‘İstanbul’ tiyatro oyunu Stuttgart’a geliyor

‘İstanbul’ tiyatro oyunu Stuttgart’a geliyor

ABONE OL
23:57 - 01/06/2023 23:57
‘İstanbul’ tiyatro oyunu Stuttgart’a geliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“İstanbul” tiyatro oyunu Sezen Aksu şarkıları eşliğinde Stuttgart’a geliyor. 1960’lı yıllar; “ekonomik mucize” Almanya’da değil Türkiye’de gerçekleşir ve Klaus adında bir Schwab “misafir işçi” olarak İstanbul’a gider…

Stuttgart Altes Schauspielhaus’da 9 Haziran’dan itibaren izlenebilecek ve dinlenebilecek olan “İstanbul” adlı oyun bambaşka bir perspektiften aktarılan bir misafir işçi hikayesi. Üstelik bu oyunda başrolü müzik oynuyor.

Ekonomik mucizenin Almanya’da değil, Türkiye’de gerçekleştiğini ve tüm iş gücü göçünün aksi yönde yaşandığını varsayan oyunda, İstanbul’a misafir işçi olarak giden Schwab Klaus Gruber’ın hikayesi anlatılıyor. Selen Kara ve Torsten Kindermann Akın E. Sipal’in “İstanbul” eserini böyle yorumlamışlar.

Schauspielhaus’un sanat yönetmeni Axel Preuß zıtlıkların, çatışmaların belirlediği bir dünyada diyaloğa ve ortak akla alan açacak böyle çalışmalara olan ihtiyacı dile getiriyor ve bir araya gelmek ve paylaşmak için “Bu hikâye Stuttgart’ta anlatılmalı” diyor.

Türkiyeli misafir işçilerin şehrin inşasında ve bölgesel ekonomik gelişmede büyük rol oynadığı Stuttgart, tarihsel birikimiyle oyun için ideal bir arka plan sunuyor. Eyalet başkentinde bugün de en büyük göçmen grubu halen Türkiye kökenliler oluşturuyor. Yönetmen, oyun yazarının çizdiği çerçeveyi takip ederek, “İstanbul”u biyografik deneyimlerle donatmış; bunun için de Alman-Türk bir reji ekibi oluşturmuş.

Bu oyunun Stuttgart’ta sahneye konması için proje ortağı olarak katkı sunan Stuttgart Türk-Alman Forumu’nun yöneticisi Kerim Arpad’a göre Avrupa’nın ekonomik mucizesini gerçekleştirmekle kalmayıp, beraberlerinde getirdikleri hayat biçimi, mutfak kültürü ve yaşam sevinciyle bulundukları yerin kültürünü şekillendiren insanların öyküsü bu.

Salt iş gücü olarak görülen bu insanlarla ne kadar az temas kurulduğunu, onları anlama çabasının çok geç geliştiğini, hatta kendisinin de eşi Selin Kara ile hayatını birleştirmesinden sonra Türkiye ve Türkiye kökenlilerin kültürüyle ne kadar az ilişkisi olduğunu şaşırarak fark ettiğini anlatan Thorsten Kindermann, bu oyunun geç kalınmış olan “bakış açısı değişikliği” için, “görünenin ardına bakmak” için bir fırsat sunduğunu düşünüyor. Türk Pop müziğin divası Sezen Aksu’nun müziğe başladığı günden beri “modern” olduğunu, müziğinin zamandan bağımsız ve hep güncel olarak nitelendirilebileceğini ekleyen Kindermann, oyunun metni ve karakterlerin ruh halleri üzerinden bir Sezen Aksu seçkisi oluşturduklarını aktarıyor. Şarkılar tiyatro metninin devamı niteliğinde. Karakterler ilişkilerini, yalnızlıklarını, aşklarını, memleket özlemini Sezen Aksu şarkılarını seslendirerek ifade ediyor. Sahnede dört multi-enstrümantalist Stuttgartlı misafir işçi Klaus Gruber’e mutluluk arayışında eşlik ediyor.

Oyunun tipik, folklorik ögeler içeren bir Türkiye güzellemesi olamayışını bu uyarlamayı kabul ediş nedeni olarak açıklayan yönetmen Murat Yeğiner’e göre de Sezen Aksu şarkıları kendi başına birer “Statement”. Belirli bir türe dahil edilemeyen oyunu “şarkılı oyun” olarak betimliyor. “Sıradan olan her şey mükemmeldir” diyen Yeğiner, tiyatroda sıradan insanların yaşamlarının da konu edilmesinin önemini vurguluyor. Toplumlardaki çeşitliliğin tiyatro oyunlarına da yansıması, göçmenlerin tiyatronun yalnızca nesnesi değil öznesi de olmaları gerektiğini belirtirken bu oyunun kendi seslerini duyuramayan misafir işçilere ses olmak için ortaya konmadığını ifade ediyor. Yorumlamaya alan bırakacak şekilde çalışmayı tercih ettiğini, trajedi ve komediyi birlikte kompoze ettiğini ekliyor.

1960’larda İş Gücü Anlaşması dahilinde Türkiye’ye giden, ancak oraya hiç varamayan Stuttgartlı bir işçi olan Klaus Gruber, birçok Türkiyeli göçmenin burada yaşadıklarını sahneye taşıyor. Oyunun önerdiği bakış açısı değişikliği izleyici olarak kendinizi misafir işçi olarak adlandırılan birinin yerine koymanız anlamına geliyor. Yabancı bir ülkede hayatınızı kazanmak için ailenizi, arkadaşlarınızı ve VfB’yi ardınızda bırakmak zorunda kalmış olmanın ağırlığını hissettiriyor. Birinci kuşak göçmenlerin hikayelerini yeni kuşak göçmenlere taşırken 60 yıldır birlikte yaşadıkları Almanların da göçmenlerin hikayeleriyle empati kurmalarını olanaklı kılıyor.

Belirli tarihlerde Altes Schauspielhaus’daki “İstanbul” temsillerinin ardından eski Mercedes CEO’su Edzard Reuter’dan eski Belediye Başkanı Wolfgang Schuster’a, Eyalet Parlamento Başkanı Muhterem Aras’tan oyun ekibine kadar özel kişilerle söyleşiler gerçekleştirilecek ve Delphi Sineması’nda “misafir işçilerin” müziğine odaklanan filmler gösterilecek. “İstanbul” müzikli oyununu zenginleştiren yan etkinlikleri hayata geçiren Stuttgart Türk-Alman Forumu’nun yöneticisi Kerim Arpad “Misafir işçilerin tarihi hala yeterince algılanmıyor, muhtemelen yeterince anlatılmıyor da” diyor. Bunu telafi etmenin tam zamanı olduğunu düşünüyor.

“İstanbul”, her yaştan, her sosyal gruptan, her etnik kimlikten izleyiciyi müziğin ortak diliyle oyuna ve müziklerine eşlik etmeye çağırıyor ve göç gibi zorlu bir olguyu karnaval havasında sahneye taşıyarak hem düşündürüyor hem eğlendiriyor.

Oyunun 9 Haziran- 15 Temmuz tarihleri arasında sahneleneceği tüm tarihlere www.schauspielbuehnen.de ve www.dtf-stuttgart.de adreslerinden ulaşılabilir.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.