14. LUİ KANUN BENİM ANAYASASI…

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Fransa’dan Dünyaya çok şey yansıdı bu güne kadar. Modernizmi dünyaya hediye eden Fransa. Bilimsel sanatı kültürü çağdaşlığı dünyaya hediye eden Fransa. Ama öyle bir unutulmaz dönem var ki, adı da 14. Lui dönemi, yani ”KANUN BENİM, TEK ADAM BENİM” dönemi. İşte şimdi Türkiye’de böyle bir çarkın içine doğru sürüklenmeye başladı bile.

Dünya’ya çağdaşlığı hediye eden o Fransa, ülkesinin unutulmaz kadın kahramanlarından Jean Darc’ı bile diri diri ateşte yakmaktan geri kalmadı. Dünya dönüyor diyen Galileo, idama giderken ağlayan karısına dönüp,”Ağlama ben doğruları söyledim, ya birde onlar haklı olsalardı işte bu beni üzerdi”sözleri hala unutulmadı ve sonunda idam edildi. Dünyanın saygın bilim adamlarından Thomas Edword Lawrence. Fransa’da sistemi elinde tutanlara, siz Fransa’yı yok ediyorsunuz felakete sürüklüyorsunuz, yaptıklarınız Fransa’da bilimi yok ediyor dediği için idam edildi. En yakın arkadaşı bilim adamı Avril Lavrange’ye dönüp,”benim başımı gövdemden ayıracaklar, gözlerime iyi bak, gözlerim iki kere kırpıyorsa, ben hala bilimi aydınlığı çağdaşlığı düşünüyorum demektir”.O Fransa Tüm dünyaya yansıttığı çağdaş değişim dönemini yok edip, yerine tüm bu değerlerin karşısında olduğu bir rejimi yerleştirmek adına bunları yapıyordu.
Yani 14’Lui ”Kanun Benim”Şimdide Türkiye’de bu değişimi yaşamaya alışmalı bence, zira artık bu çarkın içinde tıkanıp kalmaktan bir türlü kurtulamayacağı uzun bir yola doğru yürümeye başladı bile. Bu uzun yolda, bu dönülmez yolda, Atatürk ve devrimleri olmayacak, cumhuriyetin değerleri olmayacak, laiklik ve çağdaşlık anlayışı olmayacak, bilim ve sanat olmayacak, çağdaş Üniversiteler olmayacak, düşünen yazan bilim adamları yazarlar olmayacak, peki ne olacak? Söylemeye gerek var mı acaba. Tek adam anayasasında ne varsa onları yaşayacak bu ülke, yani dün söylediklerini unutan, özeleştiride bile bulunamayanların sisteme hâkim oldukları bir ülke resmini yaşayacak, şu ana kadarda bunda başarılı olmadılar mı? Sen değil miydin ”Artık laik değil ümmetçilik anlayışı hakim olacak, sindire sindire geleceğiz”diyen. Ve ”Artık bu ülkede Cumhuriyet’in değeri anlamı kalmadı kalmayacak”diyen. Şimdi bu tüyler ürperten sözleri edenlerden biri Başbakan, diğeri de Cumhurbaşkanı, ne hazindir ki şimdi korktukları bu cumhuriyetin daha açıkçası Atatürk devrimlerinin silinmesini unutulmasını birlikte hazırlanan senaryolarla hayata geçirmeyi başarıyorlar. Amaçları da buydu aslında, ama her şeye rağmen bunun o kadar kolay olamayacağını da biliyorlardı. Şimdi tek adam anayasasıyla bu amaçlarına biraz daha yaklaşmak istiyorlar. Tüm sisteme hakim olmak.(RTE)anayasası istedikleri bu, sonrasında daha çok bağıran, her şeye öfkelenen ve intikam almaya çalıştıkları cumhuriyete artık güle güle diyen, benim gibi düşünürsen bu ülkede yaşama şansın var, yoksa ”Bertaraf olursun”diye kendi toplumunu tehdit eden bir Başbakan ve ona sınırsız yetkiler getiren bir anayasa. Türkiye’nin tehlikelerle dolu yolculuğunun adı.

