BİR BAŞKONSOLSA AÇIK MEKTUP

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya’nın bir büyük kentinin Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu, en büyük bayramımız olan CUMHURİYET BAYRAMI’nın 89. Yıldönümü kutlamalarına beni ve – adları bende saklı- Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı arkadaşlarımı çağırmadı. Bunu kendisinden önceki meslektaşı da yapmıştı. Listeden çıkarılışımızın nedenini araştırdığımda duyduklarıma inanamadım.

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olan birinin kenti ziyaret ettiği günlerde öğretmenlerin tutumunun kendisinin karizmasını çizdiğini, olası büyükelçilik atanmasının öğretmenlerin bu tutumları yüzünden zarar gördüğünü, belki de, tam da bu yüzden, büyükelçilik görevinin, hayalinin demeyelim hadi, hiç gerçekleşemeyeceğini söylüyormuş orada burada.

Sayın Başkonsolos;

Kendi adıma diyorum ki: ”Mededi Hoca Efendilerden bekleyenlerin adımı çağrı listelerinden çıkarmaları onurdur benim için. Bu açık, net ve anlaşılır tavrınız asla bir ceza değildir o nedenle.”

Ben bunu torunlarıma ancak övünerek analtırım, dövünerek değil!

Neden mi?

Şundan:

Ulusçuluğu (milliyetçiliği); sınırlarötesi bir amaç olarak gözetmeyen, ırkçılığı kesinlikle yadsıyan çoğulcu bir düşünce olarak benimsediğim, aynı topraklar üstünde, benzer koşulları paylaşan insanların dışarıya karşı korunma ve dayanışma gereksinimlerini karşılayan bir düşünce olarak anladığım için Kemalistim.

Egemenlik ulusunsa; ülkenin kimler tarafından, hangi kurum ve kurallarla yönetileceğinin de ulus tarafından belirlenmesine inandığım, devletin ülkemiz halkının devleti olduğuna inandığım için Kemalistim.

Ayrıcalıkları olmayan toplum kesitlerinin tümünü halkımız olarak tanıdığım için Kemalistim.

Koşullara koşut olarak; salt kurumların değil, düşüncelerin de değişmesinin gerekliliğini bildiğim, dünya görüşüm sürekli devrimcilik olduğu için Kemalistim.

Ekonomide devletin görevinin doğrudan yatırımcılık olduğu kadar, özel girişimleri de desteklemek, düzenlemek ve denetlemek olduğuna inandığım için Kemalistim.

Bir çağdaşlaşma ve aydınlanma ideolojisi olan Kemalizm açısından laikliğin demokrasi anlamındaki cumhuriyetçiliğin, ulusçuluğun, devrimciliğin ve halkçılığın olmazsa olmaz koşulu olduğuna inandığım için Kemalistim.

Osmanlı İmparatorluğu içinde dili ve tarihi unutturulmuş, kendine güvenini yitirmiş bir halktan çağdaş, başı dik, kendisiyle gurur duyan bir ulus yaratan o büyük kurtarıcı ve kurucuya bilinçli bir biçimde bağlandığım için Kemalistim.

İzinde değilim. Yolundayım.
O yolda yönüm çağdaşlığa ve aydınlığa doğrudur.

Ne hurafelere inanrım, ne tekkelere, ne cemaatlere…

Yaşamın en gerçek yol göstericisinin bilim olduğunu O öğretti bana.

Hoca Efendilerden medet ummam.

Onun yolu beni tam bağımsızlığa götürecek olan yoldur. Hiçbir alanda bağımlılığı kabul etmem. Çünkü; herhangibir alanda bağımlı olmanın tam bağımsız olmamak olduğunu da O öğretti bana.
Yurt savunması söz konusu değilse eğer; savaşın cinayet olduğuna inanırım.

İlkem; ”YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ”tır.

Ulususal sınırlarımızın dışında asla gözüm yoktur. Ulusal sınırlarımız içinde kalan topraklar bizimdir ve bütündür. Bir karışını, kimseye, ne nedenle olursa olsun vermem, verdirmem.

Bunu geçmişte deneyenlere verdiğimiz vatan ve ulus sevgisi dersini bugün denemeye kalkanlara da vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın!

Özgürlüklere sınır koymamaya evet!

Vatanın bölünmez bütünlüğüne dönük her türlü düşünce ve eyleme hayır!

Yurttaşlarımız arasında din, mezhep, dil, etnik köken, renk ayırımı yapmam.

Bu vatan hepimize yeter.

Demokrasinin yasama, yürütme ve yargı güçlerine güvenirim. Onlar arasındaki denge ve dengeyi bozacak girişim ve uygulamardan uzak durmak demokrasinin en önde gelen, tartışılmaz kuralıdır. Dengeyi bozacak her girişim ve eylem, geçmişte olduğu gibi gelecekte de karşısında bizi bulacaktır.

O; bana gereksinim duyacağım gücün nerede olduğunu da söylemedi mi?

İşimizi ne birleşik bir takım devletlere, ne de kimi birliklere bırakırız biz.

Birinci görevimin bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi sonsuza değin savunmak ve korumak olduğunun bilincindeyim.

Siz beni konsolosluğun etkinliğine çağırsanız da, çağırmassanız da…

Benim gibi kemalistleri bu tutumunuzla eğip bükeceğinize inanıyorsanız eğer; büyük bir yanılgıdır bu.

Ondan kaçarak, bilmem hangi ada devletinin emirinin yanında duranlardan olmayız biz.

Birinci görevimizin ne olduğunu söyledim yukarıda.

Bilmem analatabildim mi?

Biata devam edin siz! Umudunuzu yitirmeyin! Bakarsınız, büyükelçi de olmuşsunuz!

Ha gayret…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.