KONTROLDE SINIFTA KALDIK

ABONE OL
00:39 - 06/03/2023 00:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Peşinen bir kez daha söyleyelim. ‘Bugüne kadar neyi yanlış yaptık ve bundan sonra daha iyi nasıl yapabiliriz?’ Bu sorulara doğru cevaplar bulunması şart.  Goethe’nin ünlü eseri Faust’ta ‘Ne’yi düşün, ama daha çok nasıl’ı düşün’ dediği gibi ‘nasıl’ın cevabı şart. Eksikliklerle, hatalarla yüzleşebilme cesaretini göstermek gerekiyor. Kentlerin nasıl kontrolsüz bir beton yığınına döndüğü, toprak/arsa rantı üzerinden zenginleşmenin adeta kurallara karşı gözleri kör etmesinin neden önlenemediği gibi konular cesaretle tartışılabilmeli.

* * * *

Çünkü Türkiye zor günlerden geçiyor. Çok büyük acılarla karşı karşıya. Afetler daha doğru bir ifadeyle birbirini tetikleyen depremler silsilesi yaşıyor. Zihinlerde canlandırmak bile güç. Fay hatları kırıldı. 10 ilde 13,5 milyonluk bir nüfusu etkileyen bölgedeki depremin artçıları da devam ediyor. Yedi bini aşkın artçı deprem geçmiş kayıtlara. İrili ufaklı bu sarsıntıların bir süre daha devam edeceği söyleniyor. Açıklamalara göre, can kaybı 45 bini aştı. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanları cennet olsun. Yaralıların bir an önce şifa bulması da dileğimiz.

* * * *

Hataylı gazeteci arkadaşımın annesi ve kardeşi depremde yıkılan evlerinden son anda sağ salim çıkabildi ama ailenin yedi ferdi hayatını kaybetti. Binaları yıkıldı. Felaketin daha ilk günü telefonla aradığımda ‘yüreğim yanıyor’ demişti. Kahramanmaraş’ta sabaha karşı saat 04.17’de meydana gelen deprem, dalga dalga tüm bölgeyi etkilemişti. Doğan gün ile birlikte dayanılması zor acıların savrulup adeta gökyüzüne çarpmaya başladığını tahmin etmek zor değildi.

* * * *

Arkadaşımın aile fertleri toprağa verildi. Yüreği yanıyordu. Onunla sıkça görüşüyorum, bilgi alıyorum. Kadim kentin yerli ailelerinden. İngiliz yazar Shakespeare’in ünlü eseri Macbeth’in Dördüncü Perdesi’nin Birinci Sahnesi’nde Macbeth ‘Dile gelmeyen acı, zaten dolu olan yüreğe akar, onu parçalamaya zorlar’ der. Arkadaşım acılarını dile getirse bile yüreğine de aktığını sanıyorum. Umarım bu acıyı çabuk atlatır.

* * * *

Ekranlarda izliyoruz. Her akşam deprem uzmanları, profesörler ellerinde çubuklarla Türkiye haritası önünde anlatıyorlar. Fay hattı, artçı deprem, radye temel, tünel kalıp, perde duvar, sismik isolatör, karot, kumlu-kaya zemin, C30 beton ve benzeri kavramları öğrendik. Depremin büyüklüğü ile şiddeti arasındaki farkı da anlattılar. Fay hattının saç örgüsü bir karmaşık olduğunu da anladık. İnşaat şartnamesi de çok iyiymiş. Türkiye’de 110 küsur inşaat mühendisliği fakültesi varmış. Hepsini öğrendik. Almanlar ‘Güvenmek iyi ama kontrol etmek daha iyidir’ derler. Biz de sanırım kontrol kısmında sınıfta kaldık.

* * * *

Bu konuları daha çok konuşacağız/yazacağız. Hatta bu konu ile ilgili siyasetten sosyolojiye, şehirleşme pratiklerinden afet yönetimine ve psikolojiye dek pek çok alanda konuşacağız. Ama bu bilgilerimizi temel alarak yeni ahlaki tanımları içselleştirmek gerekmiyor mu… Marmara Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Kemal Sayar, bir yazısında ‘Hiç değilse, malzemeden çalmadan, sağlam zeminli bina yapılması gerekiyordu. Bu, sadece hırsızlık değil, kitlesel katliamda bir beis görmemenin bencilliğidir. Kainatta bir kötülük arıyorsak, işte budur; insanın güç ve servet hırsı’ diyor.

* * * *

Ülke acıda kenetlenebileceğini gösterdi ama arkası getirilmeli. Prof. Dr. Sayar da zaten ‘Dünyası ve zeminleri sarsılmış, yakınlarını yitirmiş depremzede yurttaşlarımıza yalnız olmadıklarına dair güven verebilmeliyiz. Önce güveni ve insandan insana giden o soylu itimat damarını inşa etmeliyiz. Ağır bir travmanın şoku altındaki insanlarımıza dayanışma ve birliktelik duygusunun aşılanması elzemdir. Unutulmadıklarını, acılarının milletin kalbinde hissedildiğini, kayıplarının hatırlanacağını tüm samimiyetimizle hissettirebilmeliyiz’ diye ekliyor yazısında. Ben bunlara şu anda ekleyecek söz yok diye düşünüyorum.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.