ULUSLARARASI YANSIMALAR:

ABD Savunma Bakanı Robert Gates,”Türkiye-İsrail ilişkilerinde yanlış politikalar üretmiştir, bunun sonuçlarını düşündükçe endişe duyuyorum, fakat bu endişemi anlatacak kimse bulamıyorum”açıklamasını yapıyor. Yani Türkiye RTE’nin kendi hırsından kaynaklanan yanlış beceriksiz siyaset anlayışıyla, Batı’nın tüm çağdaş değerlerinden uzaklaştırılarak Doğuya sürükleniyor.
Financıal Tımes:”AKP değişiklikle kendini korumaya alıyor, diğer partilerden destek alamayan Başbakan, inadına kendi anlayışıyla bir Anayasa çıkarmaya çalışıyor, kendini korumaya alıyor”diye yazdı.2008 yılında AKP laiklik karşıtı faaliyetlerde bulunmaktan kıl payı kurtulmuştu. Şimdi burada yargıya hakim olma amacı yatmıyor mu dersiniz?

The Daily Telegraph:”Erdoğan Anayasa değişikliği ile kendisine sınırsız bir güç veren bir Anayasa istiyor”diye yazdı. İtalya’dan Ansa Gazetesi.”Türkiye bu Anayasa ile Batı’dan tamamıyla koparak doğuya bakıyor”açıklamasını yapıyordu. Gulf News gazetesi ”Türkiye’nin artık AB süreci daha da zorlaşıyor”diyor. RTE yine dün söylediğini unutarak inanmadığı halde AB’ye sığınıyordu, işte burada çok yanlış yapıyordu, onun istediği sadece bu değildi, bütün istenen amaç”ılımlı cumhuriyet modeli”Bununla Atatürk’e ve devrimlerine, Uluslararası değişime çağdaş anlayışa, laikliğe, Batı kültürüne, Bilime karşı çok daha kolay karşı gelebileceği bir sistemi oluşturmaktı. Şimdi bunu da bir oldu bittiğe getirerek kendi hırsını yenemeyerek Anayasa değişikliğine gitmek, yani Türkiye’yi onca sorunlar içinden çıkarmaya çalışmak yerine, bir çarkın içine tıkayıp bırakmak.

Peki, bu anayasa halka nasıl anlatıldı, içinde tüm bilimsel çağdaş değişimler adına bir tek madde olmazken, sanat ve sanatçının saygınlığı yazılmazken ve burada yazmadan edemedim, ülkede sanatı bilmeyenlerin bile, kendi çıkarları adına dalkavukluk ve yalakalık sanatını becerebilenlerin anayasası desek daha doğru olacak. Halkın geleceğini, işsizliği 30 milyondan fazla açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan insanı düşünen bir kararın olmadığı, bir anayasa modeli. Ve istedikleri Anayasa mahkemesine yargıya tümüyle hakim olmak, sonunda belki de seçilmiş bir kral olmak. Başkanlık ve küçük Amerika hayali. Neden istiyor bu değişikliği, kendisinin ve partisinin geleceğini kurtarmak için. İşsizlikle, açlıkla, yoksullukla, sefalette, rezaletlerle, ilgilenmiyor. Hukuku yerle bir etmek, yüksek yargıyı tamamıyla iktidarın güdümüne sokmak. Yani 8 yılda yapamadıkları dillerinden düşürmedikleri, sıkıştıklarında adını söylemekten bile mutlu olmadıkları demokrasi. Bununda adı onlara göre sözde demokrasi. Yani hala özde ve dolaysız bir demokrasinin yaşanmadığı bir Türkiye gerçeği. Onların inandıkları demokrasi anlayışında bu değerler yok.

