11 AYIN SULTANI

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

11 AYIN SULTANI

İslam dünyasında insanların ruhen olgunlaşması gereken 11 Ayın Sultanı Ramazan bugün başladı. 
“11 ayın sultanı” deyimi ile ilgili İslâm, Kur’ân ve hadislerde bir kayıt yok. Ramazan ayı için kullanılan sultanlık sıfatı Türk’lerin, Ramazan ayına duyduğu saygı ve değerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Dinin sosyolojik olarak çok etkili olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dilerim, Ramazan-ı şerif İslam coğrafyası içinde cereyan eden çatışma, savaş, ayrışma, israf ve gösterişin son bulmasına vesile olur.
Dilerim, İslam âlemi İslam’ın ruhuna ve özüne uygun bir Ramazan geçirir.

DEĞERLERE SAHİP ÇIKMAK!

İslam inancına göre; Bir hurma, bir zeytin, bir yudum su veya süt ile oruçluyu iftar ettiren sevabını kazanır.
İslam inancı açısından önemli olan hurma ülkemizde yok denecek kadar az. Yine aynı öneme sahip Zeytin ağaçlarını ne kadar koruduğumuz ortada.
Sularımızı HES’lere teslim ettik. Süt sağdığımız inekleri ithal eder duruma geldik.
İslam inancı açısından önemli olan değerleri yaşatma konusunda bile samimi değilken İslami kurallara göre yaşıyoruz demek inandırıcı mı? Her şeyden önce topluma İslam bilinci taşınmalı. İslam inancı gösterişten, söylemden çıkarılarak özüne uygun öğrenildiğinde ve öğretiye uygun yaşanıldığında ancak Müslüman inancına layık olunur.

RAMAZAN-I ŞERİF

Ramazan: Tefekkür etmek, muhasebe yapmak, arınmak, ruh ve beden temizliği demek… Ramazan, daha az yemek, daha fazla yardımlaşma ruhunu ve bedenini dinlendirme demek… Ramazan, kimileri için, zekât, sadaka, iyilik, yetimleri daha fazla hatırlama, yoksulu daha fazla gözetmek demek… Ramazan, teravih, sahur, iftar, arınmak, sohbet, muhabbet demek…
 
“RAMAZAN FIRSATLARI”

Her şeyi ticaret meta haline getiren sermaye Ramazan ayının başlaması ile birlikte “Ramazan fırsatı” kampanyaları başlatıyor. Alınları secdeye değmemiş şirket yöneticileri ürünlerin üzerine İslam motifleri serpiştirilerek pazar arayışı yarışması içine giriyorlar. İyi niyetli insanları tenzih ederek,11 ay içerisinde bir mümin ile ekmeğini paylaşmamışlar iftar çadırlarına ismini “hayırsever” yazdırarak reklam yapmak, siyasal alan ile temas etmek için sıraya giriyorlar. Şirketler indirimlere başlıyorlar. Bankalar müşterilerine ‘’ hayırlı ramazanlar’’ mesajları çekiyor. Kimileri tarihi geçmiş, kimileri tarihi az kalan temel gıda ürünlerini fırsata çevirerek elinden çıkarıyor. Ramazan tarifeleri, Ramazan paketleri, Ramazan fırsatları,  Ramazan indirimleri…

İFTAR ÇADIRLARI

İslam inancı gereği Ramazan ayında insanların ruhen olgunlaşıp, nefsine hâkim olması, israftan kaçınması, gösterişten uzak durması, paylaşırken sol elin verdiğinden sağ elin haberinin olmaması gerekir.
Ne yapılıyor?
Bir tarafta, kent meydanlarına “hayırsever sponsorlar” aracılığı ile devasa iftar çadırları kuruluyor. Diğer tarafta, “kuş sütü eksik lüks mekânlarda iş, makam, mevki sahiplerine iftar masaları kuruluyor. Senenin on bir ayını umursamazlıkla geçirenler hadi diyelim ki Ramazan ayında yoksulları umursar oldular. Hayır, işlemek istiyorlar. Bunu neden gösterişten uzak yapmazlar. Geçmişte ahalinin sığacağı şekilde büyük mekânların olmamasından dolayı çadır seçeneği ortaya çıkmıştır. Bugün protokol olarak adlandırılan binlerce kişiye lüks mekânlarda verilen iftar yoksullara neden reva görülmeyerek “çadıra mahkum ediliyor”? Zenginlerin iftar çadırına, yoksulların lüks mekânlara girmesi İslam inancına göre yasak mı? Günah mı?  İslam’da insan ayrımı var mı?

ÇOK İFTAR ÇADIRI KURMAK ÖVÜNÇ MÜDÜR?

Çok iftar çadırı kurmak, çok yoksulun karnını doyurmak övünç olamaz. Tam aksine bir ülke bu kadar yoksulunun olduğu için kendini sorgulamalı. Elbette hayır yapılmalı. Elbette ekmeğimiz paylaşmalıyız. Yardım İslami kurallara göre yapılmalı. Yoksullarımızı İftar çadırlarının önünde sıraya dizerek, afişe ederek, o gün iftar veren kişi, kurum ve kuruluşlara övgü düzmek İslam inancı değil olsa olsa “sermayenin reklam aracı” olur. Bu yöntemin diğer yardımseverleri teşvik etmek amacı ile uygulandığını savunmak gaflettir. İnananları yanlışa sürükleyerek İslam inancından uzaklaştırmak olur. İslam’ı doğru öğrenen müminler İslam inancına uygun yaşadıklarında ülkede yoksulluk değil inanç kardeşliği, yoldaşlığı ve insani değer gelişir.

İSTİSMAR

İnanç, namaz, zekât, oruç, haç, kurban, şehitlik, dinsel değerler çeşitli amaçlarla istismara maruz kalabilmektedir.
İstismar, Arapçada “amera”dan türeyip Türkçe diline girmiştir.  
Din istismarı yapan kimse, dini, dinin hükümlerini, dini kurallarını ve değerleri kendi kişisel çıkarı uğruna çeviren kimsedir.
İslam’ın özü: Kim din tacirliği yapıyorsa onun dini yoktur.
Ne var ki yıllardır yoksulları zaten umursamayanlar; görkemli iftar davetleri, siyasi destek toplamak ya da sözde “hayırsever”liklerini kanıtlamak için Ramazan ayında ortaya çıkıyorlar.
Dini istismar edenler kadar, dini inancına sahip çıkmayarak istismarcıların yaşam alanı bulmasına seyirci kalan toplum da suçludur. Toplum inancına olması gereken düzeyde sahip çıksa din istismarcıları yaşam alanları bulamazlar. İnananlar hayırsever arama yerine İslam dinini doğru öğretmeyi temel almalı. O zaman hırsızın, yolsuzun, vurguncunun, istismarcının… önü kesilerek yoksul ile zengin arsında uçurumlar ortadan kalkacaktır.

SONUÇ OLARAK!

Bu devirde bir tas çorbaya, bir sıcak yemeğe muhtaç olarak yaşamanın ne kadar zor olduğunu bilen var mı?
Yoksulluktan daha zor olan; görgüsüzlüğe, istismara, saygısızlığa malzeme olmak değil midir?
İnandığı gibi yaşayanlar inandığı değerlerin karşısında öz güven içinde, dik dururlar. Gösteriş ve istismar düşkünleri gibi endişeli, titreyerek, korku içinde olmazlar. Yüreğinde inandığı değerin sevgisini taşır. Baş koyduğu yolda gözlerinin ışığında yürür. İnancına sonsuz sevgi göstererek, nurlu yüzü ile gülerek bekler hesap gününü.

Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.