ADINI KOYAMADIĞIMIZ DEMOKRASİ

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hala adını bilmediği yada nasıl bir demokrasi ile yönetildiğinden haberi olmayanların yaşadığı bir ülke Türkiye. Bunun adına özde ve dolaysız bir demokrasi diyememenin sıkıntılarını yaşıyor bu toplum. Batı’dan hızla uzaklaşan ve Ortadoğu’nun kabile demokrasisine alıştırılmaya çalışılan bir siyaset anlayışı, bununda sıkıntılarını şimdiden yaşıyor Türkiye. Açılım masalına odaklanmışken sonradan tıkanan sistemde,her zorda kalmışlığın yanında (CIA) örneği senaryolar üreterek başarısızlığa bir kılıf aramakta usta olmak,tıpkı ”Lafonten’den masallar”açılımına dönüşmüş bir demokrasi adımı acaba ?diye sormadan edemiyor insan kendine.
Düşünen yazan üreten,gazetecilerin bilim adamlarının,aydınların bir gecede içeri alındığı bir ülkede özde bir demokrasiden nasıl söz edebilirsiniz? Açılım masalında sanat neden yok? Sanat kanunları yapanların her zaman önlerinde olmaya devam ederse,bundan rahatsızlık duyarlar sisteme ha kim olanlar. Kültür ve sanat aydınlığın çağdaşlaşmanın ve dolaysız özde bir demokrasinin yaşanır olmasının özüdür,işte bunu istemeyen. Ilımlı bir İslam cumhuriyetine doğru ülkeyi götürmeye çalışanların yapmaya çalıştıkları değişim budur. Tanrı kendine yakın bulduğu akıllı insanları seçer sevgisini vermek adına,ama kendi sistem anlayışlarını yaymaya çalışanlarda,aptal insanlardan seçerler kendilerine yakın olanları (Karl Marx) mantığında olduğu gibi”Din duyguların her türlü biçimde kullanıldığı en etkin yol budur”
Şimdi toplum neyi nasıl kavrayacak,nasıl anlayacak görecek yada bakacak, bir çarkın içine tıkanmış kalmış bir toplum olmanın sıkıntılarını yaşıyor olmak asıl tehlike bu değil mi?Türkiye nasıl bir demokrasiyi yaşıyor dersiniz?adı olmayan yada koyulamayan bir demokrasi. Korku toplumu olmak,ama buna yavaş yavaş alışmaya çalışan bit toplum. Fransa’da kendi kanunlarını koyan adına kendi adını veren 14 Luti ”Kanun benim”,yada 40 yıl öncesinde tüm İslam alemine hakim olmak isteyen Cemal Apdulnasır olmak hayalimi bu demokrasinin adı dersiniz?.

Kendi medyasını kurmak,kendini duygularını elinde tutarak yönetmeye çalıştığı topluma karşı farklı göstermek, bütün bunlara karşılık gerçeklerin yansıtılmasından rahatsızlık duymak, bir ülkede Hükümetler kendi medyasını yaratmaya çalıştığı anda sistem kaybolur,toplumun gerçekleri görmesi değil,asıl acı olansa gittikçe felakete giden bir sistemin içinde kalacak olan bir gerçeği bile bulamamanın sıkıntılarını yaşıyor olmakta ,önümüzdeki tıkanmanın yansımalarıdır.
Başbakan ”Bu ülkede yaşayan herkes haddini bilecek”demişti.Bir başbakana yakışmayan talihsiz bir açıklama desek kızar mı acaba? Bazen yazmaktan bile korkuyorum,ama düşüncelerimden ve gerçekleri yazmaktan dolayı bu ülkede bir korku sendromu yaşıyor olmak,nasıl bir sistemin içinde olduğumuzu anlatmıyor mu dersiniz? Buna korku toplumu demek doğru olmaz mı?Günlerdir Tekel işçilerinin yaşadıkları bir dram var ortada ve siz buna ”Merhamet gösterisi diyorsunuz”orada açlıktan soğuktan donanların hak arayışlarını nasıl göremezsiniz? Başbakanın ağzından çıkacak bir söz değiştirecek hayatlarını tek adam olmanın sorumluluğu.

Atatürk adeta unutturulmaya çalışılıyor,çağdaşlığın laik anlayışın özde bir demokrasi hayalinin asla gerçekleşmemesi,ve asıl olanda Cumhuriyetten koparılmış bir toplum yaratmak işte istenen bu açılım masalında bunlar yok.Batı’nın çağdaş kültür ve sanat anlayışından uzakta bir Türkiye,Atatürk ”Benim mirasım akıl ve bilim”derken açılımda bunlardan eser yok. Bana gerçekleri anlatmayan,yada yapmak istediklerini paylaşmayan,ama bağırarak korkutan bir Başbakan resminden rahatsızlık duymak suç sayılır mı acaba? Tüm laik çağdaş kurumlar yıpratılmak isteniyor yıpratıldı da,sadece her şeye kızan bağıran bir Başbakan,ama konuşamayan bir meclis,suskun liderler topluluğu, imtiyazlı kimliklerini düşünenlerin toplandıkları bir meclis,halktan uzakta olanların yeri.suskun etkin olmayan üretemeyen ve korkan bir muhalefet yapısı ,işte Türkiye’nin yaşadığı demokrasi bu ,özde dolaysız bir demokrasiden uzaklaştırılmış .sözde bir sistem ,adı da ”Ilımlı İslam model demokrasisi” adını böyle koydular alışmak zorundayız, Başbakan’ın ”alıştıra alıştıra ,sindire sindire geliyoruz” dediği gibi,ama her şeye rağmen bana göre adını koyamadığımız demokrasi,yada koymaya izin vermedikleri demokrasi.

Çok zor bir dönemden geçiyor Türkiye,siyasal tıkanmanın tamda ortasında kalmış,sürekli değişen gündem senaryoları,inadına cumhuriyeti yok saymak değiştirmek çabası,kurumlar arası her türlü çağdaş paylaşımdan uzak bir Türkiye,üstelikte 2010 kültür kaynaşımına ev sahipliği yaptığımız dönemde sanatın kültürün dünya ile buluşmasını sağlamak adına yapılan değişimin çalışmaların toplumla paylaşılmasındaki durgunluk,ülke değişiyor diyenlerin aksine hala sağlanamayan uluslararası saygınlığımız.Bilim-din düşmanlığı,yalakalık ve dalkavukluk siyasetine akan bir düşünce anlayışı.Türkiye bu tıkanmayı hak etmiyor,v e hala adını koyamadığımız bu açılımda olmayan özde bir demokrasinin nerede kaldığı.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.