The Washington Post.”Erdoğan Türkiye’de büyük bir kesime güven vermiyor, ülkeyi tamamıyla dine dayalı bir yönetim biçimine doğru sürüklüyor, yapılacak anayasa oylamasında, tamamıyla askerin ve diğer tüm kurumların, yargı dahil kendi idaresinde olmasını istiyor”diye yazdı. Batı şimdi Türkiye’yi dışarıdan çok iyi izliyor ve bana göre Türkiye’nin gelecekteki siyasal yapılanmasındaki görünümünde. Batı kendisinden Türkiye’nin uzaklaştığını biliyor. İşte şimdi asıl üzerinde durulması gerekende bu bana göre. Erdoğan dün ne demişti,”Biz Batı’nın ahlaksızlığını almak istemiyoruz,”yani onların sanatına kültürüne bilimine değişimlerine ihtiyacımız yok demek istiyordu RTE. Şimdi yapacağı Anayasada bunların hiç biri yok zaten. Açılım masallarındaki hayal kırıklıklarına baktığımızda, sadece bir gösteriden ibaretti, çünkü RTE bu toplumun inanç duygularına bağlılığını bildiği için, iyi bir hatip olarak halkı etkisi altına almasını biliyor. Eleştiriden feyz almanın akıllılık olduğunu unutarak, eleştiriye bağırıp çağırarak toplum üzerinde bir korku sendromu yaratmayı iyi beceriyordu. Bu güne kadar dünyanın birçok ülkesine sanat çalışmaları adına gittim ve tanık olduğum birçok seçim dönemlerinde, halka konuşan öfkeli ve bağıran çağıran bir parti başkanını görmedim. Fransa’da bunu 14’Lui yapıyordu yani ”tek hakim tek kanun benim”işte asıl tehlikede burada başlıyor aslında. The Guardian Gazetesinin yine yazdığı gibi,”Erdoğan’ın kavgacı vaazları söylemleri aklın mantığın ötesinde kalıyor”yorumunu yapıyordu. Şimdi işte yeni bir anayasa, yani tek adam anayasasında bu gerçekleri yaşayacak bu toplum, yarın evet çıktığında, Astığı astık, kestiği kestik, tüm çağdaş değerlerden. Atatürk’ten bilimden yargıdan cumhuriyetten, her şeyden intikam alma adına bir Başbakan mı olacak acaba? Yada aklında ”başkanlık mı”var, işte o zaman, Allah korusun Türk halkını bu anlayıştaki Başkanlık ve başkanlardan.

SONUÇ OLARAK: Türkiye şimdi çok zor bir dönemden geçiyor, ben çağdaş aydın Atatürk devrimlerine bağlı, Cumhuriyetin verdiği kazanımlara inanmış, duyarlı Türk halkının bu anayasaya HAYIR diyeceğine inanıyorum. Rahmetli Aziz Nesin şimdi ne kadar haklıymış. Bu ülkede inanç duygularıyla satın alınan uyutulan korkutulan halk, nasıl yönetildiğini, nerde kaldığını, nereye sürüklendiğini bilmiyor, işte bu kesim koca bir ülkenin kaderini tayin edecek olması ne acı. Ramazanda iftar çadırlarında, vatandaşa dağıtılan yemek paketlerinde bile, siyaseti dinle birleştirmek hangi anlayışa sığıyor acaba? Bunu RTE açıklayabilir mi dersiniz. Kirlenmiş bir siyaset anlayışının, ülkeye bir yararı olmayacağını biliyorum. Zengin daha zengin, ama fakirde daha yoksul yaşamaya alıştırılıyor bu ülkede. Çocuğunun eline tutuşturulan bir oyuncakla kandırılan bir anlayışın, şimdi bu ülkenin kaderini tayin edecek olması vahim bir durum bana göre. Dilerim duyarlı Türk halkı, bu ülkeyi Atatürk’e düşman, bilime düşman, kültür ve sanata sanatçıya duyarsız kalan, cumhuriyete çağdaş değişim anlayışına karşı olanlara, HAYIR der. Kendi gibi düşünmeyenlere ”Bertaraf olursunuz yarın sizi bertaraf ederim”diyerek tehdit eden dünyada bir başka Başbakan var mı acaba? Kendi medyasını kuran, gerçeklerin toplumla paylaşılmasından rahatsız olan, kendisini eleştirenlere öfkelenen sinirlenen bir başka Başbakan var mı? Şimdi tek adam tek kral olacak. Davit Thoncon ”Bir ülkede tüm hâkimiyeti elinde tutabilmek için korku yaratacaksın, bağırıp çağıracaksın, öfkeli ve sert olacaksın”Şimdi tıpkı RTE’nın yaptığı da bu değil mi? Alman Udo Steınbach,”Türk toplumu aptal uyuşuk koyun gibi, nereye sürüklersen orada kalır”diye konuştuğunda buna kimse ses çıkarmadı. Üstelik Almanya’daTürk Toplumunu temsil ettiklerini söyleyenler bile. Şimdi Türkiye’de yarın sandık başına gidecek olan bu düşüncenin vereceği kararla koca bir Türkiye’nin kaderi, bu toplumu uyuşturanların elinde kalacak. Dilerim duyarlı Türk halkı, bu sefer uyanır ve gerçeği görür, bu oyuna izin vermez. Tek adam anayasasına HAYIR der. Aksi taktirde Türkiye sonu olmayan bir uzun yolda. Allah korusun tehlikenin ortasında kalır. Bununda bedelini ülkeyi bu noktaya getirenler veremez, onlar nasılsa şimdiden kendilerini koruma altına alıyorlar bu referandumla.

Ben bir değil bin kere bunlara bu anayasaya HAYIR DİYORUM…

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.