HERYER KERBELA

ABONE OL
10:20 - 12/08/2022 10:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Muharrem ayı geldi, çattı. Hoş gelmiş sefalar getirmiş. Sene 1444. Haram aylar olarak bilinen aylardan biri. Muharrem ayı hem acılara şahit olmuş ve hem de sevinçlere ev sahipliği yapmıştır. İnsanlığın ikinci atası olarak kabul edilen Nuh’un Gemisi ‘nin Cûdi Dağı ‘nın üzerine demir atmasıyla başlayan sevinç ve neşe, Hz. Musa’nın Kızıldeniz’den ashabıyla birlikte Firavun ’un zulmünden kaçışıyla doruk noktasına bu ayda ulaşmıştır. 10 Muharrem. Rivayetlere göre, Hz. Yunus balığın karnından 10 Muharrem’ de çıkmış, Hz. Âdem’in tövbesi 10 Muharrem’ de kabul edilmiş, Hz. Yusuf kardeşlerinin/İsrail oğullarının atmış olduğu kuyudan 10 Muharrem’de çıkarılmış, Hz. İsa o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiş, Hz. Yakup’un, oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamış, Hz. Eyüp hastalığından o gün şifaya kavuşmuş… (Sahih-i Müslim Şerhi, 6:140)

Böylesine dini ve tarihi önemi haiz, kanaat önderlerine sevinç kaynağı olan 10 Muharrem, Maalesef Peygamberimizin gözbebeği sevgili torunu Hz. Hüseyin için kapkara bir gün olmuştur. O gün Müslümanlar Hz. Hüseyin’i katletmişlerdir. Adaleti ayakta tutmak için çıktığı bu yolda Hüseyin, Müslümanlar tarafından katledilmiştir. Dedesi Hz. Muhammed’in getirdiği Kitap’a inanarak ahiretlerini kazanmak isteyen Müslümanlardır bunlar. Halifenin orduları, Peygamber torununu katlediyor. Yezid ve orduları orantısız bir güç kullanmıştır. Makam için mevki için kullanılmıştır bu güç. Tam teçhizatlı 5.000 kişilik orduya karşı kadınlar ve çocuklar dahil 72 kişilik küçük bir grup.

Yezid’in biat teklifini reddederek Mekke’ye yerleşen Hz. Hüseyin, Kûfelilerin “Gel Kûfe’ye Müslümanların halifesi ol, 20.000 kişilik bir inanmışlar ordusu ile seni destekleyeceğiz” sözüne itimat ederek Kûfe’ye doğru yola çıkmıştır. Yola çıkmadan önce durumu yerinde inceleyip kendisine rapor etmesi için gönderdiği Müslim b. Akil de bu haberi doğrulayınca yaptığı işin doğruluğuna inanmıştır. Gönlü rahattır. Yolda Müslim’in, Vali Ubeydullah b. Ziyad tarafından öldürüldüğü haberini alınca; geriye dönmek istemiştir. Ancak Yezid’in öncü kuvvetleri buna müsaade etmemişlerdir. Hurr b. Yezid öncü kuvvetlerin komutanıdır. 1000 kişi vardır emrinde. Daha sonra komutan Hurr b. Yezid Halife Yezid’in yaptığının yanlış olduğunu öğrenecek ve 30 kişilik bir grupla Hz. Hüseyin’in tarafına geçecektir. Ama çok geç kalmıştır.

İnsanlara ve tüm canlılara hayat kaynağı olan Fırat Hz. Hüseyin’e can suyu olamamıştır. Fırat Nehri o günden beri başını taştan taşa vurarak göz yaşları içinde karışır gider Basra Körfezi’ne.

O gün olanların canlı şahididir Fırat. Katledilen Peygamber torunudur. 5.000 kişilik bir ordu ve 72 kişilik bir grup. Can mı dayanır 50 derecede çölün ortasından göklerin katmanlarına “su, su” diye yükselen canların feryadına. Önce susuzluğa mahkum edildi Hüseyin, sonra da Şimr b.Zil’-Cevşen tarafından katledildi, yetmedi kafası kesildi. Sonra da Peygamber torununun o kafası ben de Müslümanım diyen kafasızlar tarafından Kûfe Valisi Ubeydullah b. Ziyad’a gönderildi. Müslümanların Müslüman(!) Valisi, Vali Ubeydullah b. Ziyad’a. Vali sarhoştu. Hz. Hüseyin’in kesik kafası ile topla oynar gibi oynadı. Hz. Hüseyin’le dalga geçti ve onu aşağıladı. Sonra da kesik kafayı Yezid’e gönderdi. Müslümanların Müslüman(!) Halifesi ’ne. Bu olay Peygamberimizin vefatından sadece 48 sene sonra oldu. Daha Hz. Hüseyin’in yanaklarında peygamberimizin kondurduğu öpücüğün izleri duruyordu. Fırat nasıl da vurmaz başını taşlardan taşlara. Fırat şahit olduğu bu katliamın verdiği acı ve ıstırapla o günden beri başını taşlardan taşa vura vura akarken, Müslümanlar olup bitenlerden hiç ders almamışlardır. O günün Kerbela’sında yaşananlar bugünün Kerbelalarında bire bir yaşanmaktadır.

Müslümanların yaşadıkları tüm coğrafyalarda katleden de Müslümandır katledilen de. İşte Afganistan, işte Irak, işte Suriye, işte Yemen…Sadece katledilenler Peygamber torunları değil, o kadar. Yazıktır, günahtır. Matemlerini yaşayarak zalimlerden hesap soracaklarına, maalesef Hz. Hüseyin’in katilleriyle Hz. Hüseyin’in taraftarları aynı saflarda yerlerini almışlardır. Müslümanların perişanlığının sebebi budur. Fırat’ın suyuna dün kan karışmıştı, bugün de karışıyor. Kan aynı kan, Fırat aynı Fırat. Müslümanların 1400 senelik geçmişlerinde kan ve gözyaşından başka bir şey yok. Akıtılan kan Müslümanların kanı, akan gözyaşı da Müslümanların göz yaşı.

Öyle veya böyle, 10 muharrem acıların günüdür, matem günüdür. Savunmasız insanların, Müslümanların halifesi tarafından hunharca katledildiği gündür. Bizler 10 Muharrem’de yine de matemimizi tutalım, direncimizi kaybetmeyelim, adaleti ayakta tutmak için mücadelemizi sürdürelim, dost kimdir düşman kimdir bilelim, zalimle yan yana durmayalım, zalimlerin karşısında dimdik duralım, mazlumların intikamı peşinde koşalım. Alevisiyle Sünnisiyle birlik ve beraberlik içinde olalım. Ayrışmayalım, ayrıştırmak amacına yönelik yapılan saldırıların provokasyon olduğunu bilelim. Sevincimizi ise yarınlara saklayalım…

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.