nasıl bir anlayışın öfkenin kin ve ihtirasın yansımasıdır acaba? Dünyanın seyrettiği bir ülke Türkiye, ama Batı bizi nasıl seyrediyor bu başkalarının umurunda değil.”Evrensel çok sesli sanat müziğini, opera ve baleyi ülkenin her yerinde tanıtmayı ve sevdirmeyi amaçlayan Devlet Opera ve Balesi bu güne kadar sanatseverlere dünya repertuarından ve çağdaş Türk bestecilerinden örnekler sunarak misyonunu devam ettirmeye çalışmaktadır üstelik onca sıkıntılar içinde. Ama şimdi hala İstanbul (AKM) nin bile neden faaliyette olmadığı sorgulanamıyorsa, çağdaş kültürün bu önemli değerlerini biz neredeyse kapatmaya çalışıyoruz işte çelişki burada. Türk Edebiyatının sanat ve kültürünün batı ile neden hala paylaşılmadığını kimse açıklamak istemiyor.

Alman filozof Friedrich Nietzsch ”Cahil bir toplum, özgür bırakılsa dahi, hiçbir zaman özgür seçim yapamadığı gibi özgürce düşünemez. Cahil bir toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen birine hangi kitabı okuduğunu, yada hangi sanatı takip ettiğini sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir toplum yaratanların, şimdi asıl çağdaş kültürel değerlerin yanında, kendi tiyatrolarını kurarak topluma gösterdikleri bir dönemde Türkiye’de çağdaş sanattan, kültürden, bahsetmek bana acı vermektedir. Albert Einstein ”Evrende iki şey sonsuzdur der birisi atmosfer diğeri ise aptallık, birincisinden çok emin değilim ama ikincisinden çok eminim”.Einstein’ın dediği gibi aptal bir toplum yaratmanın bazılarının işini kolaylaştırdığı ortada, hala neye ve kime oy verdiğini bile bilmiyorlar, bumu Allah aşkına sizin halkın verdiği dediğiniz yetki ve değerler.

AKIL VE BİLİMİ YOK ETMEK
Atatürk ”Benim mirasım akıl ve bilimdir”derken, şimdi bu değerlerden rahatsızlık duyanların, akıl ve bilimin karşısında inanç siyasetini getirip koydular. Hukuk ve yasa düşüncesi, akılcı değilse, kurumsal yapılar, çağdaş bilimi ve bilimsel düşünceyi desteklemez. Mesela din öğretimi, anayasal bir zorunluluksa, öncelikle düşünceyi özgürleştiremezsiniz. Yüzlerce TV kanalı var, her gün saatlerce TV başında mistik diziler seyrederek harcanan zamanın bilim ve akılla yan yana olduğu nerde görülmüştür.75 milyon Türkiye’de 1600 civarında kütüphane var,82 milyonluk Almanya’da 16 binden fazla kütüphanenin olması, sadece Almanya ile aramızdaki uçurumun biz hala farkında değiliz. Almanya’da bakıyorum kaç kitapevi var? Kaç kişi kitap okuyor bunun bile farkında değiliz. Durmadan cami açıyoruz elbette din saygınlığına sözüm yok, birazda kütüphane açmak insanların okuma alışkanlığını görmek bana göre Batı ile çağdaş değerlerde buluşmak değil midir? Peki, her zaman yazar söylerim, kendilerinde Türk toplumunu temsil yetkisinde görenler bu değerler adına bu güne kadar ne yaptılar? Herkes kendi imtiyazlılıklarını düşünüyor, toplumun çağdaş kültürle buluşması, akıl ve bilimle buluşması onlar için önemli değil. Şimdi Türkiye’de yaşanan tıkanma, İslam’ın uygarlık kurumu olan ”BİLİM”in öncülüğünü yok saymaktır. Dinsel düşünce, bilimsel düşünceyi egemenliği altına aldığından düşünce özgürleşemiyor. Özgürleşemeyen düşünce de, akıl ve bilim kendini gösteremiyor, işte bu şimdiki siyasal sisteme hakim olanların işine geliyor. Türkiye bu acı gerçeği daha çok yaşayacak sanıyorum. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.