HEPSİ HAYAL ŞİMDİ

HEPSİ HAYAL ŞİMDİ

ABONE OL
18:10 - 20/04/2024 18:10
HEPSİ HAYAL ŞİMDİ
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir nereden nereye konusu da bayramlar…

Eskiden birkaç hafta öncesinden başlardı hazırlıklar…

Anneler evi dip köşe temizler, camlar halılar silinir, perdeler yıkanırdı…

Daha da eskilerde yer döşemesi tahtalar iyice fırçalanırmış…

Bir yandan da önce giysi, sonra da yiyecek alışverişleri yapılırdı. Birkaç kilo et alınırdı, birkaç kilo ikramlık çikolata, gidilecek kişi sayısınca birer kiloluk çikolata paketleri… Kahve de gramla alınmazdı, gelen giden çok olurdu, o nedenle gramla alınan kahve yetmezdi. Komşular, akrabalar, arkadaş ve ahbaplar gelecekti çünkü… Bazıları için kahvenin yanında, özellikle de nane likörü olmazsa olmazdı. Çocuklar için de mendil, çorap alınır, içlerine de harçlıklar konularak hazır edilirdi.

Son birkaç gün çay saati gelebilecekler için de yemek vakti gelecekler için de ayı ayrı hazırlanılırdı. Dolmalar, sarmalar, diğer zetinyağlılar, bol etli yemekler, börekler, pilavlar, baklava ya da kadayıflar hazırlanırdı. Öyle dışarıdan alınmazdı tatlılar, zaten daha da eskilerde öyle adım başı baklavacılar yoktu. Çay saati gelecekler için de, tepsi tepsi poğaça, kek, börek, ay ve paskalya çöreği yapılırdı. Çocuklara mutlaka her bayram çorabından ayakkabısından üst giysilerine kadar yeni alınır, anne babalar ise bazen yeni almaz ama anneler daha önce alınmışları yıkar ütüler, babaların gömlek yaka ve kol manşetlerini kolalar ya da temizleyiciye verir, ayakkabılar boyanıp gıcır gıcır cilalanırdı ama mutlaka yeni bir çorap alınırdı… Akşamdan da sabaha hazır edilirdi. Çocukların giysileri mutlaka yattıkları yerden görecekleri bir yerde ya da başuçlarında olurdu. Uyku tutmazdı sabahına giyecekleri bayramlıkları ve gidecekleri yerlerin, alacakları harçlıkların heyacanıyla… Harçlıklar da bol bol olurdu. Hatta, kapıya gelen çocuklara bile bol bol çikolata ya da şeker ama mutlaka harçlık verilirdi…

Şimdiki gibi elektrikli doğal gazlı şofbenler, günısılar falan da yoktu. Arefe akşamı termosifonlar yakılır, aile fertleri sırayla banyolarını yapardı…

Erkekler bayram namazına gider, dönüşte de fırına uğrar, sıcak sıcak fazla fazla simit ve ekmek alıp gelirdi. Eller öpülerek bayramlaşılır, neşeyle kahvaltı yapılırdı. Kahvaltıda her zaman olduğu gibi, birkaç çeşit peynir zeytin olur; kokacağı için bayram sabahı sucuk pastırma yenmez ama onların yerine yumurtalı ya da sade kavurma da olurdu. Kurban Bayramlarında zaten mutlaka… Kurban Bayramlarında geç kahvaltı edilirdi. Anne babalar oruçlu olur, kurban kesildikten sonra, sağ böbreği kızartılarak oruç onunla bozulurdu. Hemen herkes kurban kestiğinden ziyaretler Ramazan Bayramına oranla daha geç yapılırdı. Ramazan Bayramındaki tüm hazırlıklar Kurban bayramında da yapılır, ancak yemeklere mutlaka kuzu ciğerli gömlek sarması da eklenirdi.

Kahvaltı sonrası bayramlıklar giyilir, aile büyüklerine birer kutu çikolata ve hediyelerle gidilirdi. Ertesi gün de onlar gelirdi birer kutu çikolatayla iadeye… Başkalarını bilmem ama benim ailem, akrabalarım ve çevremde böyleydi…

Hepsi anılarda kaldı, hepsi sanki hayal, sanki masal, hiç yaşanmamış, sadece rüyaymış gibi!..

Şimdi bırakın büyükleri, çocuklara bile pek çok aile bayramlık alamamakta ya da çok zorlanmakta. Çikolata ne ki sıradan bir şekeri bile almakta zorlanmakta insanlar, hele de öyle gidilen yerlere çikolata götürmeyi bırakın ikramlık bile almakta zorlanmakta…

Ne kilolarca et, ne çeşit çeşit zeytin, peynir ne de fazla fazla simit alınabilmekte. Evet, adım başı baklavacılar var artık ama alabilene aşk olsun. Evde yapalım dense, ona da güç yetecek gibi değil. Ne etli yemekler, börekler, ne sarmalar, dolmalar hiçbiri yok artık sofralarda. Eskiden gelinmiyor diye üzülünür hatta gücenilirken, şimdilerde gelenler olacak diye korkulmakta. Çünkü yeterince ağırlayamayacak olmanın mahcubiyetinden korkulmakta…

Kurban kesmek ise, çok kişi için hayal olduğu gibi, pek çok kişi belki bir yerden et gelir umuduyla, Kurban Bayramını iple çekmekte…

Bırakın kapıya gelecek çocukları, insanlar çocuklarına, torunlarına yeterince harçlık verememenin üzüntüsünü yaşamakta…

Memlekete gitmek şöyle dursun, şehir içindeki akraba ve yakınlara gitmekte zorlanmakta insanlar, hele de öyle çikolatayla falan…

Pek çok konuda, neredeeen nereye diye sözüm ona çağ atlamışlığımıza, refaha kavuşmuşluğumuza, görmediğimiz, erişemediğimiz pek çok şeye sayelerinde kavuşmuşluğumuza methiye ve övünç adına müstehzi müstehzi, dalga geçer gibi, aşağılar gibi soruluyor ya hani…

İşte oralardan buralara!!!

Perıhan Reyhan Alkan

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.