4+4+4=12 ETMEZ

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP’li beş vekil, zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılması amacıyla 222 sayılı temel eğitim yasasının değiştirilmesi için TBMM’ye bir yasa tasarısı verdiler. Sekiz yılık eğitim, on iki yıla çıkarılıyor sanılabilir. Bu nedenle de ilk bakışta ileri bir adım olarak görünse de böyle değil.
1997’de zorunlu eğitim beş yıldan sekiz yıla çıkarıldığında ülkemizde öğrenim düzeyi, dört yılın altındayken bugün altının üzerine çıkmışsa bu, kesintisiz eğitimin getirisidir. Özellikle kız çocuklarında okullaşma oranının olağanüstü bir yükseliş göstermesi ilgi çekicidir. Sekiz yıllık zorunlu eğitimle birlikte imam hatiplerde belirgin bir öğrenci azalmasını görmek olanaklı. İşte, bütün sorun da buradan kaynaklanmakta. Özellikle sekizinci sınıftan sonra kız çocuklarını türbana sokmak, onların yaşamlarına müdahale etmek zorlaşmakta. Türbanı kullanarak iktidara yürüyen bir partinin bu silahı elinden bırakması düşünülemez. Dini eğitim vurgusu halkın kulağına hoş gelmekte. Bu konuda sağlıklı seçeneklerin sunulamaması, çağdaş eğitim modellerinin açık yüreklilikle savunulamaması iktidarın önünü açmakta. Her konuda olduğu gibi bu konuda da popülist söylem, gerçeği gözlerden kaçırıyor.

Başta RTE olmak üzere, AKP yöneticileriyle yandaş medya “Halk, çocuklarına dini eğitim aldırmak istiyor.” diyerek popülizmi doruğa çıkarıyorlar. Eğiteceğiniz kişiye “Nasıl bir eğitim istiyorsunuz?” diye sormak ne kadar doğru? “Ruanda’da yaşayan Tutsilere nasıl bir eğitim istiyorsunuz?” diye sorsak ne yanıt alırız? Şüphesiz ki Tutsiler, milyonlarca insanı katleden iktidardaki Hutulardan intikamlarını alabilecekleri bir silahlı eğitim isteyecekler. Bu isteğe göre eğitim verilmesi gerçekçi, doğru ve insanca mıdır?
Dünyanın hangi ileri ülkesinde eğitim toplumun isteğine göre verilir? Eğitim, toplumun gereksinmelerine göre belirlenmeli; ülkenin geleceği dikkate alınmalı. Galile, Newton, Edison, Vinci, Pastör, Arşimet, Hazerfen, İbn-i Sina, Hayyam, Uluğ Bey… Bu kişiler, yaşadıkları dönemlerde halk tarafından desteklendi mi? Yoksa binlerce bilim adamı engizisyonlarda yargılanıp softaların kışkırtmalarıyla mı karşılaştılar? Dünyadaki tüm toplumsal sıçrayışlar, ilerlemeler devrimlerle olmuştur. Çağdaş eğitimi doğuran da devrimlerdir. Tüm dünyanın devrimci ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de eğitim sistemi Atatürk öncülüğünde Cumhuriyet Devrimiyle belirlendi. Türk eğitim sistemi, devrimci bir ruhla akıl ve bilime dayanmıştır. Bu durum, ülkemizde hızlı bir aydınlanma sürecinin yaşanmasına neden olmuş, Ortaçağ’ın karanlığını ülkemiz semalarından dağıtmıştır. Ne yazık ki Atlantik rüzgârlarıyla gelen kara bulutlar son yıllarda ülkemizin aydınlık ufuklarını kaplamak istemekte.
Hiç sözü eğip bükmeye gerek yok. İşin aslı şudur ki, bilimsel eğitimin yerine dinsel eğitimi yerleştirme çabasıdır bu. Nasıl mı?
Bugün bir öğrenci, on dört yaşında ilköğretim okulunu bitirmekte. Yani ergenlik çağına gelmiş oluyor bu öğrenciler. Ergenlikten sonra ezber yetenekleri azaldığından hafız yetiştirmek zorlaşmakta. Bu nedenle hafız yetiştirmek için gerekli dönem, ergenlik öncesidir. İlkokulun dört yıl yapılmasının, okula başlama yaşının da beş yaşa düşürülmesinin nedeni budur. İkinci amaç ise imam hatiplerin orta kısımlarının yeniden açılmak istenmesidir. Böylece eğitimimiz, 1997’nin gerisine götürülmekte. İlk dört yıl, temel bir eğitimin verilmesi için uygun değil. Çünkü beş yaşında okula başlayacak çocuklar, birçok sorunla, zorlukla karşılaşacaklar.
İkinci dört yıl ise geçmişin ortaokulları. Eğitim içeriği şimdilik belli değil. İmam hatiplerin meslek okulu sayılması ülkemizdeki mesleki eğitimi yok etmekte. Çünkü meslek okullarının geleceği konuşulurken hep imam hatipler üzerinden hareket edildiğinden konunun esası görülmemekte.
Fen ve Anadolu liseleri; dökülen, bozulan eğitim sistemimiz içinde ideal bir eğitim vermeseler de iyi sayılabilecek bir düzeydeler. Diğer liseleri iyileştirmek yerine, bu okullarımızı onların düzeyine indirmek istemekte iktidar. Tüm liselerin alelacele Anadolu Lisesi yapılmasının amacı da bu olsa gerek. Öğretmen, araç ve gereçle desteklenmiş imam hatipleri böylece yurttaşlar nezdinde çekim merkezi yapmasıdır asıl amaç.
4+4+4, on iki yıllık bir zorunlu eğitimmiş gibi görünse de gerçekte içerik olarak 1997 öncesi beş yıllık eğitime denk gelmekte. İçeriği boşaltılmış, ulusal ve bilimsel nitelikleri yok edilmiş bir eğitim sistemi yüz on iki yıl olsa ne olur?
Eğitim sistemindeki değişikliklerin 28 Şubat tartışmalarının tırmandığı bir zamanda gündeme gelmesi rastlantı değil. Önce 28 Şubat aleyhine müthiş bir karalama kampanyası yapıldı. İktidarıyla muhalefetiyle desteklendi bu kampanya. Ardından sekiz yıllık zorunlu eğitime dört bir yandan saldırıldı. Böylece ortam uygun hale getirildi. Ülkenin geleceği, 28 Şubat tartışmalarıyla karartıldı. Bir de Suriye konusunu kamuoyundan sakladılar tabi ki. Son günlerde sıklaşan diplomasi gözlerden kaçtı.
Eğitim; bilimsel, ulusal, laik, çağdaş mı olacak; yoksa dine dayalı mı? İşte bütün sorun bu.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.